İşte o dialog:


Gece 4'te parkta buluşup gizlice el ele yürüyoruz!
Şahan: Cem... Cem... Afiyet olsun. Basınla geldim dikkat et...
Muhabir: Polemiklere son mu verildi?
Cem: Ne polemiği ya!
Şahan: Bizim aramızda polemik falan yok.
Cem: Böyle şeyleri gazetelerden okuyoruz. Artık beraberiz. Hep burada buluşalım.
Şahan: Sizden gizli buluşuyoruz genelde. Her ayın ikinci pazarı, gece saat dörtte Bebek Parkı'nda el ele yürüyoruz.
Cem: Şahan'a sor, 'Recep İvedik 3'ü izlemiş mi?
Şahan: 'Yahşi Batı'yı izledim, çok da beğendim.
Muhabir: Siz 'Recep İvedik'i izlediniz mi?
Cem: Dur biletimi bulacağım. İmzalı bileti var!!!
Muhabir: 'Recep İvedik' ikinci haftasında gişede sizi geçti...
Cem: Aramıza nifak tohumu sokmayın. Neşeli bir şey, neşesini yaşatmıyorsunuz. Geçti, geçiyor diyerek olayı at yarışına çeviriyorsunuz.
Şahan: Bizim işimiz komedi filmi üretmek. Biz gülen adamlarız. Cem Yılmaz üzerine konuşulması gereken bir adam değil. Nerede, ne olduğu, ne yaptığı belli.
Cem: Kardeşim de öyle.
Şahan: Ben de kendi adıma bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Ortaya güzel filmler çıkıyor. İkimizinkilerden başka filmlere de bu kadar insan gidip katıla katıla gülmüyor. Ben kendisinin hayranıyım. İmza almışlığım vardır, bilir. Bir problemimiz yok. Mutluyuz. Bu olay da bitsin.

Kelebek