Neden İstanbul’da gösteri planladınız ve sonra olaylar nasıl gelişti?

Türkiye’de gösteri planlamamızın nedeni, Müslüman ve Doğulu ülkelerde kadının uğradığı şiddeti protesto etmekti. Dünyada en fazla şiddete maruz kalan ülkeler, genellikle bu ülkeler. Burada kadınların eşleri tarafından dövülmesi, öldürülmesi, çok yaygın. Yine, erkeklerin eşlerine kezzap dökmeleri, bu ülkelerde görülüyor. Biz de, İstanbul’da bir eylem düzenleyerek, dünya kamuoyunun dikkatini buna çekmek istedik. Sultanahmet Meydanı’na vardığımızda, eyleme başlar başlamaz, polis bize müdahale etti ve kollarımızdan bacaklarımızdan tutarak ilçe emniyet müdürlüğüne götürdü. Burada 7 saat kaldıktan sonra, dilini bilmediğimiz ve kimsenin bize açıklamadığı bir tutanağı imzalattılar.

Bizimle Türkçe konuştular!

Bundan sonra, göçmen dairesine götürüldük ve orada, avukatımız yanımıza geldi. Ama, onunla fazla konuşmamıza izin vermeden, bizi, camlı bir bölmenin diğer tarafına aldılar.

Polis memurları, bize Türkçe hitap ediyordu. Biz, Türkçe bilmediğimizi, sadece İngilizce ve Rusça bildiğimizi söylememize rağmen, Türkçe konuşmaya devam ettiler ve sonra bizi hücrelere götürdüler. Biz, nereye götürüldüğümüzü bilmediğimiz için direnince zor kullandılar. Ertesi sabah da, havaalanına götürüldük ve sınır dışı edileceğimiz bildirildi.

Bana ve diğer üç arkadaşıma, Türkiye’ye bir yıllık giriş yasağı getirildi. Türk polisinin bütün tavırlarının son derece tuhaf olduğunu belirtmem gerekiyor. Bizi havaalanına götürürken de, basın mensupları peşimizden gelmesin diye, bazen ani frenler yaparak, bazen hız yaparak yol aldılar. Ancak, Türk gazeteciler, yine de havaalanına ulaşmayı başardı.

Turnusol kağıdı gibiydi

Bizim eylemlerimiz, gittiğimiz ülkelerin demokrasi kültürü açısından bir turnusol kağıdı gibidir. Mesela, Fransa ve İsviçre’de yaptığımız protesto gösterilerinde, kimse bize dokunmadı. İtalyadaki eylemimizde gözaltına alındık, fakat hemen serbest bıraktılar. Rusya ve Türkiye’deki protesto gösterilerimiz ise çok sorunlu oldu.