Hollanda'daki Utrecht Üniversitesi'nden bilimadamlarının yaptığı araştırma, vücudun salgıladığı ve bazı balıkyağı haplarında da bulunan kimyasalların neredeyse tüm kemoterapi türlerinde ters etki oluşturarak, kanser hücrelerinin tedaviye cevap vermemesine yol açtığını gösterdi. 
 
Bilimadamları, farelerde çoklu doymamış yağ asitlerinin etkisini araştırdı. Farelerde tümörlerin boyutunun kemoterapiden sonra küçüldüğünü belirten bilimadamları, hayvanlara yağ asitleri verildiğinde ise tümörlerin kemoterapiden etkilenmediğini vurguladı. 
 
Kanda, kök hücreler tarafından üretilen KHT ve 16:4 (n-3) yağ asitlerinin de kanser hücrelerini koruduğu, dolasıyla tedavinin başarısız olmasına neden olduğuna işaret edildi. 
 
Bilimadamlarından Profesör Emile Voest, genellikle kemoterapiye direnç durumunda, kanser hücrelerinde değişim olduğunun düşünüldüğünü, araştırmanın vücudun, kemoterapinin etkisini yok edebilecek güçte, koruyucu maddeler salgılabileceğini gösterdiğine dikkati çekti. 
 
Söz konusu asitlerin bazı balıkyağı haplarında da bulunduğunu ifade eden Voest, ayrıntılı araştırma sonuçları beklenirken, kemoterapi gören kişilerin doktorlarına danışmadan balıkyağı hapı kullanmamalarını önerdi. 
 
''Cancer Cell'' dergisinde yayımlanan araştırmaya imza atan bilimadamları kemoterapi görenlerin keten tohumu, ceviz, somon ve ton balığı yiyebileceklerini belirtti. 
 
Birçok kanser hastası, kalp kriziyle iltihap riskinin azalması ve kas kitlesinin korunması için balıkyağı hapı kullanıyor.