Safra kesesi taşlarının vücutta safrayı oluşturan kolesterol, safra tuzları gibi komponentlerin bileşimindeki dengesizliklerden dolayı oluştuğu bilgisini beren Dr. Ahmet Soysal, ender görülen bazı kan hastalıkları ve ameliyat türlerinin de safra kesesinde taş oluşumuna neden olabildiğini söyledi. Soysal, “Yemek sonrası hazımsızlık, gaz şikayeti, karın ağrısı, sırta vuran ağrı gibi değişik belirtileri olabilir. Taşa bağlı safra kesesi iltihaplanmalarında karın ağrısının şiddetinde belirgin artış, ateş ve kusma görülebilir. Safra kesesi taşının keseden ana safra yollarına düşmesi halinde, safra yollarının ve pankreas yollarının tıkanmasına bağlı sarılık, şiddetli sırt ağrısı daha da önemlisi karaciğer ve pankreas iltihaplanmasına bağlı hayati tehlike taşıyan ağır klinik tablolar görülebilir” dedi.
Safra kesesinde taş görülme sıklığının yüzde 10-20 civarında olduğuna değinen Dr. Soysal, “Yaşlılarda, kilolu insanlarda, kadınlarda, ailesinde safra kesesinde taş hikayesi olanlarda daha sık görülür. Günümüzde safra kesesi taşlarının tedavi yöntemi cerrahidir. Bu da öncelikle halk arasında kapalı yöntem denilen laparoskopik yöntemle yapılır. Akut veya tekrarlayan iltahaplanmalara bağlı safra kesesindeki değişiklikler nedeni ile bazen açık yöntemle de yapıldığı durumlar vardır” diye konuştu.
Rahatsızlığın tedavi edilmemesi halinde semptomatik hastalarda tekrarlayan enfeksiyonlara bağlı safra kesesi duvarında perforasyon görülebileceğine işaret eden Soysal, şöyle konuştu:
“Safra kesesi içerisindeki taşların ana safra yoluna düşmesi durumunda pankreas ve karaciğer iltihaplanmaları oluşabilir. Teorik olarak da uzun süreli safra kesesi taşlarının safra kesesi kanserine yol açtığı bilinmektedir”