Aydın Ayaydın/Vatan

Almanya"ya giden Kılıçdaroğlu"nu hiçbir konsolosluk görevlisi karşılamadı. CHP liderini pasaport kuyruğunda gören gurbetçiler sıralarını verdi. CHP"liler konsolosluğa tepki gösterdi.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu “Türkiye"den Göçün 50. Yılında Emek Şenliği”ne katılmak üzere Almanya"ya gitti. Kılıçdaroğlu"na CHP genel başkan yardımcıları Umut Oran, Gürsel Tekin, Osman Korutürk ve bazı partililer de eşlik etti. THY"nin tarifeli uçağı ile önce Düsseldrof"a gelen CHP"liler havaalanındaki uygulamaya tepki gösterdi.

Daha önce de birçok kez yurt dışına çıkan CHP lideri burada bir konsolosluk görevlisi tarafından karşılanıyor ve havaalanındaki bürokratik işlemlere asgariye indiriliyordu. Ancak Düsseldrof havaalanına hiçbir konsolosluk görevlisi ana muhalefet liderini karşılamaya gelmedi. Bu duruma CHP Genel Baskan Yardımcısı eski diplomat Osman Korutürk tepki gösterdi.

Hiçbir yetkili olmadığı için CHP lideri Kılıçdaroğlu uzun bir pasaport kuyruğuna girdi. Kuyrukta bulunan Türkler de bu duruma tepki gösterip, Kılıçdaroğlu"na ön sıradaki yerlerini vermeye çalıştılar. Kılıçdaroğlu nazik bir ifade ile bunu kabul etmediyse de kuyruktaki gurbetçiler zorla ön sırayı verdi.

Heyette bulunan CHP Genel Başkan Yardımcıları Osman Korutürk ve Gürsel Tekin, Dışişleri Bakanlığı"nın bu uygulamasina sert tepki gösterdi. Gürsel Tekin, Önceden Dışişleri"ne yazılı olarak bu seyahat bildirilmesine rağmen, Genel Başkanlarının karşılanmamasının AKP iktidarının yandaş bürokratla çalıştıklarının göstergesi olduğunu söyledi. Gürsel Tekin, “Anamuhalefet partisi lideri protokolde Bakan"dan önce gelir. Ana muhalefet liderini karşılamayan Dışişleri mensupları Bakan Egemen Bağış"ın eşini ve çocuklarını uçağın kapısında karşılıyor” dedi.

Kılıçdaroğlu geçtiğimiz ay yine Almanya"ya gitmiş, Münih havaalanı"nda konsolosluk yetkilileri tarafından karşılanmıştı. Pasaport işlemlerini tamamlayan Kılıçdaroğlu ve beraberindeki CHP"liler daha sonra emek şenliğinin yapılacağı Bochum"a geçti.

"Demokrasi için bedel ödemekten korkmayalım"


CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Almanya"ya giderken uçakta gazetecilerin sorularını da yanıtladı. İşte Kılıçdaroğlu"nun gündeme ilişkin değerlendirmeleri:

* GAZETECİLERE BASKI: Gazetecileri gizli belge bulundurduklari için gözaltına alıyorlar. Gazetecide gizli belge olmayacak da kimde olacak. Gazetecide gizli belge bulunması kadar doğal ne olabilir? Gazetecilere ihbar mektupları ve ihbar dosyaları gönderilir. Her gazetecinin evinde ve ofisinde bu tür dosyalar bulunur. Bu tür belgeler gazetecinin üretimi sayılan üretimde kullandıkları hammadelerdir. Gazeteciler şimdi üretimlerinde kullandıklari bu hammadeler nedeniyle gözaltına alınıyorlar. Geçmişte de gazetecilerde gizli belge bulunurdu, bugün de var, yarın da olacak. AKP hükümetinin her tarafı ile ilgili yolsuzluk belgeleri ortada dolaşıyor. İster istemez bu gizli yolsuzluk belgesi gazetecinin de eline geçiyor. Gazeteci şimdi bu belge yüzünden içeri mi alınacak. Amaç basının sesini kısıp yolsuzlukların ortaya çıkmasını engellemek.

