IMF Strateji, Politikalar ve Gözden Geçirme Birimi Danışmanı Isabel Lago ve Finans Birimi Başkan Yardımcısı Thomas Krueger, kurumun IMF Guvernörler Kurulu"na, uluslar arası likiditeye katkı sağlamak için tahsis edilmesini önerdiği 250 milyar dolarlık SDR (Special Drawing Rights - Özel Çekme Hakkı) artışları konusunda bir basın toplantısı düzenledi.

Tahsisat hakkında bilgi veren Isabel Lago, genel kota artışının finansal krizlerle savaşta “seyrek kullanılan bir cephanelik” olduğunu belirtti. Genel SDR artış ve tahsisinin tarihte iki kez, 1970"lerin başında ve sonu ile 1981 arasında kullanıldığını belirten Lago, “Ancak o dönemde ek SDR tahsisi krizle mücadele aracı değildi, miktarı düşüktü, iki tahsisatın toplamı şimdikinden on kat daha azdı” dedi.

-GELENEKSEL REZERV ARTIRMA YÖNTEMLERİNE GÖRE AVANTAJLI-

250 milyar dolarlık ek SDR tahsisatının 100 milyar dolarlık bölümünün yükselen piyasalar ve gelişmekte olan ülkelere ayrılmasının planlandığını, bundan sadece düşük gelirli ülkelere 20 milyar dolar ek SDR tahsisatı ayrılacağını hatırlatan Lago, “Bu düşük gelirli ülkelerin döviz rezervlerinde ortalama yüzde 20"lik artış anlamına geliyor. Ülkelerde gerekli düzenlemeler için pürüzlerin kaldırılmasına izin verecek, kimi durumlarda da genişleme politikaları için uygun ortam sağlayacak, genelde dış döviz baskısının hafifletilmesine yardımcı olacak son derece önemli bir likidite enjeksiyonu yapılmaktadır” dedi.

Ülkelere SDR artışıyla aktarılacak olan ve döviz rezervini artıracak tahsisatın, uzun vadede maliyetsiz olacağını, piyasalardan borçlanma ya da cari işlemler fazlalarının toplanması gibi diğer geleneksel rezerv artırma yöntemlerine göre avantaj sağlayacağını kaydeden Lago “Tahsisatla gereksinimi olan ülkelere önemli bir likiditenin koşulsuz olarak sağlanması amaçlanıyor” diye konuştu.

-ENFLASYON KAYGISI YERSİZ, TOPLAM REZERVLERİ İÇİNDEKİ MİKTARI AZ VE KONTROLLÜ-

Isabel Lago, küresel ekonomiye enjekte edilecek 250 milyar doların dünyada enflasyonu artırabileceği kaygıları hakkında şunları söyledi:

“Tahsisat sonucu küresel enflasyon riski ya da bu tahsisatın diğer makroekonomik etkilerine ilişkin kaygılar dile getiriliyor. IMF İcra Kurulu söz konusu adımı atmaya ikna olurken bunun epeyce üzerinde durdu. Sonuç olarak, söz konusu riskler IMF üyeliği itibarıyla tamamen yönetilebilir olmalı. Bununla birlikte, IMF kadroları bütün üyeler için, tahsisatların mümkün olduğunca iyi değerlendirilmesi amacıyla gerektiğinde, gözetim ve program işlemleri çerçevesinde özel tavsiyelerde bulunacaklar.”
Tahsisatın küresel rezervlerin yüzde 3"üne, küresel ticaretin yüzde 1"ine karşılık geldiğini, miktarın küçüklüğü yüzünden enflasyonist etkiye rastlanmayacağını kaydeden Lago, Amerikan Merkez Bankası"nın krize müdahale için 900 milyar dolar likidite enjekte ettiğini hatırlattı, IMF tahsisatının hemen piyasaya sürülmemesi durumunda fazla bir enflasyonist etki beklenmediğini vurguladı.

