Kemal GÖKTAŞ - Şebnem HOŞGÖR / VATAN

Darbe komisyonunda dinlenen 28 Şubat döneminin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı’nın ifade tutanaklarında çarpıcı detaylar ortaya çıktı. Karadayı, 28 Şubat’ın darbe olmadığını söyledi ve “O dönemle ilgili hiçbir şeyden pişman değilim” dedi. Tarikat liderleri, sarıklı, cüppeli rejim karşıtlarının Başbakanlık konutuna gelmelerinin kendilerini üzdüğünü, bazı yerlerde toplanan pompalı tüfeklerin de endişelendirdiğini söyledi.

Darbeleri Araştırma Komisyonu’nun tutanaklarında dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı, 28 Şubat sürecini anlattı. İşte Karadayı’nın ifadesi...

PİŞMAN DEĞİLİM: 28 Şubat darbe değildi. Demirel ne diyor? ‘Darbe olsaydı ben burada olmazdım, darbe olsaydı hükümet olmazdı.’ 28 Şubatta yapmış olduğum icraat tamamıyla doğrudur, hükzmetlerle gayet iyi görüştük. Terörle mücadele, Kardak’ta çok başarılı oldu, terörde çok başarılı olduk efendim, halka mümkün olduğu kadar yardım ettik. Yapmış olduğum hiçbir şeyden pişman değilim ve özellikle istirham ediyorum. 28 Şubat’ı bir darbe olarak ortaya koymamanızı rica ediyorum.

REFAH-YOL’DAN MUTLULUK DUYDUK: Bardağın kırılmasına sebep olan olay neydi, onu anlatmak, onu öğrenmek lazım. Refahyol kurulduğunda asker bundan mutluluk duydu. O dönem Kuzey Irak’a yapılan operasyonlarla terörü büyük ölçüde bitirdik ve rahatladık. Erbakan bana iktidara ilk geldiğinde terörle mücadeledeki başarı ve yurt dışında verdiği mesajlar nedeniyle teşekkür etti. Ben de Erbakan’a “Türkiye demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Partiler siyasetin vazgeçilmez unsurlarıdır, bunlar istediklerini kurabilirler” dedim. Ancak yavaş yavaş merhum Erbakan’daki tavır değişmeye başladı, bazı farklı ifadeler ortaya atmaya başladı ama bunları espri olarak mı anlattı, yoksa gerçek bir düşünce olarak mı onu bilemem. Sonra Libya gezisi ortaya çıktı. Bu biraz Türkiye’nin itibarını sarstı. Hatta bana bilgilerden bir tanesi, daha evvel Cezayir’e gitmiş, orada radikal bazı gruplarla görüşmüş diye ifadeler aklımda kaldığı kadarıyla söylendi.

REJİM KARŞITLARI BAŞBAKANLIKTAYDI: Rejim karşıtı, bölücü beyanatlar artmaya başladı. Tarikat liderleri, sarıklı, cüppeli, sakallı, şalvarlı, rejim karşıtı görüşleri olanlar Başbakanlık konutuna davet edildi. Anadolu’nun muhtelif yerlerinde rejim karşıtı vaazlar verildi. Bunlar tabii, bizi üzdü, bizi değil bütün Türkiye’yi üzdü. Sincan’daki Kudüs gecesi rejim karşıtı olaylar hâline döndü, cihat çağrıları yapıldı, TSK’ya iftiralar atılmaya başlandı. Dinsizlik suçlamaları, ordu aleyhine söylentiler, Atatürk karşıtı eylemler başladı. Her kışlada cami olmasına rağmen her nedense asker dinsiz çıktı ortaya” dedi. Karadayı pompalı tüfeklerin bazı yerde toplandığına dair bilgiler geldiğini de belirterek “Yani pompalı tüfeklerin bir yerde toplanmış olması demek, ileride içte bir sıkıntı olacak anlamına gelen bir ihbardı. Bunlar bizi endişeye kaptırdı.

TANKLAR TERS RASTLANTI: Sincan’dan tankların yürütülmesi maalesef, büyük bir şanssızlık. Bu tesadüftü yani bazı şeyler ters zamanda ters iş, ters rastlantı. Ters zamanda ters rastlantı. Şimdi orada Sincan olayları oluyor, bir de tanklar oradan geçiyor. Darbe söylentileri ortaya çıktı. ‘Darbe olacak, tanklar yürüdü.’ Tankların yürüyüşünden benim haberim yoktu.

ASKER OLARAK KORKMAYA BAŞLADIK: Erbakan tepkilere ‘Faso fiso’ dediğini, ‘sürekli aydınlık için bir dakika karanlık’ eylemlerine ise ‘Mum söndü oynuyorlar’ dedi. ‘Bu rejim kanlı mı değişecek, kansız mı değişecek?’ dedi. Bu çok vahim bir ifade. ‘Kadayıfın altı kızardı, kızarmadı’ lafları var. Dış etkileri de görmeye başladık ama biz yavaş yavaş asker olarak korkmaya başladık. Allah korusun, PKK durmuş, bitmiş, yeni baştan bir iç huzursuzluk çıkarsa, biz bundan korkuyoruz. Partiyle, şununla bununla alakamız yok, bir şikâyetimiz de yok, devam ediyoruz biz ama bu şekilde söylemler, bu şekilde eylemler bizi rahatsız ediyor.

ERBAKAN’IN İSTİFASINI TV’DEN DUYDUM: 28 Şubat kararlarından sonra rahatladık ve işimize döndük. Yaklaşık 4 ay sonra Erbakan’ın istifasını televizyondan duydum. Şimdi, bazıları bana soruyor: ‘Ya Paşam hakikaten bilmiyor muydun?’ Hem vallahi hem billahi bilmiyordum, yani böyle bir şeyin olacağını bilmiyordum. Demirel’in Mesut Yılmaz’a Hükzmeti vereceği kimin aklına gelir? Hatta o zaman gazeteler de yazdı. ‘Kimsenin haberi yok, Karadayı’nın da haberi yok.

DEMİREL “BİR YIL DAHA KAL” DEDİ: Emekli olduktan sonra Demirel bir bakan vasıtasıyla bana görev süremin 1 yıl uzatılmasını önerdi. Ama ben kabul etmedim. Cumhuriyet tarihinde ilk defa Devlet Şeref Madalyası bana verildi. Benim bir hatam olsaydı veya o zamanki Silahlı Kuvvetler’deki arkadaşların bir hatası olsaydı bana bunu layık görmezlerdi, benim için bir şereftir.

POSTMODERN DARBE APTALCA BİR İFADE: ‘Postmodern darbe’ ifadesini kullanan fevkalade aptalca bir ifade kullanmıştır. Hani bazı insanlar vardır, ileri çıkmak, önde görünmek şeyiÖ Bunu kim çıkarttı, nereden çıkarttılar hâlâ hayıflanırım ve üzülürüm.

BATI ÇALIŞMA GRUBU İSMİYLE BİR GRUP YOKTU: “Batı Çalışma Grubu ismini dahi ben tam net şey yapmıyorum. Bu şeyin devamlı bir kuruluşu da değil, olduğunu sanmıyorum. Çünkü bu şu anda dava meselesi. Onun için de fazla konuşmak istemiyorum. Batı Çalışma Grubu diye bir grup yoktu. Yani ismi böyle yani Batı Çalışma Grubu diye bir grup...”

FİŞLEMEYİ İLK KEZ DUYUYORUM: (Meral Akşener’in BÇG’nin yaptığı fişlemelerle ilgili iddialarının hatırlatılması üzerine) Bunu ilk defa duyuyorum, fişlenme meselesini.

AKŞENER’İN TEHDİT EDİLMESİ: (Akşener’in Güven Erkaya’nın kendisini fişlemelerin Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bilgisayarından alınması nedeniyle kendisini CIA ajanı olmakla suçladığı ve tehdit ettiğini söylediğinin hatırlatılması üzerine) Kesinlikle haberim yok. (Güven Erkaya olsun, Çevik Bir olsun, Özkasnak olsun, diğerleri, böyle bir çalışma ortamı oluşturmuş olabilirler mi size rağmen? sorusuna) Tahmin etmiyorum. Çünkü bana intikal eden bir şey yok.

ÇİLLER’LE ULUDAĞ BULUŞMASI: (Tansu Çillerle Uludağ’da gizlice görüştüğü iddialarına) Uludağ konuşmalarım da var benim, hayalÓ. Ben gitmedim yahu. Yemin billah ediyorum. Ben Tansu Çiller’le dışarıda hiçbir temasım olmadı.

‘Erbakan’ı terlettiğiniz kadar terletmeyeceğiz’

Komisyon tutanaklarına göre Karadayı ile komisyon üyeleri arasında zaman zaman gerginleşen diyaloglar da yaşandı.

İDRİS ŞAHİN ÇANKIRI: Sizin sunumunuz bittikten sonra soruları soracağız Paşam.

KARADAYI: Yani terleteceksiniz.

ŞAHİN: Yok, terletmek değil, klimalı odadayız yani merak etmeyin.

KARADAYI: Fakat bugün biraz terledim ben şeyde...

FEVZİ KIYIKLIK: Sayın Erbakan’ın orada on buçuk saatte terlediği gibi terletmeyeceğiz.