Kayseri- Sosyal Pediatri Derneği ile Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı'nın ortaklaşa düzenlediği ''İklim Değişikliğinin ve Çevrenin Çocuk Sağlığına Etkileri'' konulu sempozyum, ERÜ Sabancı Kültür Sitesi'nde yapıldı.

Sosyal Pediatri Derneği Başkanı Prof. Dr. Gülbin Gökçay tarafından hazırlanan sempozyumun sonuç bildirgesinde, iklim değişikliğinin yıllık değişikliklerle anlaşılamayacağı, 20-30 yıllık değerlendirmelerle belirlenebileceği belirtilerek, Türkiye'nin doğusunun daha fazla ısındığı, Akdeniz Havzası'nda ise yağışlarda yüzde 20'lere varan azalmalar beklendiği belirtildi.

Sonuç bildirgesinde, iklim değişikliğinin 21'inci yüzyılın sağlığı etkileyen en önemli sorunlarından biri kabul edilmesi gerektiği ifade edilerek, çocuk sağlığıyla uğraşanların bu alanda liderlik yapmalarının önemli olduğu kaydedildi.

İnsan sağlığının korunmasının toplumların ve hükümetlerin en temel işlevi olduğu hatırlatılan bildirgede, ''Sağlık çalışanları küresel enerji dönüşümünün ve filizlenmekte olan iklim değişikliğini çözme hareketinin öncüsü olma fırsatına sahiptirler'' denildi.

Bilimsel verilere göre, dünyanın giderek ısındığı ve sera gazlarının arttığı belirtilen bildirgede, şöyle denildi:

''Isınmayla birlikte meteorolojik afetler de daha sık görülmektedir. Diğer yandan, Akdeniz Havzası'nda yağışlarda yüzde 20'lere varan azalmalar beklenmektedir. Türkiye'nin doğusu daha fazla ısınmaktadır. İklim değişikliğinin önlenmesi için en temel yaklaşım, başta enerji ve doğal kaynaklar olmak üzere her alanda tutumlu olmak ve fosil yakıtları yerine güneş ve rüzgar gibi temiz enerji kaynaklarına yönelmektir. İklim değişikliği kimyasalların artmasına yol açmakta, dolayısıyla birçok kronik hastalığın ortaya çıkmasına neden olmaktadır. İklim değişikliğine yönelik önlemler akciğer kanserinde de azalma sağlayacaktır. Ortam ısısı arttıkça çocuklarda böbrek taşı oluşumu daha sık görülmektedir. Gebelik döneminde aşırı sıcak, düşük doğum ağırlığına ve erken doğumlara yol açabilmektedir. Artan sıcaklık, duygu durumunda ani değişikliklere yol açarak şiddet olaylarını da tetiklemekte, aynı zamanda çocuklarda şiddet ve aşırı hareketlilik gibi davranış bozukluklarına neden olarak onların okul ve yaşam başarılarını düşürmektedir.''

İklim değişikliğiyle tahıl üretiminin azaldığı, tarım alanlarının biyoyakıt üretiminde kullanılmasının beslenmeyi daha da olumsuz etkileyeceği üzerinde durulan bildirgede, ''Kuraklık, ürün zararlılarını artırmakta, dolayısıyla pestisit kullanımı da yaygınlaştırmaktadır. Diğer yandan, meteorolojik afetlerin artması başta ishal olmak üzere birçok hastalığın daha sık görülmesine neden olmaktadır. İklim değişikliği olaylarından çocuklar, yaşlılar, süreğen hastalığı olanlar, fakirler ve kentte yaşayanlar daha fazla etkilenecektir. İklim değişikliğine adaptasyon çalışmalarının yapılması gereklidir'' denildi.

Yine iklim değişikliğiyle birlikte vektörlerle bulaşan hastalıkların daha sık görüldüğü ifade edilen bildirgede, şunlar kaydedildi:

''Bunun en önemli nedeni, iklim değişikliğiyle kemirgenlerin artması, vektörlerin daha kolay üremeleri ve olgunlaşmalarının daha çabuk olmasıdır. Hastalıklar meteorolojik afetlerle daha kolay yayılmaktadır. İklim değişikliği sonucunda göçmen kuşlarının göç yolları değişmekte, bu durum da yeni hastalıkların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Yüksek binalar kentlerin hava akımını engelleyerek bölgesel kirliliği artırmaktadır. Bu nedenle inşaatlar sırasında çevre etkisini değerlendirme raporunun uygulanması iklim değişikliğinin önlenmesine katkıda bulunacaktır.''

''İklim değişikliği ve çevrenin korunması çocuk hakları kapsamında ele alınmalıdır'' denilen bildirgede, bu noktada gelecek nesillerin de haklarının olduğunun ve gerekli önlemlerin alınmamasının bir hak ihlali olduğunun unutulmaması gerektiği kaydedildi.
İklim değişikliği konusunda devletler düzeyinde araştırmalar sürdürülürken toplum bilincinin artırılması için çalışmalar yapılması, basın ve görsel yayın araçlarının bu alanda katkısının sağlanması da bildirgede yer aldı.

Bildirgede, teknolojinin sağladığı kolaylıkların yanı sıra elektrik ve elektronik aletlerin gereksiz ve aşırı kullanımına bağlı olarak elektromanyetik alan kirliliği oluştuğu belirtilerek, ''Elektromanyetik alan oluşturan cep telefonları, getirdiği kolaylıklar göz önüne alınarak, belirli ilkeler doğrultusunda kullanılmalıdır. Bunlar, görüşmeleri kısa tutmak, mesaja ağırlık vermek, telefonları bedenden uzak tutmak olarak sıralanabilir'' denildi.