ESKİ futbolcu İlhan Mansız"ı bu sezon ilk kez bir dizide başrolde izleyeceğiz. ”Futbolu bıraktıktan sonra hayalimde hep oyunculuk vardı” diyen Mansız bir yandan da spora geri dönmeye hazırlanıyor: “Bu saatten sonra beni Real Madrid"e alacak halleri yok. Bu yaşta nerede oynayabilirsem artık.” Peki Beşiktaş? “Olur, niye olmasın?”

“Bu saatten sonra beni Real Madrid"in alacak hali yok”

Bir yandan “Dalgakıran” adlı dizide başrol oynayan, bir yandan da futbola dönmeye çalışan İlhan Mansız: “Eğer her şey yolunda gider, futbola dönersem 34 yaşında olacağım. Bu saatten sonra beni Bayern Münih"in, Real Madrid"in alacak hali yok. "Ooo İlhan bey gelmiş, buyurun milyon dolarlar" demeyecekler. O yaşta nerede oynayabilirsem...” 

Eski futbolcuların teknik direktör ya da yorumcu olmasına alışığız ama oyuncu olmaları pek de rastlanan bir durum değil. Hatırladığım kadarıyla Metin Oktay"ın “Taçsız Kral” filminde oynamışlığı var ama o sayılmaz. O zaman Türkiye"de sahadan ekrana bu kadar cumburlop atlayan tek kişi İlhan Mansız. TV reklamı, “Buzda Dans”, “Para Taksi” derken “Doktorlar” dizisinde oyunculuğu da denedi. Meğerse bu öyle bir hatıra olsun nevi oyunculuk denemesi değil, basbayağı bir transfermiş. Yarın akşam TRT 1"de başlayacak “Dalgakıran” dizisinin başrol oyuncusu artık o.
Dizi Foça"da çekiliyor, bu demek oluyor ki Ercan ile bana yine yol göründü! Kaldığı otelin şahane denizine nazır konuştuk Mansız ile. Kim olduğunu bilmeseniz (ve sürekli birileri gelip fotoğraf çektirmek istemese) sahaların en popüler isimlerinden biri olduğunu kestiremeyebilirsiniz. Şortu, Pele"li tişörtü ve parmak arası terlikleriyle sade, sakin, sportif (yakışıklılığını da teslim etmemek olmaz) bir genç adam...
Oyunculukta kararlı ama konuya pek sıkı sarılmaya fırsat bulamadığını da itiraf ediyor. Nasıl bir performans gösterdiğini yarın akşam göreceğiz zaten ama bundan sonra şu veya bu şekilde bir ekran figürü olacağı kesin. Eh, İlhan Mansız ekranı seviyor, kadınlar onu, el ne karışır!

Önce “Doktorlar” dizinde misafir oyunculuk, şimdi başrol. Oyunculuğu sevdiniz galiba.
Zaten benim futbolu bıraktıktan sonra hayalimde oyunculuk vardı. Genelde teknik direktör ya da yorumcu olunur ama ben daha farklı kabiliyetlerim olduğuna inanıyorum. Futbolu tahminimden erken bırakmak zorunda kaldım ve oyunculuk geldi.

Peki sizin oyuncu olmak istediğiniz bilinen bir şey miydi ki, böyle teklifler geliyor?
Bilinmiyordu aslında. Yapımcıların aklında varmış demek ki ama futbol oynadığım dönemde bu işe zaman ayıramayacağımı düşünüp teklifte bulunmadılar. “Doktorlar”dan sonra olumlu tepki gelince bu yolda ilerleyebileceğimi gördüm. 

Televizyona iş yapmak bir anlamda spotlardan ve alkışlardan uzak kalmamak mı demek?
Futbol maçındaki atmosferi hiçbir zaman ekranda yakalayamazsınız, o tadı kimse veremez. Oradaki adrenalin dozunu ekranda almak zor. Dizi çekimi bir kaos. Ama tabii ki ekranda olmak bir nevi sahnede olmak demek...

Kamera karşısına ilk geçtiğinizde bocalamadınız mı?
Futbol oynadığım dönemlerden alışıktım kameralara. Ama oyunculuk çok farklı. Kendiniz değil başka bir karaktersiniz ve bütün bakışların sizde olduğunu biliyorsunuz. Kameradan çok o insanları düşünüyorsunuz. 




