Çalışan annelerin çocukları hakkında duydukları kaygılara dikkat çeken Psikolog Seval Uslu Yazıcı, çocuğuna yeterince vakit ayıramadığını düşünen ve bu konuda vicdan azabı çektiğini belirten annelerin, zihninde ayrılık kaygısı olduğunu kaydetti.  Kaygılı annelerin farkında olmadan tüm kaygısını çocuğa yansıttığına dikkat çeken Yazıcı, bu tarz annelerin çocuğun kendi başına karar verebilme yetisinin gelişmesine engel olduğuna işaret etti.

Psikolog Seval Uslu Yazıcı, bebeğin dünyaya geldikten sonra yaşama tutunabilmesi için annenin bebeğiyle kurduğu ilişkinin çok önemli olduğuna dikkat çekerek, şunları kaydetti: “İlk üç ay bebek, anneyi kendisiyle bir bütün olarak görür ve ona bağlanamaz çünkü anne kendisinin bir uzantısıdır. Üçüncü aydan sonra etrafındakilerin farkına varır ve anneyi de kendisinden farklı biri olarak algılar. Dördüncü aydan itibaren anneye bağlanmaya başlar.

Kaygılı anne ayrışma sürecini zorlaştırıyor

Bağlandığını belirten en temel gösterge annesinin gitmesi durumunda ağlamaya başlamasıdır. Ve anneden ilk ayrışma süreci başlar. Bu aylarda annenin çocuğa yapışması, başına bir şey gelecek kaygısıyla hiç bir işle ilgilenmeyerek evde sürekli çocuğun başında onu kaygı ile gözetlemesi, bu ayrışma sürecini çocuk için zorlaştırır. İlerleyen yıllarda da çocuk oyun oynarken bile çocuktan önce oyuna müdahale etmesi ya da hiç yalnız oynamasına izin vermemesi çocuğun anneden sağlıklı bir şekilde ayrılıp bireyselleşememesine neden olur.

Çocuğun bireyselleşmesinde kritik dönemler

Çocuğun annesi dışındaki kişilerle bir araya gelmesi, yuvaya başlaması gibi durumlar ayrışma ve bireyselleşme süreci için çok kritiktir. Anneden belirli bir mesafe almasını sağlayacak yuvaya alışma gibi süreçler kademeli olmalıdır. Bu gibi durumlarda anneden ayrılmakta zorluk çeken çocukların aslında anneleri ile kesemedikleri bağların etkisi çok büyüktür.”

Pasif ve takipçi ve lider özellikleri zayıf çocuklar

Benim varlığım çocuğum için daha güvenli diye düşünen anneler, aslında çocuk için hiç bir ayrılık süresine izin vermeyerek çocuklarını ayrılıklara hassas kılıyorlar. Anne her durumda çocuk için karar verip onun adına adımlar atarak çocuğun kendi başına karar verebilme yetisinin gelişmesine engel oluyor. Ve bu çocuklar annesiz yaşamakta zorlanıyor. Bir çocuk “Ben bir başkası olmadan da yapabilirim, bir şeyler becerebilirim ve ben de bir bireyim” düşüncesinin temelini ilk olarak annesinin kendisine tanıdığı özgürlük alanı içerisinde atabilir. Bu şekilde yetişmeyen çocuklar daha pasif ve takipçi ve lider özellikleri zayıf çocuklar olabilirler. Tek başına ödev yapamayabilirler, sorumluluk almayabilirler. Çocuğun hep bir adım gerisinde olmak, ona alan bırakmak çok daha fazla çocuğu güçlendiren bir durumdur.”