Ankara 15. İdare Mahkemesi, Cumhurbaşkanı"nın yaptığı işlemlerin dava konusu yapılabileceğini gösteren çarpıcı bir karara imza attı.
Söz konusu karar, İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlük seçiminde en yüksek oyu almasına ve YÖK"ün Cumhurbaşkanlığı"na gönderdiği listede ilk sırada yer almasına karşın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından rektör atanmayan Prof. Dr. Sedef Gidener"in açtığı davada verildi.

Gerekçe: Çalışma süresi
Mahkeme, ilk sıradaki Gidener"in yerine YÖK listesinin ikinci sırasındaki Prof. Dr. Mehmet Füzün"ü rektör atayan Gül"ün bu kararının yürütmesini durdurdu. Karara, Füzün"ün rektör seçilmek için gerekli tam zamanlı çalışan olma niteliğini taşımamasının gerekçe gösterildiği bildirildi.
YÖK Yasası"na göre üniversitede yarım zamanlı çalışan, mesaisinin diğer yarısını muayenehanesinde geçiren kısmi statüdeki Füzün"ün rektör atanamayacağını belirten Gidener, Füzün"ün bu statüden tam zamanlı personel statüsüne geçmek için rektör atandığı gün YÖK"e dilekçe verdiğini, bu durumun hukuka aykırı olduğunu savundu.

Takdir hakkının kullanımı
Gidener, Gül"ün tüm bu gelişmelere rağmen Füzün"ü atamasını takdir hakkının kötüye kullanımı olarak nitelendirdi. Gidener, Gül"ün atama tercihindeki tutumunun da demokratik olmadığını kaydetti.
Alınan bilgiye göre Gidener"in talebini görüşen Ankara 15. İdare Mahkemesi, Füzün"ün kısmi statüde çalışmasına rağmen rektörlüğe atanmasının uygun olmadığını belirterek, yürütmeyi durdurma kararı verdi. Kararın gerekçesinde, mevzuata göre gerekli nitelikleri taşımayan isimlerin rektörlüğe atanamayacağının vurgulandığı bildirildi. Karar, Cumhurbaşkanı"nın takdir hakkını kullanarak yaptığı diğer atamalar açısından örnek teşkil etmiyor. Ancak atanan kişilerin gerekli nitelikleri taşımaması halinde, rektör atamalarının da dava konusu yapılabileceğini göstermesi açısından önem taşıyor. Gidener, kararla ilgili şunları söyledi:

"Karar çok iyi"
“564 oy aldım. 181 oy alan hoca atandı. Demokrasi uğruna böyle olmaması gerektiğini düşünüp mahkemeye başvurdum. Benim tercih edilmememi gerektiren bir gerekçe olmalıydı. Takdir hakkını keyfi kullanmamak gerekiyor. Kararın hangi gerekçe ile verildiğini bilmiyorum. Zedelenen duygularımızın düzeltilmesi açısından karar çok iyi.”