Hacı Ali Hamurcu adlı bir belediye çalışanın ''rüşvet çarkı'' ile ilgili polise itiraflarda bulunduğunu, polisin konuyu ''rüşvet, irtikap ve dolandırıcılık'' iddiasıyla savcılığa bildirdiğini anlatan Kılıçdaroğlu, 26 sayfalık itirafların 16 sayfaya indirildiğini ileri sürdü. Kılıçdaroğlu, ''26 sayfalık itiraf niçin 16 sayfaya indiriliyor? Adalet Bakanına soruyorum, bu sorunun yanıtını bekliyorum'' diye konuştu.

TBMM Genel Kurulunda, 2011 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı üzerinde gruplar adına son konuşmayı, Kılıçdaroğlu yaptı.

Bütçelerin saydam, samimi, gerçekçi olması yönünde kuralların bulunduğunu belirten Kılıçdaroğlu, bütçelerin topluma güven vermesinin temel normlarının bunlar olduğunu söyledi.

Kılıçdaroğlu, bütçenin hazırlanmasında bazı prosedürlerin bulunduğuna işaret ederek, Orta Vadeli Ekonomik Program ve Orta Vadeli Mali Plan'ın yayımlanması, bütçe çağrısı yapılarak, en geç 17 Ekimde bütçenin TBMM'ye sunulması gerektiğini anımsattı.

Mayıs ayında hazırlanarak, Resmi Gazete'de yayımlanması gereken Orta Vadeli Ekonomik Program'ın, 140 gün boyunca yayımlanmadığını belirten Kılıçdaroğlu, ''Eleştiriler gelip, haberler yapılınca yayımlamak zorunda kaldılar'' dedi.

Kılıçdaroğlu, haziran ayının ortasında çıkması gereken Orta Vadeli Mali Plan'ın da zamanında değil, 125 gün gecikmeden sonra yayımlandığını ileri sürdü. Kılıçdaroğlu, ''En komiği; bütçe çağrısı. Bütçe çağrısı her yılın temmuz ayında yapılması gerekir ama şaşıracaksınız belki, belki AK Parti kanadı hiç şaşırmayacak, doğal karşılayacaktır, temmuzda yayımlanması gereken bütçe çağrısı, 10 Ekim 2100'da Resmi Gazete'de yayımlandı. Bütçe, parlamentoya 15 Ekimde verildi'' diye konuştu.

-''BÜTÇEYE KİM İNANIR''-

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a, ''Çıkaracaksınız bir şey, niye yasalara uygun yapmıyorsunuz?'' sorusunu yönelten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

''5 günde bütçe hazırlıyorsunuz. Bu bütçeye, samimiyetine kim inanır? Geçen bütçe için de biraz gecikme oldu, o zaman yetkililer, ekonomik kriz nedeniyle büyüklüklerin saptanmasında zorluklar olduğunu, bu nedenle geciktiğini söylediler, makul görülebilir. Bu sene ekonomik kriz var mı; yok, niye gecikildi? Başbakan'dan yanıtlamasını istediğim birinci soru bu, kolay bir soru.

Kendi çıkardığı yasalara uymayan bir Hükümet, halka güven veremez. O zaman bu yasalar, yönetmelikler, planlar niye çıkıyor? Bunu yaptığınız zaman bütçe umut vaat etmekten çıkar. Nitekim bu bütçe, umut vaat etmiyor. Eskiden bütçenin genel görüşmeleri yapılırken dinleyici sıraları dolu olurdu, sendika, sivil toplum örgütleri, çiftçi temsilcileri gelip, 'bu bütçe bize ne verecek, dinleyelim' derlerdi. Dinleyici sıralarına bakın, eski parlamenter gelirdi onlar da yok çünkü bu bütçe, umut vaat eden bütçe değil.

Biz bütçelerde, halkın sorularının çözüleceğini, halkın zenginleşmesi için umut vereceğini, kaynakların toplum yararına harcanması gerektiğini düşünen siyasi partiyiz. Bunun için de bürokrasinin, yerinde, zamanında, kurallara uygun olarak bütçe hazırlamasını, parlamentoya sunmasını bekleyen siyasi partiyiz. Yandaşların zengin edilip, halkın yoksullaştırıldığı bir bütçeyi ve onu buraya getirenleri şiddetle protesto ediyoruz.''