-“YEŞİL FİLİZLER” UÇ VERİYOR…-

Ekonomistlerin “Küresel krizden çıkışın işaretleri” anlamında kullandığı “uç veren yeşil filizleri”, krizden çıkış stratejilerini tartışmakta olduğunu, gelecek birkaç yıl da büyük üretim açıkları yaşanmaya devam edileceği tahmininde bulunduklarını belirten Lago, özetle “Tahsisat bir kez yapılacaktır. Herhangi bir harcamanın şimdi yapılması olasılığı, dönemin sonunda yapılması olasılığından fazladır, enflasyonist etki olursa da dağılacaktır” dedi.

-THOMAS KRUEGER: FAİZLER ŞİMDİ DÜŞÜK, İLERİDE ARTABİLİR-

IMF Finans Birimi Başkan Yardımcısı Thomas Krueger ise, IMF üyelerinin ek SDR tahsisatını ithalat finansmanı, borç ödemesi ve benzeri gereksinimler için döviz olarak kullanabileceklerini belirtirken “ileride faizler arttığında SDR kullanmanın ülkeler için daha pahalı hale gelip gelmeyeceği” şeklindeki soruyu yanıtladı. Krueger, varlık ve borçların aynı faiz oranına muhatap olduklarını, oranın bugün yüzde 0.3 düzeyinde bulunduğunu belirterek, “Bir ülke SDR"dan yararlanmazsa, borcu için ödeyeceği faizle aynı miktarda faiz elde eder. Ancak SDR"lerinden yararlanmaya başladığında, örneğin onları ABD dolarına çevirip harcadığında açık pozisyon alır. Ödeyeceği faiz, SDR varlık pozisyonunda elde ettiği faizden fazladır. Faizler, birçok uzmanın tahmin ettiği gibi yükselirse bu ülkeler için faiz yükü artar ve bu bazı ülkeler için önemli olabilir, o açıdan SDR"lar ile ne yapacağınız, harcayıp harcamayacağınızla ilgili kararlarda bu dikkate alınmalıdır” dedi. Thomas Krueger yeni kota artışıyla ilgili şu bilgiyi verdi:

“SDR tahsisatı, ülkelere döviz rezervi sağlıyor. Tahsisat IMF üst yönetimi tarafından onaylandığında, Ağustos sonundan itibaren IMF üyeleri dış döviz rezervlerinde bir artış görecek. Bunlar birçok açıdan reel rezervler olacak. Özellikle ABD dolarına ve diğer serbestçe dolaşabilen para birimlerine çevrilebilecek, bu anlamda harcanabilecek ya da diğer döviz rezervleri gibi kullanılabilecek. Birkaç açıdan ise döviz rezervinden farkı bulunuyor. Elinizde fiziki bir birim yok, bir kasa ya da bir SDR"yi görebileceğiniz yer bulunyor. Bu biçimlerde var olmuyor. Ancak pratik anlamda, bir ülkenin bu rezervle yapabilecekleri, diğer döviz rezervleriyle yapabileceklerine çok benzer.”

Krueger, bazı gelişmiş ülkelerin SDR kotalarından gelişmekte olan ülkeler lehine vazgeçmeleri uygulamasının son 250 milyar dolarlık yeni kota tahsisiyle ilgisi bulunmadığını, o uygulamanın genel bir IMF kararı gerektirmediğini, uygulamayı Yoksulluğu Azaltma ve Büyüme Yardımı projesi kapsamında karşılıksız yardım çerçevesinde sürdürmek isteyen birçok IMF üyesi ülke bulunduğunu sözlerine ekledi.

-TÜRKİYE"YE 1.3 MİLYAR DOLAR ALACAK-

IMF"nin son kota artışından Türkiye 1.3 milyar dolar elde edebilecek. SDR artışında en büyük payı ABD 42.5 milyar dolarla alacak. IMF"den Çin 9 milyar dolar, Rusya 6.6 milyar dolar, Ukranya 1 milyar dolar, Afganistan 180 milyon dolar alacak. 250 milyar dolarlık ek kotadan her ülke, şu andaki IMF toplam pastasındaki payı oranında pay alıyor