PKK terörü maalesef tam 33 yıldır bu vatan topraklarında kanlı kalleş eylemlerine devam emekte.

Bu kalleşliklerine, bu namussuzluklarına bir yenisi daha eklendi Trabzon Maçka’da.

Astsubay Başçavuş Ferhat Gedik ve teröristleri görüp onları güvenlik güçlerine bildiren lise öğrencisi, daha on beş yaşında Eren Bülbül şehit oldu.

Milletçe hepimiz üzüldük. Maalesef sadece kupkuru üzüldük. Terör örgütüne lanet olsun. Milyon kere lanet olsun.

Fakat keşke henüz on beş yaşındaki bir çocuk, teröristlerle sıcak temas riskinin çok yüksek olduğu bir yere götürülmeseydi.

Bu tedbirsizlik bizim milli bir özelliğimiz olsa gerek ki böyle sık sık karşımıza çıkıyor.

Buna karşı, neden yeterli tedbir almadınız? Sorusunun sorulması da hem yetkililerimiz, hem de çoğunluğumuz tarafından pek hoş karşılanmıyor. Ben de hiç sormayayım. Kaderdir deyip geçeyim en iyisi…

Allah kahraman şehidimiz Ferhat Gedik ve daha on beşinde şehadet şerbetini içen Eren Bülbül’ün kederli ailelerine sabırların en çabuğunu, en serinini, en teskin edicisini versin.

Hep söylüyorum, kim ne derse desin ailelerinden başka hiç kimsenin acısı-üzüntüsü bir ömür sürmeyecektir.

Bizler tarafından birkaç gün içinde unutulup gideceklerdir. İstisnaları tenzih ederim, hayır unutmayacağız, hiç unutur muyuz diyen varsa bu kocaman bir yalandır.

Peki şimdi ne oldu veya ne olacak?

Cevap çok basit.

Biz bu filmi 33 yıldır seyrediyoruz,  ezberledik artık.

Jetlerimiz Kandil’e doğru havalanmışlardır kesin. Teröristlerin inlerini bombalamışlardır.

Şehit Başçavuş Ferhat Gedik ile henüz On beşinde şehit edilen Eren Bülbül’ün kanları yerde kalmayacak nutukları çoktan atılmıştır.

Ardından şehitlerimizin isimleri belediyeler tarafından ya bir üst geçide, ya da uyduruk bir parka verilecektir.

Geç kalmamışlar, bir parti yöneticisi tarafından özellikle İzmirli belediyelere teklif götürülmüş bile.

Neden İzmir derseniz, çünkü Berkin Elvan’ın ismi İzmir’in Narlıdere semtinde bir yere verilmiş ya, rakip partili belediyeler de Şehit Eren Bülbül’ün ismini İzmir’de kendi bölgelerinde bir yere vererek bir nevi nispet yapacaklardır herhalde.

Hey be gözünü sevdiğimin…

İstisnaları tenzih ederek söylüyorum, zaten hiç haz etmezdim bu siyasetçilerden, şimdi iyice tiksindim.

Böyle bir günde, daha on beşinde şehit olmuş bir vatan evladının ölümünü de siyasete alet ederler ya… Vallahi tiksindim.

Şehitlerimizin yerde kalmayacak kanlarına gelince;

Hani demiştim ya, aziz şehitlerimizi anne, baba, kardeş, eş ve çocukları ve yakınları dışında herkes unutur…   Bu yüzden buradan hatırlatmış olayım..

28 Ocak 2015'te Astsubay Emrah Ünalan'ı şehit eden Hüseyin Türkmen hâlâ yakalanamadı. Şehidin kanı hâlâ yerde, biliyor musunuz?

Aydın’da, yaklaşık iki buçuk yıl önce Şehit edilen Astsubay Emrah Ünalan’ın ailesinin acısını hiçbirimiz tahmin edemeyiz.

İki buçuk yıl önce, adı-sanı, resmi-cismi herkesçe bilinen kaçak bir katil tarafından şehit edilmiş,  ama aradan iki buçuk yıl geçmesine rağmen hâlâ yakalanamamış. Gel de kahrolma…

Buradan, vatanımız, bayrağımız, canımız ve namusumuz gibi değerlerimizi kendilerine emanet ettiğimiz;  bizlerin huzuru için canlarından kanlarından ve ailelerinden vazgeçmekte bir an bile tereddüt etmeyeceklerine canı gönülden inandığımız güvenlik güçlerimizden özellikle rica ediyoruz. Yakalayın ve adalete teslim edin artık şu katili.

Yakalayın şu katili artık da, kederli ailesinin yüreğinin yangını birazcık olsun soğusun.

Yakalayın artık şu katili de, devletimizin gücüne, kudretine ve aziz şehitlerimizin hatıralarına bir hâlel gelmesin.

İyi ki vardın Eren Bülbül!...

Sizler!...

İyi ki vardınız ey bu toprakları vatan eyleyen aziz şehitlerimiz, iyi ki vardınız!...

 

Sağlıcakla…