Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığıyla mücadele kapsamında dünyada ilk kez Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) bünyesinde bilim adamlarınca sürdürülen “kene kısırlaştırma” çalışmaları 2010 yılında tamamlanacak.

Projeyle, kısırlaştırılan erkek kenelerle çiftleşen KKKA virüsü taşıyan dişi kenelerin yumurtalarından canlı larva çıkmaması ve böylece kene popülasyonunun kontrol altına alınması amaçlanıyor.

Bu yılın 1 Ocak-24 Temmuz tarihleri arasında resmi rakamlara göre Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı tanısı konan toplam 969 kişiden 45'i yaşamını yitirdi. Buna göre Türkiye'de her gün ortalama 4 kişiye KKKA hastalığı tanısı konuluyor ve istatistiklere göre 4 günde 1 kişi keneden bulaşan virüs nedeniyle yaşamını yitiriyor.

Hastalığın kontrolü ve tedavisine yönelik çalışmalar yoğun bir şekilde devam ederken TAEK Sarayköy Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezindeki bilim adamları da virüs taşıyan keneleri yok etmek için dünyada ilk kez uygulanan “kene kısırlaştırma” projesini yürütüyor.
Ankara Üniversitesi (AÜ) Veteriner Fakültesinin işbirliğiyle 2 yıldır sürdürülen proje kapsamında KKKA virüsü taşıyan erkek kenelerin, gama radyasyon ışınları verilerek kısırlaştırılmasına çalışılıyor.

AA muhabirinin görüştüğü TAEK yetkilileri, kısırlaştırmak için keneye verilen radyasyon ışınlarının dozunun çok önemli olduğunu, dozun fazla verilmesi halinde kenenin öldüğünü, az verilmesi durumunda da kenenin kısırlaştırılamadığını belirttiler.

Uygun dozu bulmak için çalıştıklarını ifade eden yetkililer, projenin 2010 yılının sonlarına doğru tamamlanacağını kaydettiler.

Laboratuvar sonuçlarının başarılı olması halinde, bunun dünyada bir ilk olacağını ifade eden yetkililer, çalışmalarıyla ilgili şu bilgileri verdiler:
“Bir dişi kenenin aktif ömrü, yani kan emmeye başladığı dönem yaklaşık 5 ay sürer. Dişi kene bu süre sonunda 7 ile 10 bin arasında yumurta bırakır. Hayatta kaldıkları süre içinde sadece bir kez yumurtlayan dişi keneler, bu haklarını kısır kenede kullandığı zaman yumurtalar döllenmemiş olacak. Böylece kene popülasyonu kontrol altına alınacak.”

TAEK yetkilileri, çalışmalarında kullandıkları erkek kenelerin doğadan toplandığı şeklinde yanlış bir kanı bulunduğunu belirterek, üzerinde deney yaptıkları kenelerin laboratuvarda üretilen steril yani herhangi bir hastalık taşımayan keneler olduğunu kaydettiler.

Projede yer alan Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Ankara Üniversitesi (AÜ) Veteriner Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zafer Karaer, projenin başarı olması halinde bilim dünyasında büyük yankı uyandıracağını söyledi.

Kenelerin, canlılar üzerinde kalma sürelerinin 15 gün olduğunu, yılın 350 gününü ya toprak altında, ya duvar çatlaklarında uyku halinde geçirdiğini kaydeden Prof. Dr. Karaer, “Kenelerin kan emmediği süre içinde nerelerde bulunduğu tespit edilirse ki orada hareketsizdir ve korunmasızdır. İşte oralarda imha işlemleri yapılabilir” diye konuştu.

“TÜRKİYE'NİN KENE POPÜLASYON HARİTASI ÇIKARILMALI”

Türkiye'de kaç çeşit kene olduğunun bilinmediğini, ancak bugüne kadar 30 kene türü tespit edildiğini anlatan Karaer, ülkenin kene popülasyon haritasının çıkarılması gerektiğini belirtti.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığının her il ve ilçede bulunan teşkilatları aracılığıyla çeşitli bölgelerden kene numunelerinin toplatılması ve bölge laboratuvarlarında incelenmesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Karaer, “Buradaki veriler Ankara'da bir merkezde toplanmalı ve tüm Türkiye'nin kene popülasyon haritası çıkarılmalı. Hangi hayvanda hangi tür kene bulunmuş, hangi ayda hangi kene türü ortaya çıkmış gibi bilgiler derlenmeli. Aksi halde keneyle mücadelede başarılı olunamaz” dedi.

KKKA virüsü taşıyan kenelerin daha çok Temmuz-Ağustos aylarında aktif olduğunu ifade eden Prof. Dr. Karaer, “Çünkü gece-gündüz arası sıcaklık farkı azaldı. Yağmurlu geçen günlerin ardından havalar ısınmaya başlamasıyla önümüzdeki 2 ay içinde kene aktiviteleri artacak. Buna bağlı olarak KKKA vakalarında artış yaşanabilir” diye konuştu.

“KONTROLLÜ YAŞAM ALANI OLUŞTURULMALI”

Keneden korunmak için “kontrollü yaşam alanları”nın oluşturulması gerektiğini anlatan Karaer, bunun için tarla, bahçe, piknik alanı, mera gibi alanların etrafının çitler ve duvarlarla çevrilerek, bu bölgelere başı boş hayvanlar ve yaban hayvanlarının girmelerinin önlenmesi gerektiğini kaydetti. Karaer, bu yöntemin uygulanması halinde insanlara kene yapışma ihtimalinin yüzde 50 oranında azalacağını söyledi.

Zafer Karaer, “İlaçlara verilecek parayı, tarlaların, bahçelerin, meraların, parkların çevrelerinin çitlerle çevrilmesine harcasak bu virüsten büyük ölçüde kurtuluruz. Çünkü sizin tarlanıza, bahçenize eğer hayvan girmemişse orada kenenin gelişme dönemi olmaz” dedi.