Yüzde kırk dokuz gibi yüksek bir oyla iktidarı elde eden AK Parti’nin Aydın’da aldığı belediye on yedi ilçeden hepsi dört belediye…

KuyucakBuharkent… Köşk… Yenipazar.

Haziranda bu belediyelerden Kuyucak’ta Büyükşehir ile aralarında bir TAK krizi yaşandı.

Yürütmekte olduğu Kargılıdere rekreasyon alanı düzenleme çalışmasının bir parçası olarak Büyükşehir Belediyesi sorumluluğundaki Atatürk Caddesi üzerinde kurulu TAK’daki “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir” sözünü belediyenin “elektronik tabelaya” dönüştürmek istemesi olay oldu.

Kavga çıkaracak ne var bunda?

Üstelik Büyükşehir Belediyesi’nin düzeltmesi gereken bir yanlışlığı ücretsiz olarak Kuyucak Belediyesi yapıyor, diye düşünebilirsiniz.

Ama amaç güç gösterisi, bunun üzerinden siyaset üretmek, kamuoyunun dikkatini üzerine çekmek olunca iş değişiyor.

Diyalogla çözülebilecek küçük bir mesele baskınla halledilmeye çalışılıyor.

Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı, Zabıta Daire Başkanı, İtfaiye Daire Başkanı ve gerekli müdahaleyi yapacak bir grup Kuyucak’a çıkartma yapıyor.

Olay bununla da kalmıyor.

Geçtiğimiz günlerde ASKİ Kuyucak Belediyesine park ve refüj sulamasında kullandığı sular nedeniyle bir milyon TL ceza kesiyor.

ASKİ cezanın belediyenin ikazlara rağmen abone olmamaktan kaynaklandığı ve söylendiği gibi bir milyon TL değil onun altında olduğunu açıkladı ama sonuçta bir şey değişmiyor.

Zira ortak akılla çözümü mümkün bir meselenin bu hale getirilmesinin akılla mantıkla bağdaşır bir tarafı olmadığını herkes takdir edecektir.

Ama amaç “üzüm yemek değil bağcı dövmek” yani AK Partili bir başkanı kendi evinde ezdi görüntüsü vermek, halk tabiriyle “efelik yapmak” kamuoyunda “güç bende” algısı yaratmak olunca işin rengi değişiyor.

Bunun karşılığında AK Parti’den beklenen nedir?

Rakibin yönteminden hareketle algıyı kırmaktır.

Nasıl olur?

Algı bazen susarak bazen de misilleme ile kırılır.

Burada geçerli olan yöntem misillemedir. Zira Metin Ertürk’e yapılan halkın damarından girmeye uygun, hoşa gidecek efelik yani hamaset gösterisidir.

Tersini düşünmek yani sessiz kalmak, olgunluk gösterisi şeklinde değerlendirmek halkın gözünde tırsmaktır, zayıflık belirtisidir.

Karşılığında yapılması gereken kontra ataksa “gök kubbeyi başınıza yıkarım” algısı yaratmaktır.

Ölçü ise demokratik sınırları aşmamaktır… Sertlikten, kavgacı üsluptan uzak durmaktır.

Mesela İl Başkanı Ömer Özmen sıradan bir açıklama ile olayı geçiştirmek yerine olay yeri Kuyucak’a gitse orada bir basın toplantısı yapsaydı sözleri daha etkili olmaz mıydı?

Böylece o hem iktidarın gücünü gösterir hem başkana yalnız olmadığını göstermiş olur hem de partililere sahipsiz değilsiniz mesajı vermiş olurdu.

Ayrıca partili büyükşehir belediye meclis üyeleri belediye meclisinde soru önergesi vererek ya da ne bileyim bir toplantıya katılmamak gibi demokratik tepkilerini ortaya koysalardı ses getirici bir eyleme imza atarlardı.

Kadın kolları, gençlik kolları bu olayı değerlendirerek üzerinden siyaset üretebilselerdi partililere verdikleri güven kadar kendilerine de güvenleri artardı.

Bunları organize edecek olan “meclis grubunun da başkanı” olması nedeniyle Ömer Özmen’dir.

Ama o tıpkı bir tabela partisinin il başkanı gibi bunları yapmak yerine sıradan bir demeç dışında hiçbir şey yapmadı.

Sadece o mu?

Yaptıkları ahlaksızlık da olsa kendi adamlarına ”kimseye yedirmeyiz” güdüsüyle sahiplenmeyi görev bilen “troller” de olay karşısında sağır, dilsiz kesildiler.

Ya milletvekillerine ne demeli?

Mehmet Erdem’den bir ses çıktı mı?

Biz duymadık duyan varsa söylesin…

Mustafa Savaş’ın bir şey dediğini duyan oldu mu?

Bildiğimiz kadarıyla öyle bir şey olmadı…

Abdurrahman Öz’ün gıkı çıktı mı?

Onu da işitmedik…

Velhasıl güçlü iktidar AK Parti’nin muktedir(!) il başkanı, milletvekilleri, Büyükşehir tarafından baskın yiyen Metin Ertürk’ü ve temsilcisi olduğu ilçesi Kuyucak’ı bir tabela partisi refleksi bile gösteremeden yalnız bırakmışlardır.

Şimdi anladınız mı AK Parti’nin Aydın’da CHP karşısında niye varlık gösteremediğini?

Bu kadrolarla, bu kafayla mı bu parti Büyükşehri almadan söz ediyor?

Güldürmeyin insanları…

 

*

 

ŞU HASTANE MESELESİ…

Yapımı yılan hikâyesine dönen Bölge Hastanesi ufukta göründü gibi… İşin ihale aşamasına geldiği haberlerini alıyoruz.

Biz 800 yatak kapasiteli olduğunu biliyorduk. Sayın Mustafa Savaş’ın dediğine göre kapasite 950 imiş. Daha da artırılması gündemdeymiş.

Hastaneye ihtiyaç duyan yaşlı nüfusu güç geçtikçe artan, insanları eskiden olduğu gibi işi kaderine bırakmak yerine tedavi yöntemini tercih eden bir Aydın’da mevcut halin birkaç yıl sonra ihtiyaca cevap vermekten uzak olacağı için de bu kapasitenin artması bir zorunluluktur.

Ancak bu kamuoyu oluşturmakla mümkün olacaktır.

Bu yönde gösterilecek her çaba aynı zamanda Ankara’da bu işle uğraşacak milletvekillerinin ya da bürokratların elini de güçlendirecektir.

Henüz fırsat eldeyken yatak sayısının 1300’e çıkarılması yönünde yetkileri, milletvekillerini, bürokratları iletişim kanallarını kullanarak uyarmada herkese görev düşüyor.

Ben görevimi yaptım…

Sıra sizde…

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA