İSTANBUL - "İrticayla Mücadele Eylem Planı" davasıyla birleştirilen "İnternet Andıcı" davasının 40. duruşması görülmesine devam ediliyor. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, tutuklu sanıklar emekli Albay Dursun Çiçek, Mehmet Deniz Yıldırım, eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Hasan Iğsız, Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu, Korgeneral Mehmet Eröz ve Tümgeneral Hıfzı Çubuklu’nun da aralarında bulunduğu 15 tutuklu sanık katıldı. Bu dava kapsamında tutuksuz yargılanan ikinci "Ergenekon" davasının tutuklu sanığı Hasan Ataman Yıldırım ile birlikte 7 tutuksuz sanık da hazır bulundu. 

Hakkında yakalama kararı çıkarılan YAŞ kararıyla Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanlığı’na atanan Orgeneral Hüseyin Nusret Taşdeler ve Tümgeneral Mustafa Bakıcı ile kırmızı bülten ile aranmasına karar verilen Bedrettin Dalan’ın da aralarında bulunduğu 7 tutuksuz sanık ise duruşmaya gelmedi. CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal da izleyici olarak katıldı.

Mahmut Tanal saat 09:30 sıralarında duruşma salonunun açılmasının ardından içeri girdi. Ancak elinde fener ile salona girdiğini gören görevliler durumu İnternet Andıcı davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyetine iletti. CHP’li Tanal, duruşma başlamadan önce heyet odasına mübaşir aracılığıyla çağrıldı ve uyarıldı. Tanal daha sonra elindeki feneri duruşma salonunun dışında bırakarak duruşmaya katıldı. Yaşadıklarını gazetecilere anlatan Tanal, fenerin suç aleti olmadığını belirterek, "Hukukçu kimliğimle mahkemeye saygı duyan bir insanım. Mahkeme heyeti bana fenerin siyasi simge olduğunu söyledi ve dışarı çıkarmamı istedi. Salondan feneri de alıp çıktım. Ben Deniz Feneri Davası’ndaki aynı hassasiyetin diğer davalar içinde gösterilmesini istiyorum. Yargılamaların tutuksuz yapılmasını istiyorum" dedi.


‘HASSASİYET TÜM DAVALARDA GÖSTERİLSİN’

Feneri ile dışarı çıkan CHP’li Tanal Silivri Cezaevi önünde duruşmada yaşananları basın mensuplarına anlattı. CHP’li Tanal, Adalet Bakanlığı ve HSYK tarafından Deniz Feneri davasına toplumda bu güne kadar görülmeyen bir hassasiyeti gösterildiğini savundu. Deniz Feneri Davası’na gösterilen hassasiyetin Türkiye’de devam eden tüm davalarda ve soruşturmalarda da gösterilmesini isteyen Tanal, "Simgesel anlamda dikkat çekmek için deniz feneriyle davaya geldim" dedi.

"BU BİR SUÇ UNSURU ALETİ DEĞİL"

Duruşmada yaşadıklarını anlatan Tanal, fenerle duruşma salonuna girmesinin ardından mahkeme başkanı ve ve üyeler tarafından çağırıldığını söyledi. Tanal, "Mahkeme başkanı ve üyeler, "Bu Deniz Feneri’nin siyasal bir simge olduğunu, bunun mahkemeyi protesto amacı taşıyabileceğini söylediler. Siyaseti duruşma salonuna sokmanın doğru olmadığını ve deniz fenerinin dışarıya çıkarılmasını talep ettiler. Ben de hukukçu kimliğimle mahkemenin bu kararını kabul ederek deniz fenerini duruşma salonunda çıkardım ve yetkililere teslim ettim. Ama bu bir suç unsuru aleti değil" diye konuştu.

"ADALETİ MUMLA ARIYORUM"

"Ceza Muhakemesi Kanunu’nda (CMK) bunun duruşma salonunda bulunmasının yasaklayan bir hüküm yok" diyen Tanal, "Ama hukukçu kimliğimle fazla oradaki duruşmayıda uzatmama adında feneri dışarı çıkardım. Bu elimde görmüş olduğunuz deniz feneri bir simgedir. Türkiye’de Adalet Bakanlığı’nın, savcılarıni hakimlerin ve HSYK’nın bu davada gösterdikleri hassasiyetin devam eden tüm davalarda ve soruşturmalarda gösterilmesini istirham ediyorum. Adaleti mumla arıyorum" açıklamasında bulundu. (dha)