“Aşık olacak zaman yok. Ancak uçakta bir hostes ya da yolcu denk gelirse...”


Biraz oynadığınız rolü, “Fırtına”yı anlatır mısınız?
Fırtına bir balıkçı. Benim gerçekteki yapıma benzer özellikleri olan bir karakter.

Neler o özellikler?
Gururlu duruşu, verdiği mücadeleyi içinde yaşaması, dışarıya yansıtmaması. Bir de iki-üç aşk arasında kalıyor.

Bu da benziyor mu size?
Ben aşık olursam bir kişiye olurum.

Hiç aynı anda iki kişi olmadı mı yani?
Aynı anda iki kişiyle flört edip birisiyle devam ettim. 

Peki şu anda nedir durum, aşık mısınız?
Değilim. Aşık olacak zamanım yok.

Buna zaman mı gerekir? Şuradan birisi geçiverir ve...
Hani nerede? Göremiyorum... Olabilir tabii ama ancak böyle bir ana kaldı aşık olmak. Buradan biri geçecek veya uçaktaki hosteslerden ya da yolculardan biri denk gelecek.

Kadınların size ne kadar hayran olduğu hepimizin malumu. Merak ettiğim şu; size çok hayran bir kadın mı ilginizi daha çok çeker; size dair hiçbir fikri olmayan bir kadın mı?
Yaklaşım, samimiyet önemli. Bana “Aaaa İlhan Mansız” diye yaklaştığında onun hayalinde bir İlhan Mansız vardır. Beni ne kadar tanıyabilir ki? Öyle insanlar çok çabuk hayal kırıklığına uğrayabilir. Biz ünlüleri genelde uzaylı zannediyorlar; hani yemiyor içmiyor, yatmıyor kalkmıyor... Tanımayan biri ilgimi çekebilir ama bunu kullanmak isteyenler de oluyor. Önce tanımazdan gelip sonra “Aaa siz miydiniz?” falan diyorlar. 

Şu an yalnız mısınız?
Evet. Zaten bu yoğun tempoda ilişki sürdürmek de çok zor. Benim kendime bile ayıracak zamanım yok ki! Antrenman, dizi çekimi. Tabii kızıma da zaman ayırıyorum. 

Nasıl bir babasınız?
Sürekli yolculuk yapan bir baba... Kızım haftada iki gün bende kalıyor. Birlikte yemek yapıyoruz, resimler çiziyoruz. Türkçe öğretmeye çalışıyorum çünkü Almanca konuşuyor. 

Başka çocuk sahibi olmak ister misiniz?
Bir erkek çocuğum olmasını isterim. 


“Ömrümün sonuna kadar çalışmayacak kadar birikimim var ama sıkılırım”


Futbola dönebileceğinize dair haberler çıktı. Doğru mu?
Evet, böyle bir ihtimal var. Hem antrenman-tedaviyi hem de oyunculuğu bir arada götürmeye çalışıyorum. 

Dönerseniz gönlünüzden hangi takım geçiyor?
Gönlünden geçirmekle gerçekçi olmak çok ayrı. Eğer her şey yolunda gider, futbola dönersem bu en erken Ağustos 2009 demek. 34 yaşında olacağım. Bu saatten sonra beni Bayern Münih"in, Real Madrid"in alacak hali yok. “Ooo İlhan bey gelmiş, buyurun milyon dolarlar” demeyecekler. O yaşta nerede oynayabilirsem... 

Beşiktaş olmaz mı?
Olur, niye olmasın. 

Ne hisseder sahalardan mahrum kalmış bir futbolcu?
Neye benziyor biliyor musun, küçük bir çocuk en sevdiği oyuncağıyla oynarken anne-babası gelip elinden almış. Futbol benim için bir aşk. Çocukken tek hedefim futbolcu olmaktı. O yüzden de mahrum kalmak çok güç. 

Sakatlıklar geçirip sahaya dönünce ya bir daha olursa korkusunu nasıl yendiniz?
Benim hiçbir zaman korkum yoktu, Beşiktaş"ta 1,5 sene sakat sakat oynadım. Benim gözüm karadır, sahaya çıktığım zaman her şey durur. Korkunun ecele faydası yok. Benim için her zaman “Yürü oğlum, kim tutar seni” vardır. 

