Afrika’da keşfedilen yeni bir fosil, insana benzeyen, iki ayağı üzerinde yürüyen canlılara ait birden fazla türün yaşamış olduğunu ve tahmin edilenden daha eski tarihlerde var oldukları düşüncesini doğurdu.

İki ayağı üzerinde yürüyen en eski canlının Australopithecus afarensis olduğu düşünülüyordu. 1974 yılında bulunan ve Lucy adı verilen fosil, Australopithecus afarensis’ten günümüze kalan en büyük delil olarak biliniyor. Yüzde 40’ı bulunan fosilin, en az 2.9 milyon yıl öncesine ait olduğu düşünülüyor.

Etiyopya’da yapılan kazılarda bulunan 3.4 milyon yıllık ayak kemiği ise Lucy’nin hayatta olduğu dönemde Australopithecus afarensis’ten farklı türlerinden de hayatta olabileceğini gösterdi. Bilim insanları, ayak kemiklerinin, Doğu Afrika’da yaşamış olan Ardipithecus ramidus türüne ait olabileceğini belirtti.

Nature dergisinde bugün yayımlanan araştırma, Lucy ve türüne ait iki ayaklı canlıların ağaçlarda ve yerde yaşadıkları dönemde, kendilerine benzeyen başka türlerinde var olabileceği düşüncesini destekliyor.

Araştırmada yer alan Case Western Reserve Üniversitesi’nden Bruce Latimer, “kazılarda ortaya çıkarılan ayak kemiklerinin bütün halde bulunmalarının çok zor olduğunu, çünkü zor şartlar altında genelde dağıldıklarını” belirtti. Latimer, “bazıları hala parmakla birleşik halde bulunan sağ ayağa ait sekiz kemik bulduklarını, ayağın nasıl çalıştığını anlamaları konusunda ellerinde önemli miktarda kemik bulunduğunu” söyledi.

MODERN İNSANLA BENZERLİKLER
Lucy'den geriye kalanlar.

Araştırmacılar, ayak fosilinin modern insan ayağıyla arasında önemli benzerlikler olabileceğine dikkat çekti. Modern insanın ayak baş parmağı, diğer dört parmakla paralel ve beş parmağın hepsi yüzey üzerinde kıvrılma ve yüzeyi itme özelliğine sahip. Bu özellik, aynı zamanda Homo sapiens’e mükemmel yürüme yeteneği kazandırıyor.

Etiyopya’da bulunan fosil ise daha çok şempanzelerin özelliklerini barındırıyor ve Ardipithecus ramidus’a benzerlik gösteriyor. Bu türün en ünlü fosili ise Ardi. Ayak yapıları yerde yürümeye değil ancak ağaca tırmanmaya daha yatkın olan A. Ramidus, yüzeyi kavrayabilen büyük bir baş parmağa sahipti. Bilim insanları, A. ramidus’un vücut ağırlıklarını diğer dört parmağına dağıtarak, aksak bir yürüme şekli benimsemiş olabileceğini düşünüyor. Lucy’nin türü Australopithecus afarensis ise çok daha muntazam yürüyebiliyordu.

ÇOK ÇEŞİTLİ İNSAN BENZERİ CANLI
Latimer, “Ayak kemiklerini ilk gördüğümde şok geçirdim... Eski Çağ’larda insan benzeri canlılar olduğu biliniyor. Ancak ilk modern insanın ortaya çıkmasından üç milyon yıl önce insan benzeri canlılar arasında bu kadar çeşitlilik olması çok şaşırtıcı” dedi.

Latimer, farklı insan türlerinin kendilerine uygun yaşam alanlarını farklı seçtiklerini, yürüme ve ağaca tırmanma kabiliyetlerinin bu yüzden farklı olabileceğini ifade etti. Kısaca, Lucy yerde yaşamayı tercih ettiyse, Ardi ağaçlarda yaşama uyum sağladı.

DAHA FAZLA KEMİK LAZIM
Bilim insanları, bulguların öne sürdüğü olasılıkları değerlendirmek için daha fazla kemik bulmaları gerektiğini belirtti.

Araştırma ekibinden Harvard Üniversitesi akademisyeni Daniel Lieberman, “Ayağın geri kalanı elimizde olsa iyi olurdu... Bu türlerin arasındaki farklılığın yaşamlarında ne gibi sonuçları olduğunu, nasıl yürüdüklerini anlamak için daha fazla çalışmamız gerekecek” dedi.

Bilim insanları, bulunan ayak kemiklerinin A.radimus’a ait olabileceği konusunda kesin bir ifade kullanamayacaklarını, çünkü fosillerin hangi kemiğe ait olduğunun kafatasıyla anlaşıldığını belirtti.

Case Western Reserve Üniversitesi’nde jeolog olan Beverly Saylor, daha fazla kemik bulunacağı konusunda iyimser. Saylor, ayak kemiğinin bulunduğu alanın jeolojik yapısının kazı çalışmaları için çok ideal olduğunu ve yeni kemikler bulunmasının sadece bir zaman meselesi olduğunu ifade etti.

KEMİKLER DERİNLERE GÖMÜLDÜ
Milyonlarca yıl boyunca yaşanan tektonik hareketler, tortul tabakaları ilk önce Etiyopya’nın Afar bölgesine sürükledi ve kemiklerin çok derinlere gömülmesine neden oldu. Ardından, bölgedeki Ardi'nin parmak kemikleri yukarı hareket eden tektonik güçler, yer katmanlarını ortadan kaldırdı ve kemikler ince bir toprak örtüsünün altına yerleşti.

Bilim insanlarının amacı, en kısa zamanda daha fazla ‘ayak’ bulmak. Hatta, kafatası bulabileceklerine de inanıyorlar. Latimer, “Daha fazla fosil bulmalıyız... Bir kafatası, bir çene kemiği, kalça veya diz parçası, bu hayvanlar hakkında çok daha fazla şey öğrememizi sağlayacak” dedi.