Yaşam düzeninizi bozan yakınmalarla birkaç kez sağlık kurumlarına gitmenize rağmen her defasında bütün tetkikleriniz normal çıkıyor ve “bu durum sinirsel” denerek bir psikiyatriste gitmeniz gerektiği söyleniyor olabilir. Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Ömer Necip Aytuğ, “Safra kesesi, yumurtalık, apandisit veya rahim ile ilgili hastalıklardan operasyon geçirmenize rağmen ameliyat sonrası yakınmalarınız eskisi gibi devam ediyorsa hastalığınız huzursuz bağırsak sendromudur” diyor.

Prof. Dr. Ömer Necip Aytuğ, yaşam kalitesini ciddi ölçüde düşüren huzursuz bağırsak sendromunun belirtilerini şöyle sıralıyor:

• Karın bölgesinde şişkinlik hissi.
• Yolculuğa çıkıldığı zaman “ya tuvaletim gelirse ne yaparım?” düşüncesi.
• Saat gibi işleyen bir tuvalet alışkanlığına rağmen son dönemlerde bazen ishal, bazen de kabızlık şeklinde dışkılama.
• Sabah giyilen kıyafetlerin gün içerisinde karın şişliğinden dolayı dar gelmesi.
• Sabahları el ve ayaklarda şişlik, boyun ve sırt ağrısı.

EN ÇOK KADINLARDA GÖRÜLÜYOR
Huzursuz bağırsak sendromu tüm dünya ülkelerinde benzer sıklıkta ve her yaş grubunu ilgilendirecek tarzda, toplumun yaklaşık yüzde 10-15 kadarında görülüyor. Vakaların çoğunluğunu kadınlar oluşturuyor. En önemli özelliği kronik seyirli bir hastalık olması, yani hiçbir zaman tam olarak geçmeyip zaman zaman tekrarlaması. Bu hastaların bağırsaklarının yapısal ve endoskopik olarak normal bireylerden farksız olduğunu belirten Dr. Aytuğ, şunları söylüyor:

“Nedeni tam olarak belirlenememiş ve özel laboratuvar, görüntüleme ve patolojik belirteçleri olmayan bir hastalıktır. Tanısı kendine ait yakınmaların özel birlikteliği ve oluş süresindeki önceden belirlenmiş kriterlere uygunluğuna dayanarak ve benzer tablo oluşturabilecek diğer organik kökenli bağırsak hastalıklarının mevcut olmadığının gösterilmesine dayanarak konulmaktadır. Bu gruptaki hastalar nedeni tam olarak belirlenemeyen bir şekilde bağırsaklarından gelen ve normal bireylerin hissedemediği uyarılara karşı aşırı duyarlı hale gelirler. Sindirimle ilgili normal bağırsak işlevlerini aşırı gaz, değişmiş bağırsak hareketi, ağrı, rahatsızlık hissi şeklinde algılamaya ve bu durumla yaşamaya çalışırlar. Bu algılamada bağırsaktan gelen uyarıların beyinde değerlendirildiği merkezlerin sağlıklı bireylerden farklı merkezler olmasının da rol oynadığı düşünülmektedir.”

PSİKOLOJİK KAYNAKLI OLABİLİR
Hastalığa sahip kişiler, bağırsağın organik olarak nitelenen kronik iltihap, polip, kanser gibi hastalıklara yakalanma riski açısından genel toplumdan farklılık göstermiyor. “Hastalık fonksiyonel kökenli olduğu için düzenli tedavi gerektiren bir hastalık değildir” diyen Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Ömer Necip Aytuğ, tedavi ve alınacak önlemlerle ilgili ise şu bilgileri veriyor:

“Yakınmaların yoğun olduğu dönemlerde kişi tedavi desteği almazsa yaşam kalitesi depresyona giren bir hasta kadar bozulmaktadır. Bu bireylerdeki psikolojik durumun normal bireylerden farklılık gösterdiğini söylemek güçtür. Çoğu hastanın psikolojik tablosu normal toplum bireylerinden farklılık göstermemektedir. Ancak tanı konmamış, sürekli sağlık kurumlarının kapısını aşındıran ve klinik olarak ağır hastalık grubu olarak nitelendirilen yüzde 5’lik bir grupta psikolojik tablo genel toplumdan farklılıklar göstermektedir. Bu nedenle hastalığı psikolojik kaynaklı olarak nitelendirmek ve bu tür yakınmaları olan hastaları hemen psikiyatriste yönlendirmek doğru değildir. Hastalığın tanı ve tedavisi gastroenteroloji merkezlerinde yapılmaktadır. Huzursuz bağırsak sendromu tanısı konmuş kişilerde temel yakınmanın niteliğine göre tedavisinde spazm çözücüler, bağırsak hareketi düzenleyici ajanlar, gaz giderici ilaçlar, bazen antidepresan ilaçlar ve probiyotik gibi ilaçlar kullanılmaktadır. Bazı durumlarda hipnoz tedavisi ve psikiyatrik tedaviler seçilen hastalar da uygulanmaktadır.”