Alper Görmüş, Çetin Doğan için 'darbeperver' dese de Balyoz sanıklarının bu ön kabulle yargılanmasının hukuka aykırı olduğunu, iddianamede ciddi problemler saptandığını anlatıyor.

Balyoz iddianamesi tam olarak neyin üzerine inşa edilmiş? Balyoz Harekât Planı"na mı?
Balyoz Güvenlik Harekât Planı, 5-7 Mart 2003"te Birinci Ordu"da gerçekleştirilen plan seminerinin gerçekte üstü örtülü bir darbe toplantısı olduğunu iddia eden ve savcıların delil olarak gösterdiği bir belge... Darbe sonrasının ayrıntıları yer alıyor. Kurulacak "Milli Mutabakat Hükümeti" isim isim var. Balyoz Güvenlik Harekât Planı, iddianamenin ekinde yer verilen 19 CD"den birinin içinde bulunan 11 sayfalık word dokümanı...

5-7 Mart"taki plan seminerinin bu iddianamedeki önemi nedir?
Plan semineri, iddianamenin üzerinde yükseldiği iki ayaktan biri... Öbür ayakta ise Balyoz Güvenlik Harekât Planı"nın yanı sıra kamuoyunun Suga, Oraj, Çarşaf, Sakal vb adlarla tanıdığı eylem planlarını ve başka bilgileri içeren CD"ler var.

Savunma tarafı CD sahte diyor.
Evet sanık avukatları, belgenin yer aldığı 11 No"lu CD"nin sonradan üretildiğini öne sürüyor. 17, 19 No"lu CD"ler için de aynı itiraz yapılıyor.

Darbe kanıtı mı?
Plan seminerinin darbe provası olduğuna dair ne tür kanıtlar var?
Plan semineri, Yunanistan"la Türkiye arasında bir savaşta "olasılığı en yüksek" olduğu öne sürülen bir "irticai ayaklanma"ya karşı ordunun nasıl hareket edeceğine dair bir tartışma... Savcılar, bunun bir "örtü" olduğunu, gerisinde ise "oluşturulmuş" sözde bir irticai ayaklanmayı bahane ederek darbe planı olduğunu öne sürüyorlar. Bunun bir darbe planı olup olmadığı sorusunu, az önce sözünü ettiğim CD"leri bir kenara bırakıp da cevaplamamı istiyorsanız…

Lütfen… Seminer size göre bir darbe provası mı?
Ben buna kesin bir "evet" ya da "hayır" cevabı veremem. 2003"te Birinci Ordu"daki "darbe harareti" bütün gazetecilerin malumu... Darbe Günlükleri"nde de (2004) dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman, kendisinin 2003"te Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök"ün yanında yer almasaydı Çetin Doğan"ın onu "parçalayacağını" iddia ediyordu. Fakat bütün bunlara rağmen, tek başına o seminerdeki belgelerin bir darbe girişimi oluşturduğuna dair iddialar tartışmaya açık.

Seminerde bir senaryoda da olsa geçen ve AK Parti"yi hedef alan bazı söylemler suç teşkil eder mi?
Bir ordunun seçilmiş meşru hükümete karşı senaryo üzerinden de olsa "oyun" kurması kesinlikle meşru değildir. İlaveten yasal suçtur.

Böyle bir plan semineri düzenlemek ordu için mutat bir durum mu?
"Yunanistan"la savaş" senaryosu ordunun kendi mantığı içinde tuhaf değil. Fakat plan seminerlerinin "gerçekçi" de olması gerekiyorsa, bu savaşı "şeriat devleti" kurmak için istismar edecek birilerinin çıkması üzerine kurulan bir senaryo gerçekçi gelmiyor. Belki Kara Kuvvetleri de gerçekçi bulmadığı için durdurmaya çalışmıştır bu senaryoyu...

Ordudaki hizipler
Öyleyse o dönemde ordunun içinde ne tür hizipler vardı?
O dönemde Orgeneral Özden Örnek Donanma Komutanı"ydı ve 2003 Ağustosu"nda Deniz Kuvvetleri Komutanı olacaktı. Keza, 2004"teki "Sarıkız" darbe girişiminin dört kuvvet komutanından biri olan İbrahim Fırtına da 2003 Ağustosu"nda Hava Kuvvetleri Komutanı olacaktı. Özden Örnek"in "Balyoz" günlerine denk gelen (2002 sonu, 2003 başı) notlarının bence en çarpıcı bölümlerini Örnek ve Fırtına"nın kuvvet komutanlığı sonrası hayaller oluşturuyor.

Ne tür hayaller?
O sırada kuvvet komutanları olan Şener Eruygur ve Aytaç Yalman, deniz ve hava kuvvetleri komutanlarından memnun değil; 2003 Ağustosu"ndan sonra, Örnek ve Fırtına"nın aralarına katılmasından sonra "iyi işler" yapacaklarını söylüyorlar. Yani Darbe Günlükleri"nde Aytaç Yalman bir taraftan Çetin Doğan"ın girişimlerini önlemeye çalışırken, öbür taraftan "Hilmi Özkök"ü de işin içine katarak" emir komuta zinciri içinde kendince "meşru" bir darbenin planlayıcısı olarak görünüyor. Sonrasını biliyoruz: Yalman, Özkök nedeniyle bunun olamayacağını anlayınca, Örnek"le birlikte girişimden çekiliyor. Burada benim kafamı kurcalayan bir nokta daha var. Balyoz iddianamesinde yer alan "Suga" eylem planında Özden Örnek"in imzası var.