2002 Dünya Kupası"nda kıyamet koptu, inanılmaz sükseliydiniz. Genç bir adamın kafası karışmaz mı bu şaşaadan?
Benim kafamı karıştırmıyor. Ama insanlar sizi belli bir çerçeveye soktuğu için onların kafası karışıyor. Ben Alman disiplini içinde “Tamam, bir başarı elde ettik, benim de payım büyüktü. Ama yeni sezon başlayacak, ona hazırlanalım” dedim. Bu sefer de “Ortaya çıkmıyor, kapris yapıyor” dediler. 

Daha çok Alman gibi düşünüyorsunuz.
Belli konularda Alman gibi, belli konularda Türk gibi. Almanlar kadar soğuk değilim ama yabancılara karşı biraz mesafeliyim. Fakat açıldığımda da gayet samimiyimdir. Yakınlaşınca Türk oluyorum, uzaktan Alman. 

Kaprisli olarak algılanmaktan şikayetçi gibisiniz.
Şikayetçi değilim. Eğer 70 milyonun benimle ilgili bir düşüncesi varsa değiştirmek zorunda değilim. Yanlış algılıyorlarsa onların hatası. Benimle ilgili yapılan yorumları okuyorum ve çok gülüyorum. Bazıları diyor ki parası bitti, o yüzden futbola dönmek istiyor. 

İyi birikiminiz var mı?
Ömrümün sonuna kadar çalışmayacak kadar birikimim var. Ama ben tatil bile yapamıyorum ki, sıkılırım çalışmazsam.


“Paramı en çok motosikletlere harcıyorum, dört tane Harley Davidson"um var”

Paranızı nelere harcarsınız?
Araba koleksiyonuna başladım. Bir tane 93 model Porsche Turbom, 2003 model Ferrarim var. Paramı pahalı oyuncaklara harcıyorum. En çok da motorlara... Ayıptır söylemesi beş tane motorum var; dört Harley Davidson, bir yarış motosikleti. Herkes motor alınca üzerinde oynama yapar, kendi ruhunun ifadesidir motor. Bunları customize yapacak bir şirket kuracağım ve kreatif direktörü olacağım. Bunun için çizim dersleri almam gerek. 

Moda markası projeniz vardı...
Ben bu sene aslında bir kot koleksiyonuyla piyasaya girmeyi düşünüyordum. Fakat Türkiye"de işi verdiğimiz adam ortadan kayboldu. 

Siz giyim alışverişinizi nerelerden yapıyorsunuz?
Sevdiğim markalar Galliano, Dolce&Gabbana... Puma da giyiyorum. 

Tişörtünüzde Pele"yi görüyorum. İdolünüz o mu?
Hayır değil. Herkes dünyanın gelmiş geçmiş en iyi futbolcusu diyor Pele için ama ben çok fazla katılmıyorum. Evet, çok önemli bir futbolcu. Ama onun oynadığı dönemdeki futbolu şimdiyle kıyaslarsak yürüyerek oynuyorlar! Pele koşarak oynadığı için çok sivrildi. Maradona büyük bir futbolcu benim için. 

Peki ya yeni kuşak? Avrupa Şampiyonası"nda Semih ile Arda yıldızlaştı. Ne düşünüyorsunuz?
Arda ve Semih"in önleri açık. Başarılı bir sonuç elde ettik orada ama bir nevi şansa. Almanya dışındaki maçları iyi oynamadan kazandık. 

Sizce neden iyi oynamadık?
Bence kadroda yanlış tercihler vardı. Doğru kadroyla kazanma şansımız vardı.

“İbrahim Üzülmez-İbrahim Toraman arasındaki kavga, bir yönetim zaafı”

Eski bir Beşiktaşlı olarak fikrinizi alayım. İbrahim Üzülmez-İbrahim Toraman arasındaki kavga, bir yönetim zaafı mı?
Evet, zaaftır.

Peki bu kavga iki yabancı arasında yaşansa sonuç aynı mı olurdu?
Bu olay yabancıların başına gelmiş olsaydı basına bile yansımayabilirdi. Yabancılar nedense Türkiye"de çok seviliyor. Buraya gelen yabancıları hiçbir şey yapmadan omuzlarda taşıyoruz. Yabancı oyuncular kaptan oldu. Kaptan, futbolcu-yönetim-taraftar arasında köprüdür. Adam Türkçe bilmiyor, nasıl köprü olacak?