18. Uluslararası Altın Koza Film Festivali'nde yaşam boyu onur ödülü alan sinema sanatçısı Kadir İnanır, ''Sanatçıyız diye kendimizi toplum içinde ayrıcalıklı bir fotoğrafta göstermemeliyiz. Eğer ben yıllarca bu değerleri korumasaydım bugün karşınızda olmazdım'' dedi.

İnanır, festival etkinliklerine katılmak için geldiği Adana'da gazetecilere Türk sineması ve sinema sanatçılarıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Bir gazetecinin, ''sinema sanatçılarının yoksulluk içinde hayatlarını sürdürmesi ve dramatik şekilde hayata veda etmeleri'' ile ilgili sorusuna, şöyle yanıt verdi:

''Olanlar bu mesleğin kaderi. Bu yeni değil, yıllarca yaşanan kader. Hala bunu yaşayan eski sinemacı arkadaşlarımız var. Gerekli yerlere söylüyoruz. Sanatçılarımıza disiplin içinde yaşamalarını öğütlüyoruz. Bu ülkede sanatçıya verilen değer, ülkeyi yönetenlerle ilgilidir. Bu ülkede sanat yapılsın istiyorlar mı istemiyorlar mı? Önemli olan bu. Sanatçıların da kendine dikkat etmeleri gerekiyor. Sanatçılar olarak bu ülkenin değer yargılarına son derece saygılı bir yaşam sürdürmek zorundayız. Sanatçıyız diye kendimizi toplum içinde ayrıcalıklı bir fotoğrafta göstermemeliyiz. Eğer ben yıllarca bu değerleri korumasaydım bugün karşınızda olmazdım. Onun için suçluyu ararken tek bir yere odaklanmamak lazım.''

-''SİNEMA YAPAN GENÇLER BENİM GÖZÜMDE BİR KAHRAMANDIR''-

Türk sinemasına 42 yıldır hizmet ettiğinİ vurgulayan İnanır, şöyle devam etti:

''Sinemaya başladığımda yılda 350 film çekiliyordu. Şimdi ortalama 50 film çekiliyor. Film üretme maliyeti çok arttı. Televizyonlar da eski filmlerimizi çok rahatlıkla gösteriyor. Ailelerin sinemaya gitmesi belli bir maliyeti oluşturuyor. Bu sebeple film üretimi çok fazla azaldı. O güzelliği artık yaşama şansımız yok. Gerçekten büyük kadrolu filmler yapıldığı zaman onun maliyeti 1,5-2 milyon doları buluyor. Bugün bu parayı cebinde bulunduran bir adam kendisini maceraya atmaz. Bir filme kullanılan para her zaman geri dönecek diye bir şey yoktur. Hiç kimse böyle bir maceraya girmez, girmiyor da zaten. Sinema ülkenin ekonomik, sosyal ve siyasal yapısıyla çok orantılı gelişme gösteriyor.''

Sinema sektöründe çok heyecanlı gençler olduğunu söyleyen İnanır, genç yeteneklerin düşük maliyetlerle çok özgür filmler yaptıklarını kaydetti.

İnanır, bunun da filmlere yansıdığını ifade ederek, ''Gençlerin sinema heyecanını destekliyorum. Ben onları bir kahraman addediyorum. Çünkü bu kadar iş varken gelip sinema yapan gençler benim gözümde bir kahramandır'' dedi.

-ÖDÜL TÖRENİNDE OMZUNA KONAN BÖCEK-

Altın Koza Film Festivali'nde layık görüldüğü ''Yaşam boyu onur ödülünü'' alırken omzuna konan böcekle ilgili soruya ise İnanır, şöyle yanıt verdi:

''Böceği etkinlik sırasında fark etmedim. Böceği omuzundan alan kişiye darıldım. Eğer o kadar insanın içinde bir canlı beni seçmişse bundan çok büyük mutluluk duyarım. Çünkü bu yaşam sadece insanların değil, tüm canlıların yaşaması gereken bir yer. Eğer bilseydim, onu oradan alana mutlaka müdahale ederdim.''

Altın Koza'da ilk kez 1973 yılında ''en iyi erkek oyuncu'' seçildiğini hatırlatan İnanır, bazı yıllar festivalin aksadığını söyledi.

İnanır, şöyle devam etti:

''Neden 38 yıl değil de 18 yıl? Önce bunu sorgulayalım. Demek ki bu ülkede çeşitli dönemlerde her şey kimi zamanlar durmuş. Bu sadece sanat dünyamızın yarası değil. Aynı zamanda ülkenin de bir yarasıdır. İnsanların yaşamlarını etkileyecek, özellikle kültürel faaliyetler hangi sebeple olursa olsun engelleniyorsa o ülkede büyük bir sorun var demektir. Umuyorum bundan sonra Altın Koza Film Festivali hiç eksilmeden devam eder.''