Düzenlemeyle, yurt dışında elde edilen ticari kazançların, 31 Mayıs 2009 tarihine kadar Türkiye'ye transfer edilmesi halinde gelir ve kurumlar vergisinden muaf tutulacak.

TBMM Başkanlığına sunulan Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun Tasarısıyla, “Gerçek ve tüzel kişilere ait olup yurt dışında bulunan para, döviz, altın, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ve taşınmazların milli ekonomiye kazandırılmasıyla, yurt içinde bulunan ancak işletmelerinin öz kaynakları içinde yer almayan bu türden varlıkların sermaye olarak konulmak suretiyle işletmelerin sermaye yapılarının güçlendirilmesi” amaçlanıyor.

Tasarı, para, döviz, altın, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazların yurda getirilmesi veya beyan üzerine kayda alınmasına ilişkin usul ve esasları kapsıyor.

KAYIT ALTINA ALINACAK

Gerçek veya tüzel kişilerce, 1 Ekim 2008 tarihi itibarıyla sahip olunan ve yurt dışında bulunan; para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarıyla, varlığı kanaat verici bir belgeyle ispat edilen taşınmazlar, bu Kanunun yayımlandığı ayı izleyen 3. ayın sonuna kadar YTL cinsinden rayiç bedelle banka veya aracı kuruma bildirilecek ya da vergi dairelerine beyan edilecek. Bu kıymetler, Vergi Usul Kanunu uyarınca defter tutan mükellefler tarafından beyan tarihi itibarıyla kanuni defterlere kaydedilebilecek.

Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, bu Kanun hükümleri uyarınca kanuni defterlerine kaydettikleri kıymetler için, pasifte, özel fon hesabı açacaklar. Bu fon hesabı, sermayenin cüz;ü (parçası) addolunacak, sermayeye ilave dışında başka bir amaçla kullanılamayacak, işletmenin tasfiye edilmesi halinde ise vergilendirilmeyecek.

Serbest meslek kazanç defteri ile işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler, söz konusu kıymetleri defterlerinde ayrıca gösterecekler. Bu varlıklar dönem kazancının tespitinde dikkate alınmayacak.

VERGİDEN MUAF OLACAKLAR

Gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin sahip olduğu ve Türkiye'de bulunan ancak 1 Ekim 2008 tarihi itibarıyla kanuni defter kayıtlarında işletmenin öz kaynakları arasında yer almayan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazlar, bu kanunun yayımlandığı ayı izleyen 3. ayın sonuna kadar YTL cinsinden rayiç bedelle vergi dairelerine beyan edilecek. Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, bu Kanun hükümlerine göre Vergi Usul Kanunu uyarınca kanuni defterlerine taşınmazlar dışındaki varlıklarını banka ve aracı kurumlardaki hesaplara yatırmak suretiyle kaydederek, pasifte özel fon hesabı açacaklar.

Bu fon hesabı, sermayenin cüz;ü addolunacak ve beyan tarihinden itibaren 6 ay içinde sermayeye ilave olunacak. Serbest meslek kazanç defteri ile işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler, söz konusu kıymetleri defterlerinde ayrıca gösterecekler. Bu varlıklar dönem kazancının tespitinde dikkate alınmayacak.

GERİYE DÖNÜK İNCELEME YAPILMAYACAK

Vergi dairelerine yurt dışından getirilen ekonomik varlıkların değeri üzerinden yüzde 2, yurt içinde beyan edilen varlıkların değerlerinin yüzde 10 oranında vergi kesilecek ve bu vergi, kesintinin yapıldığı ayın sonuna kadar ödenecek. Ödenen bu vergi, hiçbir suretle gider yazılamayacak ve başka bir vergiden mahsup edilemeyecek.

Banka ve aracı kurumlar, kendilerine bildirilen varlıklara ilişkin olarak yüzde 2 oranında hesapladıkları vergiyi, bildirimi izleyen ayın 15. günü akşamına kadar bağlı bulunduğu vergi dairesine beyan edecek ve aynı sürede ödeyecekler.

Yurt dışından veya yurt içinden beyan edilen varlıklar nedeniyle 1 Ocak 2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin hiçbir suretle vergi incelemesi ve vergi kesintisi yapılmayacak. Ancak, diğer nedenlerle, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra başlayan 1 Ocak 2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin vergi incelemeleri sonucu, gelir, kurumlar ve katma değer vergisi yönünden tespit edilen matrah farkından, bu Kanun kapsamında beyan edilen tutarlar mahsup edilerek tarhiyat yapılacak.

BEYAN EDİLDİĞİ HALDE...

Yurt dışından varlık beyan edenler hakkında, bu kanun kapsamındaki beyanlarıyla sınırlı olarak Sermaye Piyasası Kanunu, Gümrük Kanunu, Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu ve Vergi Usul Kanununda düzenlenen suçlar veya kabahatler ile bu suçlardan kaynaklanan mal varlığı değerleriyle ilgili olarak, Türk Ceza Kanununda öngörülen suçlar yönünden soruşturma veya kovuşturma yapılmayacak ve idari para cezaları uygulanmayacak.

