Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, vergi denetimlerinin son dönemde siyasallaştığı yönündeki eleştirilere ilişkin olarak, ''Bizim ne önümüzdeki  dönemde ne de geçmiş dönemde hiçbir şekilde herhangi bir gruba, herhangi bir şirkete özgü kasıtlı bir girişimimiz olamaz da olmayacaktır da'' dedi.

Bakan Şimşek CNN Türk Televizyonunda ''Paranın Zirvesi'' programına konuk oldu. Bakan Şimşek, burada IMF-Dünya Bankası toplantılarında dile getirilen ''işsizlik ve yoksulluk'' söylemleriyle ilgili soru üzerine, bu söylemlerin son 12 aydır yaşanan deneyimin yansımaları olduğunu belirtti.

Birçok kurumun, birçok ülkenin bundan ders çıkartmaya çalıştığını, yeni vizyonunu buna göre uyarladığını anlatan Şimşek, bu toplantıların gelecekte bu türden bir krizin yaşanmaması için hangi reformların yapılacağının tartışıldığı önemli bir platform olduğunu belirtti.

''Krizden çıkışın, ekonomide toparlanmanın olduğu bir döneme giriyoruz fakat bu toparlanmanın kırılgan olduğunu herkes biliyor'' diyen Şimşek, toparlanmanın kalıcı bir nitelik taşıması için çok önemli çabalar olduğunu, politika vizyonları geliştirildiğini ifade etti.

Tüm dünyada maliye politikalarında büyük bir gevşeme, devletlerin borçlarında çok ciddi artışlar olduğunu anlatan Şimşek, dünya ekonomisinin son 2 aydır stoklarda çok büyük bir azalmaya gittiğini dile getirdi.

Türkiye'nin de ihracatının kriz öncesinde yüzde 30'un üzerinde artarken krizle birlikte yüzde 30'dan fazla düşmeye başladığını belirten Şimşek, ''(Yüzde 30 düşüş) dememek lazım. Aslında buradaki değişim yüzde 60-70'lerde bir rakam, çok büyük bir rakam. Türkiye'de bankacılık sektörü krizi yaşanmamasına rağmen ekonomide çok önemli bir küçülme yaşandı. Bunun en önemli nedenlerinden biri bu ihracattaki yüzde 60-70'lik değişimdir. Milli gelire, stok seviyesine, ekonomideki üretime çok büyük bir etkisi oldu bunun. Ekonomideki daralmanın en büyük sebebi stoklardaki küçülmedir'' diye konuştu.

''IMF'YE BİR TAKIM GÖREVLER VERİLECEK''

İstanbul'daki toplantılarda, bundan sonra bu türden bir krizin yaşanmaması için ne tür reformlar yapılması gerektiğinin de ele alındığını anlatan Şimşek, erken uyarı sistemlerinin tartışıldığını, böyle krizlerin yaşanmaması için IMF'ye bir takım görevler verileceğini bildirdi.

Bakan Şimşek, işsizlik, yoksulluk gibi sosyal sorunların çözümü için gerekli kaynağın bütçede nasıl yer alacağına ilişkin soruyu yanıtlarken de 2010 bütçesinde de eğitimin öncelikli olacağını, özürlülere ilişkin harcamalarda reel artışın devam edeceğini söyledi.

Bu çerçevede sosyal yardımlara da değinen Şimşek, kriz ortamında sosyal yardımların önemine işaret etti ve bütçenin eğitim, sağlık ve sosyal yardımlar alanında niteliğinin son yıllarda çok geliştiğini, hatta belki de olması gerekenin de önüne geçtiğini kaydetti.

Şimşek, ''Biz yine bu dönemde de bu türden sosyal nitelikli problemleri çözmeye yönelik tedbirleri koyuyoruz. Mesela işsizlik önümüzdeki dönemde bütün dünyada en önemli problem ve maalesef ekonomideki bu toparlanma başlangıçta işsizliği azaltmayabilir. Daha doğrusu (bu toparlanma istihdamın ciddi bir şekilde arttığı bir toparlanma türü olmayabilir) diye bir risk var. Bunu telafi etmek için yılın ikinci çeyreğinde 500 bin kişiye geçici de olsa istihdam imkanı sağlayacak bir program ortaya koyduk. Şu anda bu program uygulanıyor, ona ilişkin kaynaklar var. Mesela DAP'a, GAP'a, KOP'a verdiğimiz paralarda en ufak bir azaltmaya gitmedik tam aksine artırdık'' diye konuştu.

FİNANSMAN İHTİYACI

Bakan Şimşek, önümüzdeki 3 yıl için Türkiye'nin ne kadar dış finansmana ihtiyacının olacağının sorulması üzerine de şunları söyledi:

''O rakamlara girmek istemiyorum. Bu çalışmalar sürekli revize edilen çalışmalardır. O rakamlar sizin önümüzdeki 3 yıla ilişkin senaryolarınızla ilişkilidir. Mesela emtia fiyatları ne olacak? bu dış finansman ihtiyacıyla çok yakından ilişkilidir. Birçok değişkenle ilişkili olduğu için onları kesin bir ifadeyle tahmin etmenin imkanı yok. Hiç bir ülkenin bunu yapma imkanı yok.