-''AK PARTİ'NİN POLİTİKALARI SONUCU G-20'YE GİRİLDİĞİ HAVASI OLUŞTURULMASI''-

Başbakan ve AK Parti'li bakanların açıklamalarından, Türkiye'nin G-20'ye AK Parti döneminde girdiği izleniminin doğduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin 1980'den bu yana G-20'de olduğunu kaydetti. Kılıçdaroğlu, AK Parti'nin izlediği politikalar sonucu G-20'ye girildiği gibi bir hava oluşturulmasını doğru bulmadığını dile getirdi.

Türkiye'nin G-20 ligi kurulmadan önce, 1987'de dünyanın 14. büyük ekonomisi olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin 1999'da G-20'ye davet edildiğini söyledi.

-''İKTİDAR OLDUĞUNDA, ÇOK UYGUN BİR ZEMİN YAKALAMIŞTI''-

Kılıçdaroğlu, 2003-2007 yılları arasında bütün dünyada büyümenin güçlendiği, enflasyonun düştüğünü, ticaretin arttığını, sermayenin bollaştığını dile getirerek, 1980'den 2002'ye kadar dünya ekonomisi yılda yüzde 3,1 büyürken, 2003-2007 arasında bu rakamın yüzde 4,7'ye çıktığını anımsattı.

Kemal Kılıçdaroğlu, 1980-2002 arasında dünya enflasyon ortalaması yüzde 15,2 iken, 2003-2007 döneminde bu rakamın yüzde 3,8'e düştüğünü belirtti.

Kılıçdaroğlu, 2002'de özel küresel fonlar 152 milyar dolardan, 2007'de 1 trilyon 300 milyar dolara çıktığını kaydederek, ''AK Parti iktidar olduğunda çok uygun bir zemin yakalamıştı, dünyada enflasyon düşüyor, özel fonlar artıyordu'' dedi.

-''(OLAĞANÜSTÜ) DİYE HALKA SATTIĞINIZ...''-

Türkiye'de 1923-2002 yılları arasında ortalama büyümenin yüzde 4,6 olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, bu rakamın; çok partili yaşama geçildiği 1946-2002 döneminde yüzde 5, 2003-2009 arasında yüzde 4,3, 2010'un dahil edilmesi halinde ise yüzde 4,6 olduğunu belirtti.

Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin, 1982-2002 döneminde dünyada ortalama büyüme hızı açısından 49. sırada yer aldığını, 2003-2009'da ise 88. sıraya gerilediğini belirtti.

Dünya Ekonomik Formu tarafından yayımlanan küresel cinsiyet eşitsizliği 2010 raporuna göre, Türkiye'nin 134 ülke arasında eşitsizlikte 126. sırada bulunduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, kadınların ekonomik yaşama katılımında 131, eğitime katılımında 109, politik yaşama katılımında ise 99. sırada yer aldığını söyledi.

Kılıçdaroğlu, ''Dünyanın en büyük 16. ekonomisinin insan boyutu bu. Bu boyut, Türkiye'nin 21. yüzyılda ulaştığı boyut olmamalıdır, daha iyi bir noktada olmalıdır. İnsani gelişme açısından en azından İran, Tunus, Ürdün'ün önünde olmalıyız. O zaman şapkamızı önümüze koyup, daha dikkatli, gerçekçi düşüneceğiz, daha dikkatli konuşacağız. Ben bunu hak ediyor muyum sorusunu kendimize sormalıyız. Niçin bu bütçenin halka refahı, zenginliği götürmediğini bu veriler net olarak gösteriyor'' diye konuştu.

-İŞSİZLİK-

Bütçe görüşmelerinde AK Parti'li milletvekillerinin işsizlikten hiç söz etmediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, işsizliğin en temel sorunlardan biri olduğunu kaydetti.

Kılıçdaroğlu, eğer bir evde işsiz varsa o evde huzurun olmadığını dile getirerek, sözlerini, ''8 yıldır iktidardasınız, işsizlik sorununu temelden çözmediniz, çözüm üretemediniz, ne olacak bu memleketin, işsizlerin hali? Bizden çok daha fazla işsizliğin dramını siz bilirsiniz; iktidardasınız diye işsizler size gelir, iş ister'' diye sürdürdü.