Darbe Günlükleri"nin nasıl bir ayrıntı düzeyinde kaleme alındığını bilen biri olarak, günlüklerde o dönemdeki faaliyetlere hiç yer verilmemiş olmasını garipsiyorum. Acaba ordunun kendi "legalite" sınırlarını çok ağır biçimde ihlal ettiği için mi hiç girmedi bu konulara?

Pınar Doğan ve Dani Rodrik"in Balyoz, Suga, Oraj, Çarşaf ve Sakal planlarının yer aldığı 11 No"lu CD"nin sahte olmasıyla ilgili öne sürdüğü emareleri ciddiye aldığınızı yazılarınızdan anladım. Peki CD"deki tarih, isim uyuşmazlıkları (hastane, dernek, ilaç deposu) nasıl açıklanmalı?
Son yazımda buna "muamma" dedim. Çünkü bu konuda ne savcı iddialarından ne de Doğan ve Rodrik"in açıklamalarından tatmin oldum.

Savcılar, tartışmalı CD"lerin 2003"te oluşturulduğunu ve bir daha da ilave yapılmadığını söylüyorlar. Bu durumda 2002 sonu, 2003 başında var olmadıkları kesin kimi dernek, hastane o CD"lerde ne arıyor?
Ama bir yandan da, bu "zamanlama çelişkileri"nin, TSK"nın sürekli güncellediği listeler üzerinden gösterilmesinin üzerinde de durmalıyız. Bu, şöyle bir ihtimale kapı aralıyor: CD"lerdeki bu listeler 2003"ten sonra sürekli olarak güncelleniyordu ve Balyoz belgeleri 2009 ya da 2010"da Birinci Ordu"dan "çalındığında", listelerin bu yeni halleri vardı CD"lerde.

Siz CD"lerin güncellendiği fikrine hem yakınsınız hem de değilsiniz… Buradaki soru şu: Madem güncellendiler, öyleyse neden o dosyaların üstverilerinde "update" edildikleri tarihler değil de 2002-2003 tarihleri vardı? Öyle ya, dosya her yenilendiğinde tarihin de otomatik olarak yenilenmesi gerekirdi. İşin uzmanları, buradaki muammayı açıklayacak yegâne şeyin, o yıllardaki harddiskler olduğunu söylüyorlar. Biliyoruz ki, savcılar bu bilgisayarlara ulaşmak istediler fakat "tamamının yenilendiği" cevabıyla karşılaştılar. Peki eski bilgisayarlar nerede? Bilmiyoruz. Savcılar bunların izini sürüyor olmalılar.

Eğer bir çete varsa Öyleyse Rodrik ve Doğan"ın söylediği gibi belgeleri kanıtlayacak tek şey o CD"lerin yazıldığı bilgisayarı bulmak?
Doğan ve Rodrik"in temel tezlerinin mantık ölçülerine sığmayan bir yanı da var. Onların tezindeki gibi bir "çete"nin 2009 ya da 2010"da oturup sahte CD"ler ürettiğine inanırsak, şunu da kabul etmeliyiz: Çete, 2003"e dair bir senaryo hazırlıyor, orada kapatılacak derneklere, el konacak hastanelere vb. yer veriyor. Fakat bunun için bugünkü listeleri alıp sahte belgelerine ilave ediyor.

Bir çete nasıl böyle hatalar yapar? Böyle bir aymazlığı, hem de TSK"ya karşı bir oyun kurmayı göze alacak bir çete nasıl yapar, aklım almıyor benim de. Fakat bir yazımda şunu da söyledim: “Doğan ve Rodrik, bu muamma izah edilene kadar, "Bir sahtekârlar çetesi var, bunlar 2009"da oturup 2003"e dair bir senaryo yazmışlar" iddiasını öne sürmekte haklıdırlar...” Bu itirazlara cevap vermek de savcılara düşer.

Savcılar bu tarih-isim uyuşmazlıklarının farkına varmamış olabilir mi?
Savcıların bazı listeleri valiliklere gönderdiğini ve “Bunlar 2003"teki listelerle uyumludur” cevabı aldıklarını biliyoruz. Gerçekten bir "muamma" var.

Balyoz iddianamesine salt hukuk malzemesi olarak mı yaklaşmak yoksa o dönemde Doğan"ın AK Parti alerjisini, Sarıkız, Ayışığı belgelerini baz alıp bir yargıyla tüme varmak mı lazım?
Mahkeme tabii ki "salt hukuk malzemesi"ne yani somut delillere bakarak verecek kararını... Benim kişisel kanaatim ise Çetin Doğan"ın darbeperver bir general olduğu ve bu yönde epeyce gayret gösterdiği yönünde...

Yani Çetin Doğan"ın darbe yapmasının çok muhtemel olduğu ön kabulüyle mi iddianameyi yorumlamalı?
Hiç öyle şey olur mu? Bu yolla Çetin Doğan kamuoyu önünde mahkûm edilebilir fakat bir mahkeme böyle bir yöntemle onu mahkûm edemez.

Bu sahtecilik iddiaları davanın bundan sonraki sürecini nasıl etkiler?
Ben yine "muamma"dan gideceğim... Bu muamma çözülemezse ne olur? Şu andaki kanaatime göre, Pınar Doğan ve Dani Rodrik"in işaret ettiği zamanlama çelişkileri, mahkemeyi, belgelerin sonradan "üretilmiş" olduğuna karar vermeye sevk edebilecek kadar ciddidir; meğer ki savcılar bunların nereden kaynaklandığını izah edebilsinler...

radikal