Türkiye'de kadına yönelik aile içi şiddete karşı en önemli platformlardan olan 13. Sığınaklar ve Dayanışma Merkezleri Kurultayı, Söke'de başladı.
Söke Kadın Sığınma evi Derneği'nin ev sahipliğinde, Mor Çatı, Selis (Diyarbakır), Akdam (Adana) Kadın örgütlerinin desteğiyle Söke Recep Yazıcıoğlu Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen kurultay, Türkiye'nin çeşitli yerlerinden 100'ü aşkın kadını bir araya getirdi.
Söke Sığınma Evi Başkanı Hatice Atay, kurultayın açılışında yaptığı konuşmada, belediyelerin kadınlar için sığınma evleri açmasını istedi. Türkiye'de kadınların namus, aşk, kıskançlık gibi gerekçelerle kocaları, babaları ağabeyleri tarafından öldürüldüğüne dikkati çeken Atay, kadın cinayetlerine karşı mücadele kampanyalarının daha da güçlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Kadınların namus, kıskançlık, aşk gibi gerekçelerle öldürülmesinin son bulmasını talep ettiklerini belirten Atay, şöyle konuştu:
''Eşini, eski eşini, sevgilisini, kızını, kız kardeşini öldüren erkeklere 'haksız tahrik indirimi'nin uygulanmaması ve 4320 sayılı yasanın etkili kılınmasında ısrarcıyız. Yeni Yasa Tasarısının kadın cinayetleri göz önünde bulundurularak biran önce değiştirilmesi gerekir. Türkiye'nin bir çok yerinden gelen kadın örgütlenmelerinin, feministlerin, kendi bulundukları kurumlarda şiddetle mücadele eden kadınların buluşması kuşkusuz çok heyecan verici. Aslında bir yandan da endişeliyiz. Kadınların en yakınları olan erkekler tarafından dövülmesi, sakat bırakılması, hakarete uğraması, hatta canlarına kıyılması söz konusu.''
Kuşadası Belediyesi sosyoloğu Zeynep Yılmaz da İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Kadından ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı, valilikler, belediyeler olmak üzere kadın cinayetlerine karşı tüm sorumluları göreve çağırdıklarını bildirdi.
Yılmaz, ''4320 sayılı yasa ve belediyeler yasasının sığınak açma ile ilgili maddesinin, şiddetle ilişkili diğer yasaların, kadın ve çocukların yeniden mağdur edilmelerini engelleyecek şekilde uygulanmasını, polis, savcı, hakim, avukat, sağlık personeli gibi görevlilerin duyarlıklarının arttırılmasını, mesleki eğitimlerinin gerçekleştirilmesini, görevini yapmayanların cezalandırılmasını istiyoruz'' diye konuştu.

-''KADIN ERKEK EŞİTLİĞİ İSTİYORUZ''-

Türkiye'de halen 50 kadın sığınma evi olduğunu söyleyen Yılmaz, Belediyeler Yasasına göre, bu sayının bin 400 olması gerektiğine işaret ederek, şunları kaydetti:
''Kadın-erkek eşitliği tartışmaya açılmaksızın fiili olarak hayata geçirilmelidir. Kadınlara yönelik her türlü şiddet, baskı ve ayrımcılığın önüne geçmek ve kadınların yaşam haklarını garanti altına almak üzere gerekli tüm adımlar atılmalıdır. Kadın örgütleriyle birlikte kadın cinayetlerinin sona ermesi için acil bir eylem planı hazırlanarak, uygulanmaya geçilmelidir. Kadın cinayetleri davalarında haksız tahrik indirimi, 'erkeklik indirimi' uygulanmamalıdır. Şiddet gören, ölümle tehdit edilen kadınlar karakol, adliye, jandarma kapılarından 'aile meselesi' denerek, geri gönderilmemeli, tüm yasal haklarını kullanmaları sağlanmalı, özel önlemlerle koruma altına alınmalıdır.
2006/17 sayılı Kadın ve Çocukları şiddetten korumak için çıkartılan Başbakanlık Genelgesi, bütçede dahil olmak üzere bütün yönleriyle uygulamaya konulmalıdır. Sığınma evlerinin kapasitesi kısa sürede 7 bin 500 kişilik nüfusa karşılık her kadına bir oda düşecek hale getirilmeli, verilen destekler artırılmalıdır.''
Üç gün sürecek olan kurultayın sonunda çalışmaları değerlendiren Sonuç Bildirgesi yayımlanacak.