HEGEM Başkanı Adem Solak"ın editörlüğünü yaptığı 123 sayfalık rapor, Muğla Üniversitesi"nden Prof. Dr. Nurgün Oktik, Gazi Üniversitesi"nden Doç. Dr. Tevfik Erdem ve Aile Araştırmaları Genel Müdürlüğü"nden sosyolog Ercan Şen tarafından hazırlandı.
“Bölgede çok güçlü bir aşiret geleneği ve bu gelenek içinde hapsedilmiş bir birey profili” bulunduğu vurgulanan raporda, “bireyin bu güçlü aşiret ve ataerkil aile içerisinde adeta buharlaştığı” belirtiliyor.

"Okumuşa görüş sorulmaz"
“Bölge insanında, resmi adalet sisteminin her zaman güçlüden yana olduğuna dair güçlü bir inanış vardır” denilen raporda, şu ifadelere yer verildi:
“O nedenle yaşanan ihtilaflarda, okumuş insanlara, hukuk bilen kişilere görüş sorulmaz; sorunları kendi anlayış ve yöntemleriyle halletme yoluna giderler. Bölge insanının hak arama mücadelesini yürütebileceği zeminin resmi makamlar ve yollar olduğu ve burada adaletin terazisinin taraf tutmadan objektif kararlar alabileceği hissi ve güvenini bölge insanına kazandırmak gerekmektedir.”

"Birikimin patlaması"
Bu olayın Mardin"e has olmadığı vurgulanan raporda, şu değerlendirmelerde bulunuldu:
“Olayın töreyle ilgisi yoktur. Olayı inceleyenlerin çoğunun belirttiği gibi, olayda ekonomik çıkar, güç çatışması ve sistemden kaynaklanan bazı sorunlar birbirini tetiklemiştir. Olay tamamen şiddeti içinde barındırmaktadır. Kapalı ve geniş aile görünümündeki failler, kendi adaletlerini gerçekleştirmişlerdir. Şiddet araçlarına sahip olmak ya da kolay erişim, şiddet eylemlerini kolaylaştırmaktadır. Bu olayda erkek failler korucu olup, hepsinin silahı vardır. Bu köyde yaşananlar bölge açısından bir birikimin patlaması olarak nitelendirilebilir.”



"Yatılı eğitim özendirilmeli"
Raporun "öneriler" bölümünde ise “Okullar uygun zamanlarda birer aile eğitim merkezi haline dönüştürülmeli” denildi.
Bölge çocuklarının her türlü masrafı devletçe karşılanmak üzere, değişik illerde ve yatılı olarak okumalarının özendirilmesi gerektiği vurgulanan raporda sıralanan bazı öneriler şöyle:
“Bölgede güçlü bir sosyal bilimler üniversitesi kurulmalı. Bu bölgede hizmet üretmeleri için ülke düzeyinde sivil örgütler özendirilmeli ve devletçe desteklenmeli.
Bölgede insan hakları, çocuk ve kadın hakları bilinci her yolla geliştirilmeli. Bilge köyü olayı sonrası mağdur duruma düşen tüm çocuklar en kısa zamanda devlet korumasına alınmalı, önce psikolojik tedavileri yapılmalı ve sonra eğitimlerine devam etmeleri için her fırsat sağlanmalı.”