CHP Genel Başkanı Petrol-İş Sendikası'nın 26. Olağan Genel Kurulu'nda konuştu. Kılıçdaroğlu, hükümeti sert sözlerle eleştirirken salondaki bir kişi, "siyasi mesajlar veriyorsunuz" diyerek tepki gösterdi. Bunun üzerine Kılıçdaroğlu bu kişiye, "Siyasetçiyi çağırmayacaksınız o zaman. Siyasetçiyi çağrıyorsanız dinleyeceksiniz" diyerek karşılık verdi. Bu sırada salonda kısa süreli gerginlik yaşandı. Salondaklerin büyük bölümünün Kılıçdaroğlu'nun sözlerini alkışlarken tepki gösteren kişiyi de yuhaladığı görüldü. Kısa süreli tartışmanın ardından Kılıçdaroğlu konuşmasına devam etti.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasına, "Mademki alın terinin, emeğin harman olduğu bir salondayız, o zaman ben de sitemlerimi dile getireceğim" diyerek başlayan Kılıçdaroğlu, kapalı kapılar ardında başka, çıkınca başka konuşmaları sevmediğini söyledi. Petrol - İş Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın’ın, "Yöneticiliğini korumak için herşeyi mübah sayan, inancını, heyecanını yitirmiş, ’hak verilmez alınır’ şiarını, hak verilir, ’koltuk korunur’a dönüştüren sendikacılar da eklenince bugünkü dramatik durum ortaya çıkmaktadır" sözlerini tekrarlayan Kılıçdaroğlu, sendikacılara, "Sizin güzel bir sloganınız vardı, ’susma sustukça sıra sana gelecek’ diyor. Sizin sloganızı size hatırlatırken, eğer birlik olamıyorsanız, güç olamıyor, kararlı duramıyorsanız, bilin ki birilerini gelir sizi parçalar" dedi. 
 
-"İÇİMİZE SİNDİREMİYORUZ"- 
 
"Hangi sendikacılık? diye soran Kılıçdaroğlu, "Sırtını iktiarda dayamış, kamu bankalarından kredi alan bir sendikacılık anlayışı mı, işçinin hakkını sonuna kadar savunan bir sendikacılık anlayışı mı? Tabiki emeğin hakkını savunan. CHP’nin varlık nedenlerinden biri de budur, emeğin hakkını savunmak" dedi. Çalışan haklarının yeterince korunmadığına ilişkinn bir örnek veren Kılıçdaroğlu, her yıl Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun toplandığını, onlardan birinde toplantıya katılan bir sendika temsilcisinin asgari ücreti yeterli bulduğunu, Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) temsilcisinin ise yetersiz bulduğuna işaret ederek, "Bu sendikacılık anlayışı, sendikacılığı geriye götürdü" yorumunu yaptı. Ücret sendikacılığına da karşı olduklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Bir fabrikanın yaşaması gerektiğini de biliyoruz, ancak emeğin uluslararası alanda kabul edilen haklarının, Türkiye’de kabul görmemesini de içimize sindiremiyoruz. Uluslararası alanda haklar varsa, ona bizim işçimizin de sahip olmasını isteriz" dedi. 
 
-"KUL HAKKI YİYEN, ETRAFINDA BİR SÜRÜ İNSAN VAR"- 
 
Taşeronlaşmaya ise karşı olduklarını yineleyen Kılıçdaroğlu, en büyük taşeronlaşmanın devlette olduğunu, bunu kaldırmak istediklerini söyledi. Demokrasilerde birinci kuralın hak aramaktan geçtiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Taşeronlaşmanın bu kadar yaygın olduğu ortamda hangi hakkı arayacaksınız" diye sordu. Tekel işçilerinin de çalışmak istediğini, ancak iş verilmediğini kaydeden Kılıçdaroğlu, 4C’li bu işçilerin hiç bir güvencesinin bulunmadığını, maaşlarının indirilmesinin söz konusu olduğuna işaret ederek, "Dönemin, işçilere yönelik en büyük eleştirilerinden birisi de, ’Ben kimseye kul hakkı yedirmem.’ İşçilere söyleniyor bu. Çalışan, emek harcayan kişiye, ’ben kimseye kul hakkı yedirmem.’ Ya kul hakkı yiyenlere bak, etrafın dolu. Bir sürü insan var kul hakkı yiyen senin etrafında" dedi. 
 
-"MİLLETTEN ÖZÜR DİLE"- 
 
MİT - PKK ses kaydına atıfta bulunan Kılıçdaroğlu, terörün tırmandığına işaret ederek, "Birşey söyleyeceğiz, muhaleft terörü azdırdı. Konuşmayacaksın diyorlar. Giderseniz terör örgütü ile pazarlık yaparsınız. Ya ’siz pazarlık yapıyorsunuz arkadaşlar’ diyorsunuz. Bunu söyleyenler şerefsizdir, bunu ispat edemeyenler şerefsizdir diye en ağır hakaretlerle karşı karşıya kalıyoruz. Biz onlara ’niye görüştünüz?’ demiyoruz. ’Niye halka yalan söylediniz?’ diyoruz. Bir siyasetçinin temel görevi, halka doğruları söylemek değil midir? Görüştünüz. Eğer bunu dile getirmek istemiyosanız, ’o konuda yorum yapmak istemiyoruz’ dersiniz biter. Ama bunu söyleyenler ispat edemezlerse, şerefsizdir derseniz o zaman haklı bir soruyu sorma hakkını elde edersiniz. Nedir o soru: Ben söyledim, sen bana en ağır şekilde hakaret ettin. Şimdi ben sana soruyorum: Elini vicdanına koy, halka yalan söylediğin için senin bu millete özür borcun var. Çık adam gibi bu milletten özür dile" dedi. Görüşmeler için kullanılan "devlet konuşuyor" ifadesini de eleştiren Kılıçdaroğlu, "O da yanlış. Adam diyor zaten. ‘Ben buraya Recep Tayyip Erdoğan’ın özel temsilcisi olarak geldim’ diyor. Görüşme devletin görüşmesi değil, o da yanlış bir özür de buradann dilenmesi lazım" dedi. (dha, anka)