İşsizliğin, 1988-2002 arasında yüzde 8 olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, 2003-2009 döneminde yüzde 11,1'e sıçradığını kaydetti. Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin işsizlikte dünyada 49. sıradayken, 2003-2009'da 26. sıraya yerleştiğini belirterek, şöyle devam etti:

''Ayaklarımız yere basmalı ki ona göre çözüm üretelim. Çözüm üretmek, sizin göreviniz olduğu kadar bizim de görevimiz. Bu ülkede kimse işsiz kalmasın, herkes evine ekmeğiyle gitsin. 'Hükümet çözüm üretmiyor' dersek yanlış olur. Başbakan, her işveren 1 işçiyi istihdam ederse işsizliğin çözüleceğini söyledi. Dinleyen, yerine getiren oldu mu; hayır. Sayın Başbakan bunu niye söyledi, çünkü ekonomiyi bilmezseniz, ekonominin gereklerini yerine getirmezseniz, bu sözü kimse dinlemez. Başbakan, her üniversiteyi bitirenin iş bulacak diye bir kuralının olmadığını da söyledi. Doğru, durumu iyi olan biri için öyle bir kural yok. Bunu bir Başbakan, özellikle kriz döneminde asla telaffuz etmemeli, bu; genç işsizlerde dalga geçmek anlamına geliyor. İşsizlik barış, huzur getirmez, toplumu kaosa sürekler. İşsizlik ekonominin, sosyal yaşamın dibine konmuş bir dinamittir.''

-''İNSAF''-

Kılıçdaroğlu, 17 yılda yapılan borçlanmanın 1,7 katını AK Parti Hükümetinin 8 yılda gerçekleştirdiğini kaydederek, ''Bu kadar borçlanacaksınız, 33 milyar dolar özelleştirmeden para alacaksınız, bu kadar işsizlik olacak. İnsaf. Nereye gitti, kime gitti bu para?'' diye sordu.

İşsizlik varken, bu borçlanmanın her zaman risk olduğu uyarısında bulunan Kılıçdaroğlu, ''Sanki muhalefet partisi gibi gelip dert yanılıyor. 'Hortumlamalar' oldu, iktidar değil misiniz, elinizden tutan mı var, niye hesap sormadınız?'' dedi.

Erdoğan'dan, sıcak paraya yönelik alınan önlemleri açıklamasını isteyen Kılıçdaroğlu, faize yılda 16 milyar dolar öderken, GAP'a 5 yılda bundan çok daha az ödendiğini söyledi.

-''ECEVİT'E DUA EDİN''-

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

''Siz iktidarsınız, eski yanlış yaptıysa, siz iktidar oldunuz, hala aynı yanlışı sürdürecek misiniz? 'Bizim zamanımızda bankalar batmadı'... Sayın Başbakan dahil, sizler dahil yatın kalkın rahmetli Ecevit'e dua edin. Onun hükümeti o önlemleri aldı, devlet adamı kimliğiyle yürüdü, bütün her şeyin riskini üzerine aldı ve düzeltti.

Sayın Başbakan, gittiği illerde sevgiyle karşılanıyor, doğaldır, vatandaş, Başbakan gelmiş karşılayacaktır, sevgi gösterisinde bulunacaktır. Sayın Başbakan'dan bir ricam var, o ile gittiğinde valiye söylesin, şuradaki icra dosyalarının sayısı AK Parti Hükümeti döneminde ne oldu, eskiden neydi? Yanyana koyduğunda bir insan boyunu aşar. Yazık, günah bu millete.''

Kılıçdorğlu, ''Diyarbakır'da bir yurttaş iftarda evine bir şey götüremediği için intihar etti. Viranşehir'de bir çocuk çöpte kağıt toplarken arabanın altında kalarak, öldü. Denizli'de ve Ankara'da sanayiciler intihar etti. Afyonda köylüler böbreklerini sattı. Düşünün Ecevit hükümeti döneminde sadece bir yazar kasa atılmıştı, intiharlar yoktu'' diye konuştu.

Türkiye'de ''istihdam oluşturmayan büyüme'' kavramının ortaya çıktığını belirten Kılıçdaroğlu, ''Çünkü sıcak paraya teslim olan ekonomi var'' dedi. Sorunun büyük olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, hükümetin sıcak para konusunda acil önlem alması gerektiğini vurguladı. Kılıçdaroğlu, ''Bu sıcak para politikası ekonomiyi bitirecek, sanayimizi bitirecek'' dedi.

Kılıçdaroğlu, otomobilde net ihracatçı olan Türkiye'nin net ithalatçı durumuna geldiğini ifade ederek, Türkiye'de paradan para kazanıldığını bir örnekle anlattı. Kılıçdaroğlu, ''Bu büyüme sağlıklı bir büyüme değil. Üretmeyen Türkiye, birilerinin mutlaka kölesi olur, yönetimine girer. Sıcak paraya teslim olmuşsunuz. Niye teslim oluyorsunuz? Teslim olmayacağım deyin biz de destek olalım. Ekonomiyi batırıyorsunuz'' şeklinde konuştu.