Beyan edilen varlıklarla ilgili olarak Vergi Usul Kanunun amortismanlara ilişkin hükümleri uygulanmayacak. Bu varlıkların elden çıkarılmasından doğan zararlar, gelir veya kurumlar vergisi uygulaması bakımından gider veya indirim olarak kabul edilmeyecek.

Yurt dışından bildirildiği veya beyan edildiği halde, bildirim veya beyanın yapıldığı tarihten itibaren 1 ay içinde Türkiye'ye getirilmeyen veya Türkiye'deki banka ya da aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmeyen para, döviz, altın, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarına, vergi incelemesi ve vergi kesintisi uygulanacak. Bunun yanısıra söz konusu varlıklar için inceleme, soruşturma ve kovuşturma yapılabilecek, idari para cezası kesilebilecek.
Yurt içinde beyanda bulunulduğu halde sermaye artırımında bulunulmaması halinde ise bu varlıklar için vergi incelemesi ve vergi kesintisi uygulanacak.
Madde gerekçesinde, “Beyanlarla ilgili olarak her türlü vergi suç ve cezaları, Vergi Usul Kanununda yer alan vergi kaçakçılığı suçları ve söz konusu maddeyle bağlantılı olarak TCK'da yer alan suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama suçu hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılmayacak. Örneğin, gümrüklerde bir malın değerinin veya miktarının düşük ya da yüksek beyan edilmek suretiyle işlenen suçtan kaynaklanan varlıkların yurda getirilmesi halinde, hem bu suçtan hem de TCK'da yer alan suçtan dolayı takibat yapılmayacaktır” denildi.

İlgili kurum ve kuruluşlar, gerçek ve tüzel kişiler, yapılacak işlemlere ilişkin taleplerini yerine getirmek zorunda olacaklar.
Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkili olacak.

YURT DIŞI KAZANÇ İSTİSNASI

Tam mükellefiyete tabi gerçek kişiler ile kurumların 30 Nisan 2009 tarihine kadar elde ettikleri kazançları da dahil; kanuni ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayan kurumların iştirak hisselerinin satışından doğan kazançları, merkezi Türkiye'de bulunmayan kurumlardan elde ettikleri iştirak kazançları, yurt dışında bulunan iş yeri veya daimi temsilcisi aracılığıyla elde ettikleri ticari kazançları, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 31 Mayıs 2009 tarihine kadar Türkiye'ye transfer edilmiş olması kaydıyla gelir ve kurumlar vergisinden müstesna tutulacak.

Tam mükellefiyete tabi gerçek kişiler ile kurumların kanuni ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayan kurumların tasfiyesinden doğan kazançları, 31 Ekim 2009 tarihine kadar Türkiye'ye transfer edilmiş olması kaydıyla gelir ve kurumlar vergisinden müstesna olacaklar.

GEREKÇE

Tasarının genel gerekçesinde, 2001 yılında yaşanan ekonomik krizin ardından kamu açıklarının kontrol altına alınarak, kalıcı güven ve istikrar ortamının tesis edildiği, varlıkların Türkiye dışına çıkarılmasına yol açan etkenlerden siyasi ve ekonomik istikrarsızlık faktörlerinin giderildiği belirtildi. Gerekçede, ABD'de yaşanan krizin Türkiye'ye etkilerine değinilerek, şunlara yer verildi:

“Gerçek ve tüzel kişilerce sahip olunan para, döviz, altın, hisse senedi, tahvil ve diğer menkul kıymetlerin Türkiye;ye getirilmesi, taşınmazların kayda alınması suretiyle milli ekonomiye kazandırılması; sahip olunan söz konusu kıymetlerin banka ve aracı kurumlara ya da vergi dairelerine bildirilmek ve cüzi bir oranda vergi ödenmek suretiyle kayda alınması ve yapılan bu beyanlardan hareketle inceleme ve soruşturma yapılmaması öngörülmektedir. Ayrıca, gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin yurt içinde sahip oldukları varlıkları işletmelerine sermaye olarak koymaları teşvik edilmektedir.

Böylece, Türkiye'nin üretim, istihdam ve enflasyon sorununu kalıcı halde çözebilecek yatırım gerekliliğine kaynak yaratılması, 26 çeyrektir kesintisiz büyüme başarısını yakalayan Türkiye ekonomisinin canlılığının devam ettirilmesi ve yaşanmakta olan küresel mali krizin ülkemiz açısından en az hasarla atlatılabilmesi için ihtiyatlılık açısından önemli bir kaynak sağlanması ve işletmelerin sermaye yapılarının güçlendirilmesi amaçlanmaktadır.”