IMF'den kaynak ve sair konular da devam ediyor. Biz Türkiye'nin önümüzdeki 3 yıla ilişkin programını ortaya koyduk. Bundan sonra gerek IMF ile gerek diğer uluslararası kuruluşlarla yapacağımız çalışmalarda, müzakerelerde baz oluşturan bir program ve hakikaten varsayımlarını incelediğinizde makul varsayımlardır. Geçen sene gibi değil... 2008'de 2009 için bütçe yapılırken gerçekçi bir takım varsayımlara dayandırılmamıştı, ama bu sene öyle değil. Bu sene hakikaten oturduk mümkün olduğunca görebildiğimiz kadarıyla bazı makul varsayımlarla ortaya 3 yıllık bir program koyduk.''

''ÖZEL SEKTÖRÜN MANEVRA ALANINI GENİŞLETMEMİZ LAZIM''

Mehmet Şimşek, ''OVP IMF kaynağı olmaksızın hazırlandı şimdi bir de Fon'dan kaynak gelmesi halinde Türkiye coşar diyebilir misiniz?'' şeklindeki soruya karşılık olarak da ''İyi olur'' yanıtını verdi.

Şu anda özel tüketim ve özel yatırımların önderliğinde büyümeyi öngören bir stratejileri bulunduğunu dile getiren Şimşek, özel tüketim ve özel yatırımlar harekete geçirilebilirse Türkiye ekonomisinin önümüzdeki yıllarda çok hızlı büyüyeceğini söyledi.

Bunun için kamunun açıklarını azaltmak ve kamunun özel sektörü dışlayıcı nitelikten çıkartılması gerektiğini belirten Şimşek, ''Kamunun açıkları artınca iştahı artıyor. Nerede bir kaynak varsa kamu (bana verin) diyor o zaman özel sektör kamuyla rekabet edemiyor. Kaldı ki özel sektöre daha fazla imkan sağlamak lazım. Özel sektörün manevra alanını genişletmemiz lazım. Bu da bizim borçlanma ihtiyacımızı azaltmakla ilişkili'' diye konuştu.

Bu çerçevede IMF'den kaynak gelirse piyasadan borçlanma oranlarının düşeceğini ve özel sektöre daha fazla kaynak bırakılacağını belirten Şimşek, kamu harcamaları yoluyla ekonomiyi kalıcı bir şekilde toparlamanın mümkün olmadığını ifade etti.

''KURUMUN KREDİBİLİTESİNİ ZEDELEYEN ŞEYLER GİDERİLMELİ''

Şimşek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ''IMF ile müzakerelerde Gelir İdaresi konusunda çözüme ulaşıldığını'' söylediği belirtilerek, bu konuda görüşünün sorulması üzerine de bu konudaki müzakerelerin kendisi henüz Hazineden Sorumlu Devlet Bakanı iken bir noktaya getirildiğini söyledi.

Bakan Şimşek, son aşamaya ilişkin detaylar vermek istemediğini ama IMF'nin en başından beri Türkiye'den Gelir İdaresi'nin, vergi denetim birimlerinin güçlenmesini istediğini vurguladı.

Türkiye'de kayıtdışılığın büyük boyutlarda olduğunu belirten Şimşek, bunun önlenmesi için bazı çevrelerin ''vergi oranları çok yüksek ondan dolayı vatandaş kayıtdışına itiliyor'' dediğini ama son yıllarda vergileri çok ciddi şekilde düşürmelerine rağmen toplam vergilerin milli gelire oranında düşüş yaşandığına dikkati çekti.

Gelir İdaresinin; ''insan kaynakları güçlendirilerek, denetim birimlerinin daha etkin kullanılması sağlanarak ve var olan insan kaynağının daha iyi eğitilerek'' güçlendirileceğini anlatan Bakan Şimşek, ayrıca yasal çerçevenin geliştirilmesi ve müeyyidelerin ağırlaştırılması gerektiğini dile getirdi.

''Vergi kaçırmanın sonuçlarını ağırlaştırmamız lazım'' diyen Bakan Şimşek, vergi mevzuatının basitleştirilmesi, gri alanların azaltılması gerektiğini, hele kurumun kredibilitesini zedeleyen bir takım şeyler varsa onların giderilmesine ihtiyaç olduğunu söyledi.

''HİÇ BİR KESİM İMTİYAZLI KONUMA SAHİP DEĞİLDİR''

Bakan Şimşek, ''iş dünyasından vergi denetimlerinin siyasallaştığına dair eleştiriler geliyor bunları nasıl değerlendiriyorsunuz'' şeklindeki soruya karşılık, bu eleştirileri yadırgadığını ifade etti.

''Bırakın siyasallaştırmayı denetim birimlerini daha etkin hale nasıl getiririz, iş adamlarının karşı karşıya kaldıkları gri alanları nasıl azaltırız bunun gayreti içindeyiz'' diyen Şimşek, şunları kaydetti:

''Bizim bu dönemde aldığımız herhangi bir karar, yaptığımız bir yasal düzenleme ya da uygulamanın buna yol açtığı kanısında değilim. Hiç bir kesim, buna küçükler de büyükler de dahil, imtiyazlı bir konuma sahip değildir. Denetim elemanları denetime başladıkları noktadan itibaren bağımsızdırlar. Hiçbir aşamada bir şirkete veya bir firmaya özgü herhangi bir talimat söz konusu olamaz.

Önümüzdeki dönemde bu tür kaygıları azaltacak adımları da atacağız. Çünkü amacımız Türkiyede'ki bu kamu harcamalarını makul düzeyde ve sağlıklı vergi gelirleriyle finanse etmektir. Ne önümüzdeki dönemde ne de geçmiş dönemde hiçbir şekilde bizim herhangi bir gruba herhangi bir şirkete özgü kasıtlı bir girişimimiz olamaz da olmayacaktır da.''/haber7