Çocukluk dönemi korkuları doğru şekilde yönetildiğinde kısa zamanda ortadan kaybolurken, yanlış ebeveyn tutumları korkuların ilerleyen yaşlara taşınmasına neden olabiliyor. 

Bazı ebeveynlerin çocuğun herhangi bir korkusu olmadığı halde, o uyurken gece lambasını veya koridorun ışığını açık bıraktığını söyleyen Psikiyatri Uzmanı Dr. Orhan Karaca, yanlış tutumların korkuları yetişkinliğe taşıyacağı uyarısında bulundu. 

Karaca, “Böyle durumlarda çocuk karanlığın korkutucu bir şey olduğunu öğrenir. İlerleyen dönemlerde de karanlık odada uyumaktan kaçınabilir. Ayrıca gece lambasının yaydığı ışıkta çocuklar gölgeleri korkutucu bazı yaratıklara benzeterek endişeye kapılabilirler. Tamamen karanlık olan bir odada ışık oyunlarından doğan benzetmeler olmayacağı için çocuğun korkuya kapılma ihtimali daha azdır. Bu nedenle ailelerin öncelikle kendi endişelerinden kurtulmaları ve korkularını çocuklarına aktardıklarını fark etmeleri gerekir. Karanlıktan korkan çocuğun sürekli aydınlıkta uyumasına izin vermek çocuğun korkularında haklı olduğunu düşünerek karanlık korkusunu sürdürmesine neden olur” dedi.


KARANLIK KORKUSU MIZMIZ ÇOCUKLAR YARATIYOR
 

Karanlıktan korkan çocukların, bu korkularını karanlık odalara girmek istemeyerek, girmeleri gerektiğinde ise çeşitli bahanelere başvurarak belli ettiklerini aktaran Karaca, şöyle devam etti: 

“Uyku saatleri yaklaştığında tek başlarına yatmamak için diretir, olumlu dönüş alamazlarsa yatma eylemini çeşitli bahanelerle geciktirirler. Karanlık korkusu ile birlikte çocukların ruh hallerinde de değişim gözlenir, sakin yapılı çocuklar mızmız ve huzursuz hallere bürünebilirler. Aileler karanlık korkusuyla aşamalı olarak baş etmeli, sorunun bir anda ortadan kalkmayacağını kabullenerek sabırlı davranmalıdırlar. Çocuğa her aşamada korktuğunda yanında olacakları mesajını verebilmeleri ve çocuğun yalnız olmadığını anlamasını sağlamaları korku yönetiminde büyük önem taşıyan hususlardandır.”

KORKAN ÇOCUĞA NASIL DAVRANMALI?

- Çocukların korkuları görmezden gelinmemeli, “korkacak ne var” gibi yorumlarla önemsizleştirilmemeli. 
- Çocuklar korkularından dolayı küçümsenerek aşağılanmamalı, “kocaman adam oldun karanlıktan mı korkuyorsun” gibi sözlerle çocuğun korkularını ifade edebilme cesareti yok edilmemeli. 
- Çocuğun rencide olabileceği ihtimalini göz önünde bulundurarak sorunun başkalarıyla paylaşılmasından ve alaycı ifadelerden kaçınılmalı. 
- Korkuların kaynağı araştırılarak aşamalı olarak ortadan kaldırılmalarına çalışılmalı.
- Çocuğun aklına korku öğelerinin yerleşmesine neden olmamak için korkutucu filmler izlemesine engel olunmalı. 

Anne babalar geceleri yalnız uyumak istemeyen çocuklarını zorlamamalı, çocuk uyuyana kadar yanında kalmalı, gece uyanıp yanlarına gelirse üşenmeden çocuğu tekrar yatağına götürerek yeniden uyumasını beklemelidirler. Çocuğun gece boyu yanlarında yatmasına izin vermek korkuyla baş etmek değil, sorunu görmezden gelmektir. Bu durum çocuğun korkularını yenmesine yardımcı olmayacağı gibi aynı zamanda pekiştirir. Ailelerin her gece sabırla yanlarına gelen çocuklarını tekrar yatağına götürmeleri ve gerekirse bunu her gece defalarca kez tekrarlamaları gerekir. Ailenin, çocuğun korkularını ısrar etmeden, baskı yapmadan ve azarlamadan anlatmasına olanak tanımaları böylece sorunun kaynağını keşfederek buna uygun çözüm yolları aramaları gerekir. Karanlıktan korkan çocuğu karanlıkta tek başına bırakarak yüzleşme yöntemini kullanmaları korkunun daha da pekişmesine neden olabileceği gibi çocuğun ailesine duyduğu güveni de zedeleyecektir.”