''Hintliler karanlık bir ahıra bir fil getirip halka göstermek istediler. Hayvanı görmek için o kapkaranlık yere bir hayli adam toplandı. Fakat ahır o kadar karanlıktı ki gözle görmenin imkânı yoktu. O göz gözü görmeyecek kadar karanlık yerde file ellerini sürmeye başladılar. Birisinin eline kulağı geçti, Fil bir oluğa benziyor dedi.
Başka birisinin eline ayağı geçmişti, dedi ki: Fil bir direğe benziyor.
Bir başkası da sırtını ellemişti. Fil bir tahta gibidir dedi.
Hortum gibidir, boru gibidir, soba gibidir diyenler oldu.
Herkes neresini elledi, nasıl sandıysa fili ona göre anlatmaya koyuldu.
Onların sözleri, görüşleri yüzünden birbirine aykırı oldu.
Birisi dal dedi, öbürü elif.
Herkesin elinde bir mum olsaydı sözlerindeki aykırılık kalmazdı.
Duygu gözü ancak avuca, ancak köpüğe benzer, avuç bütün fili birden elleyemez ki!
Denizi gören göz başka, köpüğü gören göz başka. Köpüğü bırak da denizin gözüyle bak sen. Köpükler, gece gündüz denizden meydana gelir, onları deniz harekete getirir. Fakat sen.. ne şaşılacak şey “Köpüğü görüyorsun da denizi görmüyorsun.”
Hz. Mevlana ( Mesnevi )
Referandum süreci devam ediyor.
Finale ramak kaldı.
Halk 16 Nisan’da son noktayı koyacak.
Oylanacak olan değişiklik tasarısı toplam 18 maddeden oluşuyor.
İki ay kadar kavgalarla, işgallerle mecliste tartışıldı
Bir aydır da meydanlarda, sokaklarda, sınır ötesi ülkelerde tartışılıyor.
Fil hikâyesi misali, yazılışı da okunuşu da aynı olan yasa herkes tarafından farklı algılanıyor, farklı yorumlanıyor. Akla hayale gelmez açıklamalara şahitlik ediyoruz.
Mevlana’nın dediği gibi;
Kimi köpüğe bakıyor, kimi denize.
Kimiler dal diyor, kimiler elif.
Birileri, rejim değişiyor
Toplum kutuplaşıyor.
Erdoğan padişah oluyor
Halifelik geliyor.
Birileri de; Yürütme, iki başlılıktan kurtuluyor,
Koalisyon krizleri bitiyor
Türkiye’nin önü açılıyor… diyor
Erdoğan padişah oluyor, halifelik geliyor türü iddia sahiplerini ciddiye almıyorum. Bu tür açıklama yapanların durumları patalojik. Onlara göre Erdoğan karşıtlığı bir ideolojidir ve Erdoğan karşıtı her eylem yanlış da olsa doğrudur. Bu aklı evveller 15 Temmuz'a bile darbe diyememiş senaryo demişlerdi.
Ancak diğer yorumları irdelemek te yarar var..
“Rejim değişiyor” iddiası muhalefet olsun diye ortaya atılmış mesnetsiz söylemdir. Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet şekli ve rejimi ile ilgili ilkeler, mevcut Anayasamızın ilk dört maddesinde belirtilmiştir. Bu 4 madde mevcut haliyle muhafaza edildiğinden rejim değişikliği söz konusu değildir.
Toplum kutuplaşacak iddasına gelince; Yeni yasada, Cumhurbaşkanı yüzde 50’nin üzerinde oy alarak seçilebilecektir. Toplumun bütün katmanlarından oy almak zorunda olan Cumhurbaşkanı, daha mutedil ve daha kucaklayıcı olmak zorunda kalacaktır. Bu da toplumda farklı görüşten insanların bir araya gelmesine vesile olacak toplum bütünleşecektir.
Cumhurbaşkanlığı yasası yürürlüğe girdiğinde koalisyon krizleri tarihe karışacaktır. Hükümet pazarlıkları için zaman kaybı yaşanmayacaktır. Seçimden bir gün sonra hizmet başlayacak ve kesintisiz olarak devam edecektir.
Türkiye'de en büyük ekonomik hamleler tek parti iktidarları döneminde yapılmıştır.
Örnek vermek gerekirse,1993- 2002 koalisyon hükümetleri döneminde Türkiye’nin ticaret hacmi, 37.500.000 dolardan 87.500.000 dolara yükselmiş olmasına karşın,2002- 2013 tarihleri arasındaki AK Parti iktidarı döneminde 37,500.000 Dolardan 403.000.000 dolara çıkmıştır.
Aslında bu bile evet demek için geçerli bir sebeptir.
Allah hepimizi köpüğe değil denize bakanlardan eylesin.
Sağlıkla kalın,
Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR! Aydınpost APPSTORE'da TIKLA