Türkiye'nin, dünyanın en pahalı mazotunu kullandığını, kamyon şoförlerinin mazot yerine yağ yaktıklarını anlatan Kılıçdaroğlu, sanayide kullanılan elektriğin de çok pahalı olduğu kaydetti.

Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

''Sayın Başbakan hep 'biz verdiğimiz sözlerin arkasında duruyoruz' der. Pek çok sözün arkasında durdu, bu doğru. Sayın Başbakan 'Acil Eylem Planı'nı açıklarken elektrikteki TRT payını kaldıracaklarını söylemişti; kaldırdı mı, sadece düşürdü. Sayın Başbakan'ın buraya gelip açıklamasını istiyorum. Verdiğiniz sözü tutacaksınız. Sayın Başbakan 'verdiğimiz sözü unutmayın, yerine getirmezsek hesap sorun' der. Şimdi ben buradan Sayın Başbakan'a bunun hesabını soruyorum. Gelin buruya TRT payını niye kaldırmadığınızı açıklayın.

2008-2009 arası İran'dan aldığımız doğalgaz var. 1 milyar 309 milyon dolar kullanmadığımız doğalgazın parasını ödedik. Doğalgaz tesisate olanlara parasız kömür dağıtıyorsunuz. Bu doğalgazı bu insanlara verin. İnsaf denen bir şey var. Bu parayı niye ödüyorsunuz. Tuz gölünün altına depo yapacaktınız. Bir türlü ihaleye çıkılamıyor. Niçin? Yandaş mı bulamıyorsunuz, yandaşlar mı anlaşamadı? Bu, 1 milyar 309 milyon doların hesabını birilerinin sorması lazım, sizin sormanız lazım.''

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, dünyanın en pahalı nükleer santrali yapımının TBMM tarafından onaylandığını öne sürerek, ''Yazık günah değil mi? Bu ülkenin sanayicisine üzülmüyor musunuz?'' dedi.

-''VALLAHİ DE BİLLAHİ DE BULACAĞIZ''-

Tarımda durumun daha vahim olduğunu, narenciyenin dalda beklediğini belirten Kılıçdaroğlu, hükümete bir an önce önlem alma çağırısı yaptı.

Tarım ürünleri fiyat artışları ile girdi fiyatlarındaki artışları karşılaştıran Kılıçdaroğlu, mazottan ÖTV'yi kaldıracaklarını söylediklerinde iktidar kanadının ''Bu parayı nereden bulacaksınız?'' diye eleştiri geldiğini anımsattı. Kılıçdaroğlu, ''Vallahi de billahi de bulacağız, hiç endişe etmeyin. Köylünün rahat etmesi için ÖTV'yi kaldıracağız. Biz halka para bulma konusunda kararlıyız. Hükümet de yandaşlara para bulma konusunda kararlı. Aramızdaki fark bu'' diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, mevcut hükümet döneminde Türkiye'nin kurbanlık ithal eder hale geldiğini de kaydederek, ''Tarımı getirdiğiniz nokta budur'' dedi.

Başbakan Erodoğan'ın başkanlığını yürüttüğü Ekonomik Sosyal Konseyi'nin 3 ayda bir toplanması gerekirken toplanamadığını dile getiren Kılıçdaroğlu, ''Niye toplanmıyor? Çiftçi, sendikacı, sanayici gelecek derdini anlatacak. Sayın Başbakan dert dinlemekten hoşlanmaz, derdini anlatan vatandaşı azarlar. Toplamayacaksanız bu Ekonomik Sosyal Konseyi anayasaya niye koydunuz; milleti kandırmak için. İyi ki Sayın Başbakan çıkıp 'biz toplanacağız ama muhalefet engel oluyor' demiyor. Çünkü, böyle bir şansımız yok'' diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın Diyarbakır'da eski hapishanenin yıkılacağını ve yerine modern bir hapishanenin yapılacağını söylediğini anımsatarak, ''Dünyanın hangi ülkesinde bir Başbakan 'hapishane yapacağım' diye propaganda yapar. Bu, hepimizin vicdanına kazınsın. Adam, fabrika istiyor hapishane değil'' dedi.

-KAYSERİ'DE YOLSUZLUK İDDİASI-

Yolsuzluğun mevcut iktidarın en ciddi sorunlarından biri olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki ile ilgili ''yolsuzluk'' iddiasını dile getirdi.

