Yaşar Öz, kendisi hakkında 'insan simsarı, 'muhbirimizdi' diyen Mehmet Ağar'a cezaevinden sert cevap verdi. Avukatı aracılığı ile basına mektup gönderen Öz, "İddianı ispatla yoksa her şeyi anlatırım' diyerek gözdağı verdiği Ağar'a, Başbakanı Tansu Çiller'i arayıp 'kahraman yanımda' dediğini hatırlattı.



Tekirdağ F Tipi Cezaevi'nde uyuştucu ticaretinden tutuklu bulunan Susurluk eski hükümlüsü Yaşar Öz, 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan eski İçişleri Bakanı ve Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar'ın 'muhbirimizdi' açıklamasına sert cevap verdi. Ağar'a yönelik ağır suçlamaların bulunduğu 6 sayfalık açıklamayı avukatı aracılığıyla basına gönderen Yaşar Öz, "iddianı ıspatla yoksa her şeyi açıklarım' dedi.
KONUŞURUM TEHDİDİ

Mektubunda Mehmet Ağar'ın "insan simsarı" ve "muhbir" ifadesine son derece kızdığı anlaşılan Öz, muhbirliğin terörle mücadele adına bile olsa şerefsizlik olduğunu vurguladı. Öz, Ağar'ın 'muhbirimizdi' sözlerini ıspatlayacak delil göstermesini gerektiğini, delil göstermediği takdirde bildiklerini açıklayacağını ifade etti.

KİRLİ İŞLER TEKLİF ETTİ

Aksi takdirde 16 yıl süren suskunluğunu bozacağını belirten Öz, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "Yaşamlarımız boyunca yararlı operasyonlar sağlamış olsun ya da olmasın, çok değil benden aldıkları bir tek bilgiyi açıklasın. Yok açıklayamazsa, o takdirde ben tam 16 yıl süren suskunluğumu bozup, adını 'terörle mücadele' koyup, benden ricayla ağırlıklı çıkara dayalı hangi kirli taleplerde bulunduklarını, benden devlet destekli nasıl bir eli kanlı taşeron yaratmak istediklerini, başıma gelebilecek olumsuzlukları da göze alarak reddettiğim için zaten zor durumdaki ya da planlı zor duruma düşürdükleri kimlere yönelttiklerini, amaçlarını birer ikişer hayata geçirdikten sonra bu kez de taşeronlarını nasıl bir bir ortadan kaldırdıklarını açıklayacağım."

KETUM BİR ARKADAŞINIM

Yaşar Öz mektubunun sonunda "Sütten çıkmış ak kaşık olmayabilirim, ama sayın Ağar'ın şimdilerde reva gördüğü gibi insan simsarı ya da basit bir muhbir miyim, yoksa yaşadığı onca zorluklara rağmen ödün vermeyen, ketum bir arkadaş mıyım, bunun kamuoyunun takdirlerine bırakıyorum" ifadelerini kullandı.

KEŞKE TANIMASAYDIM

Mektubunda Mehmet Ağar ile hiç tanışmamış olmayı çok istediğini belirten Öz,"Kendileri dokunulmazlık kalkanına sığınıp, en üst düzeyde devlet korumasıyla bolluk içinde mutlu bir yaşam sürerken, ben bu talihsiz tanışmadan kaynaklanan ön yargılar sonucu en verimli olacağım 10 yılımı cezaevinde geçirmek zorunda kaldım” dedi.


Yeşil pasaport ve silah ruhsatı verdi


Yaşar Öz, mektubunda Mehmet Ağar'a sorular da yöneltti. Öz'ün, Ağar'a yönelttiği ilginç ve düşündürücü sorular şöyle:

MERDİVEN BAŞINDA KARŞILADIN


Sayın Ağar, 'insan simsarı' olarak nitelendirdiği kişileri makamının kapısında hatta merdivenlerin başında karşılayıp, aynı şekilde mi uğurlar? Onlara 'kahraman' diye mi hitap eder?

Misafir ettiği anlarda, 'efendim' demesinden anlaşılacağı üzere, örneğin dönemin Başbakanı (Tansu Çiller) gibi daha üst düzey makamlara telefonda 'Kahraman yanımda, konuyu görüşüyoruz' bilgisini verip, insan simsarını olduğundan farklı mı yansıtır?
ARANIRKEN BAKANLA GÖRÜŞTÜM


Görevleri arasında, insan simsarlarının faaliyetlerine son verip, onları adli makamlara teslim etmek olan sayın Ağar, bunu yapmayıp, tam tersi, hayatlarını kolaylaştırmak için kendisine ve yakınlarına yeşil ve hususi pasaportlar, yurdun her yerinde, her çapta ve markada silahlar taşıyabilmesini sağlayan izin belgesi kullanması için emniyete ait sayısız araç plakası ve bu durumu açıklayan belgeler mi verir?

Kolluk kuvvetlerince aranan ama her zaman olduğundan daha rahat ortalıkta dolaşmasına rağmen bir türlü yakalanamayan insan simsarıyla randevulaşıp, kadim dostu Tekstilciler Birliği Başkanı Cahit Karakaş'ın Ankara'daki fabrikasında buluşarak ortak strateji belirlemelerini nasıl açıklamak ister acaba?
MAKAMINDA SİLAHIMI İADE ETTİ


İnsan simsarları herhangi bir nedenle emniyete alındığında telefon talimatıyla sahsı anında bıraktırıp, el konulan ruhsatsız silah vs gibi suç unsuru delilleri yine verdiği bir talimatla İstanbul'dan bir komiser eşliğinde Ankara'daki makamına getirttirip, teslim aldıktan sonra 'Al kardeşim silahlarını' diyerek insan simsarına iade mi eder?