* TUZ KOKMUŞTUR:
Dünyada protesto yürüyüşünü en son gazeteciler yaparlar. Demek ki canlarına tak etti. Gazetecinin kendisi haber olursa, siyasi otoritenin gücü ve etkisiyle hareket ediyorsa ve o ülkede Başbakan görülmekte olan bir davanin savcılığını üstleniyorsa o ülkede demokrasiden ve özgürlüklerden söz edilemez. Gazetecilerin yürümesi demokrasi açısında bıçağın kemiğe dayanmasıdır. Yürüyüş boyunca dikkatimi çeken pankart şu: Gazeteciysen boyun eğmeyeceksin, boyun eğeceksen gazeteci olamayacaksın. Yürüyenler boyun eğmeyen gazetecilerdir. Boyun eğenler ise sıra kendilerine gelince akılları basına gelir.

* HAVA KİRLENİYOR:
Türkiye"de demokrasi havası gittikçe kirleniyor ve insanlar nefes almakta zorlanıyor. 12 Eylül cuntasının dahi göze alamadığı baskı ve zulüm 21. Yüzyılın Türkiyesi"nde AKP iktidarı tarafından uygulanıyor. İşin acı tarafı da bütün bunların ileri demokrasi adı altında iktidar tarafından topluma sunulmak istenmesidir. Bu süreçte en dikkat edilen nokta anayasa oylamasında "Yetmez ama evet" diyen liberallerin tutumudur. Bazılarının gazetecilerin yürüyüşüne katılması onların geçmisteki tutumunu afettirmez. Ya daha cesur olacaklar, özgürlüklerden yana tavır alacaklar, ya da eski tutumlarını koruma yürekliliğini gösterecekler, yani "yandaşız" demeye devam edecekler. Türkiye dünyada da yeni bir surece girdi. Artık çağdaş demokrasilerde, Türkiye"deki baskıcı rejim gündem oluşturmaya başladı. 12 Eylul"de de böyleydi. Bu süreç hızlanarak devam edecektir.

* AB FARKINA VARDI:
AB ile daha önce yaptığımız görüşmelerde AKP"yi Türkiye"ye demokrasiyi ve özgürlükleri getiren parti olarak görüyorlardı. Onlara bunun dogru olmadığını, takiye yaptıklarını söyledik. AKP"nin söyledikleri ile uyguladıklarının tamamen zıt olduklarını söyledik. AB de, ABD de bu gerçegi bugün daha net görmeye başladı. Keşke özgürlükler gelseydi, keşke demokrasi gelseydi de biz haksız çıksaydık. Bunu yürekten arzu ederdim.

* BEDEL ÖDEMEK: Önümüzdeki süreçte demokrasi ve özgürlük mitingleri yapıp topluma bütün açıklığı ile anlatacağız. Aydınları susturuyor, gazetecileri, üniversiteleri, işadamlarını susturuyorlar. Devletin bağımsız kurumlarını susturuyor. Yoksulluğu arttırarak geniş halk kitlelerini özgürlük ve demokrasi talepleri karşısında duyarsız kalmalarını sağlıyorlar. AKP iktidar olduğu günden beri zihninin arkasında tuttuğu gizli planlarını aşama aşama uygulamaya sokuyor. Aydınları, üniversiteleri gazetecileri, demokrasi ve özgürlük bağlamında bedel ödeyenler bugün toplumun kahramanıdır. Bedel ödemekten kimsa korkmamalıdır. Bütün vatansevereleri göreve çağırıyoruz. Üniversiteler konuşmalı, medya baskılardan korkmamalı, aydınlar konuşmalı, sivil toplum örgütleri korkmamalı, özetle korkunun ecele faydası yok. Yiğitçe yaşayıp yiğitçe bedel ödemek insanlığın onurudur.