Hacı Ali Hamurcu adlı bir belediye çalışanın ''rüşvet çarkı'' ile ilgili polise itiraflarda bulunduğunu, polisin konuyu ''rüşvet, irtikap ve dolandırıcılık'' iddiasıyla savcılığa bildirdiğini anlatan Kılıçdaroğlu, 26 sayfalık itirafların 16 sayfaya indirildiğini ileri sürdü.

Kılıçdaroğlu, ''26 sayfalık itiraf niçin 16 sayfaya indiriliyor? Adalet Bakanına soruyorum, bu sorunun yanıtını bekliyorum'' diye konuştu.

Savcının iddiayı ''memur suçu kapsamında'' değerlendirerek Adalet Bakanlığından izin istediğini, Bakanlığın konuyu ön inceleme için Valiliğe gönderdiğini, bir vali vekilinin rapor yazdığını belirten Kılıçdaroğlu, vali vekilinin konunun ''rüşvet'' kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini raporda belirttiğini söyledi.

Vali vekilinin 38 gün sonra Gaziantep'te görevlendirildiğini anlatan Kılıçdaroğlu, Adalet Bakanlığının raporun gereğini yapması için savcılığa gönderdiğini bildirdi. Savcılığın yine raporda belirtilen gibi değil ''memur suçları kapsamında'' işlem yapılmak üzere Adalet Bakanlığından izin istediğini anlatan Kılıçdarooğlu, bu kez bir başka vali yardımcısının olayı araştırmak üzere görevlendirildiğini kaydetti. Kılıçdaroğlu, bu vali yardımcısının Kocasinan ve Melikgazi belediyelerinden bilirkişi istediğini ancak bilirkişi görevlendirilmeden bir gün önce raporunu valiye sunduğunu ileri sürdü.

Kılıçdarğlu, şöyle devam etti:

''Nasıl oluyor bu? Dönemin valisi Osman Güneş, dosyanın kapatılması için basıyor imzayı. Sayın Valinin imza atmadan önce İçişleri Bakanlığı müsteşarı olarak kararnamesi çıkmış. Yani Kayseri Valisi değil. İmzaladıktan sonra dosya Bakanlığa gidiyor. Aynı Osman Güneş bu kez müsteşar olarak kendisinin gönderdiği yazıyı alıyor Sayın Bakan'ın onayına sunuyor, dosya kapanıyor. Sayın Başbakanın vicdanına sesleniyorum, ben bir ucunu çektim, çok büyük bir olay, üzerine giderseniz, biz CHP Grubu olarak sonuna kadar sizin arkanızdayız ama gitmezseniz, çıkıp bu kürsüde 'biz yolsuzluklarla mücadele edeceğiz' demeyeceksiniz.

Sayın Başbakan'a bir sorum var? Hacı Ali Hamurcu şu anda nerededir? Bu çok önemli bir soru. Nerede olduğunu Sayın Başbakan araştırdığında görecektir. Bir sorum daha var? Avukat Yakup Erikel kimdir? Eğer merak ederse yanında Sayın Bülent Arınç var, ona sorarsa sanıyorum çok fazla bilgi alacaktır. Eğer Sayın Başbakan bu konuştuklarımla ilgili belge istiyorsa masamın üzerinde.''

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, yolsuzlukların olduğu bir ülkede demokrasiden söz edilemeyeceğini ifade etti.

-''SİZ BAŞBAKAN DEĞİL MİSİNİZ?''-

Başbakan Erdoğan'ın eylem yapan öğrencileri ''illegal kişiler'' olarak nitelendirdiğini belirten Kılıçdaroğlu, ''Siz Başbakan değil misiniz? Emniyet Genel Müdürlüğü, MİT, Jandarma istihbaratı size bağlı değil mi? İllegal örgütse tutarsınız yargıya çıkarırsınız. Hepsi serbest, yedikleri dayakla kaldılar'' diye konuştu.

Üniversiteler ve öğrencilerden korkmamak gerektiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, Erdoğan'dan öğrenci temsilcilerini dinlemesini istedi. Kılıçdaroğlu, orantısız güç kullanmanın doğru olmadığını ifade ederek, bir kadının çocuğunu düşürmesine neden olmayı kimsenin uygun göremeyeceğini kaydetti.

Parlamentoya gelen gençlerle görüştüğünü, Erdoğan'ın bunu eleştirdiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, gençlerin Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu ile de görüştüğünü belirtti. Kılıçdaroğlu, ''Bize gelince suç, sizin milletvekillerinize gelince değil'' diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin demokrasiye ihtiyacının olduğunu belirterek, ''Demokrasiyi hep beraber geliştirmek zorundayız. Eğer bunu yapmazsak sorunlar çıkar'' diye konuştu.