Giyinmek kırk dakika, saç on beş dakika, makyaj on dakika. Yüzde en kadın gülücükler. Ayakta en çılgın topuklar. Biraz fazla mı güçlü kırıttık acaba? Olmadı. Yine aşkla çalmadı telefonlar!

Kendiniz için mi giyinirsiniz, erkekler için mi? ben yalnız ve yalnız kendim için giyinirim efendim. Yalan söylemeyi de çok severim. Dürüst olmanın faydasını henüz görmedim. Hala bir yanımla beklemekteyim. Her neyse, bu tıpkı “sanat için sanat/ toplum için sanat!” ikilemine benziyor. Kendin için giyinmek, sanat için sanat yapmak gibiyken; erkekler için giyinmek toplum için sanat yapmaya benziyor. E yazılarım ve tüm benliğimle toplumsalcı olduğum söylenebileceğine göre, ne yazık ki erkekler için giyindiğim sonucu mu ortaya çıkıyor?

Bir de kadınlar var tabi ki. Onlar için de giyinenlerimiz var. Almayayım. Kadınlar için hiç giyinmedim. Bu kadar sıkıcı bir nedenle giyineceğime öteki bedbaht seçeneği, erkekler için giyinmeyi seçerim! Kadınlar için giyinmeyi seçersem yeni feministler’i, erkekler için giyinirsem eski feministler’i sinirlendiririm.

Alışveriş yaparken erkek beğenisini aklınızda tutar mısınız mesela? “Bu olgu topuklu ayakkabılar çok güzel ama erkekler bunlardan nefret eder; zaten yaşım da geçiyor, vakit kaybetmeyeyim. Şu Louboutain’ları alayım da birkaç garbi-erkeği memnun edeyim, bedenimi de arzulanabilir yapayım” demez misiniz hiç? Kırmızı tabanlılar alınır, üzerine daracık bir deri pantolon seçilir. Göğüsler fırlatılır. Saçlara fön. Rimelsiz olmaz. Allıksız yüzünüze kimse bakmaz. (Öyle sanıyorsunuz!)

Seksolog Ivan Bloch’a göre tepeden tırnağa cinsellik olan siz, cinselliğini tek bir noktaya yerleştirmiş, onu itinayla vücudundan ayırmış bir adamla buluşmaya gidersiniz. Bloch’a göre, erkeğin kıymetli okunun tek hedefisiniz!

Gerekeni yaptınız. Her şey güzel. Ama o geceden sonra ne arayan var, ne soran. Olabilir. Kimse kimseyi aramak zorunda değil. O kadar uğraşmasaydınız. Siz makyajınızı silene kadar adam çoktan üç çuval doldurmuştur uykusuyla. Ne diye bu kadar uğraşırsınız?

Uzmanlara göre günü yarım saatinden fazlasını saçınız, başınız ve giydiklerinizle alakalı düşüncelere dalarak geçiriyorsanız, alarm vermektesiniz. Yarım saate kadarı olur. Hem, bu harcadığınız yarım saat sizi iş yerinde de ‘sağlıklı, güvenilir ve heteroseksüel’ yapar! Zira bilirsiniz ki yalnızca hasta, sahtekar ve lezbiyen olduklarında makyaj yapmaz kadınlar!

İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre kadınların çoğu alışveriş için 21, kız arkadaşlarıyla buluşmak için 54, hayatının erkeği içinse 59 dakikada hazırlanıyor. Hayatınızın erkekleri adına bunu çok aşağılayıcı bulduğumu söylemek isterim. Bu ne depresif bir ahvaldir. Ben erkek olsam kadınımın benimle buluşmadan önceki geceyi hazırlanarak geçirmesini tercih ederim. Ancak o zaman değerli hayatımın gecelerini onunla geçirirdim!

Hayatın erkekleri ve ayakkabılar

Hep öyle olmaz mı? En ummadığınız anda, aşklara, en bakımsız ve süklüm püklüm olduğumuz günlerde rastlamaz mıyız? O süslenip püslendiğimiz gecelere, en şık giysileri alıp da giyindiğimiz buluşmalara lanet ederiz o zaman. Makyajsız oluruz genelde böyle günlerde. Ayağımızda ben diyeyim bir çift Repetto babet, siz deyin parmak arası terlik…

Yukarıdaki Repetto örneği tam bir topuklu ayakkabı giyicisi olan bendeniz tarafından bizzat yaşanmıştır efenim. Hep topuklu giyerim. Bunun sırrı bir ayakkabıya kafayı takıp aylarca onu giymemdir diyebilirim. Giydiğim ayakkabı ayağımın şeklini alır giderek daha rahat hale gelir. Öyle her gün koşup, ayakkabı alan keyifte kadınlardan değilim. On bin çift ayakkabım yok ve olmamasıyla gurur duyuyorum. Bilmenizi istedim. Topukludan şaşmam. Yalnızca babetlere dayanamam. O bir olduğunda da hep ışıltılı karşılaşmalar vuku bulur.

Shelia Jeffreys’in “Beauty and Misogyny – Moda ve Kadın Düşmanlığı” kitabında, kadın ayakkabılarının dörde ayrıldığı yazar: Seksi. Cinsiyetsiz. Nötr. Biseksüel.

Seksi olanlar her zaman topuklu, genellikle sivri burunludur. Bunları giyip doğru düzgün yürümeniz önemli değil. Zira yürümekte zorlanmanız bir erkeğe ihtiyacınız olduğu işaretini verir. Bu bir erkeğin mutena erkekliğine kompliman gibidir. Sivri burunlu ayakkabılarda parmak dekoltesi, en az göğüs dekoltesi kadar önemlidir. Göğüs çatalı gibi parmak çatalı da görünmelidir! En dozunda olanı iki ayak parmağı çatalının görünmesidir. Fazlısı sakildir.

Cinsiyetsiz ayakkabılar rahat, ortopedik ve spor ayakkabı diyebildiklerimizdendir. Alçak topuklu ya da topuksuz olurlar. Erkeksi ayakkabılar, Oxford’lar ve bağcıklı düz ayakkabılar en bilinenleridir. Bunlar erkeklerle buluşmaya giderken giyilmelidir! İki ayağın yere basması, erkekler için ürkütücü olabilir. Bu gruptaki ayakkabılar aynı zamanda nötr ve biseksüeldir.

Tom Ford bu konuda hep dişi babun örneği verir: “Cinsel birleşme istediklerinde parmak uçlarında yürürler ve erkek babunlara “Ben hazırım sevgilim, nerdesin?” mesajını verirler. Muhtemelen parmak uçlarına kalkmadan cinsel bileşme işareti verebilen bir dişi babunla takılmakta olan erkek babun, o sinyallere kim bilir ne zaman yanıt verir?

Bir erkeği giyim kuşamınızla etkileyebilirsiniz tabi ki. Ama saatlerce uğraşmak niye? Hiç düşünmez misiniz mesela: “Ya buluşma iyi geçmezse, niye ben bu kadar uğraşmış olayım?” diye. Herhangi bir buluşma olmaksızın düşünelim: ya deliler gibi hazırlanıp çıktığınız o günün yirmi dördüncü saati dolduğunda karşınıza bir tane bile kayda değer adam sıfatı çıkmamış olursa? Yazık değil mi onca hazırlığa? Bakın, adamlar bütün kış o korkunç şişme montlarıyla kaç kadın ayarladılar kim bilir? Belki de geçtiğimiz kış sizin kalbinizi çalan da, kendine deliler gibi güvenen ve bunu yapmakta yerden göğe haklı olan şişme montlu bir yakışıklıdır!