AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, tutuklu milletvekillerine ilişkin, CHP'nin bir formül geliştirmesini isteyerek, "Buyurun getirin bu formülü görelim bakalım. 'Siz neye göre, neye istinaden böyle bir şey yapacaksınız', bunu getirsinler görelim bakalım" dedi.

Çelik, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında, açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı. Bir gazetecinin "Tutuklu milletvekilleri için Meclis'te düzenleme yapılacağı konusunda haberler var, bu haberler konusunda ne diyeceksiniz? AK Parti'nin bu konudaki tutumu ne olacak?" sorusu üzerine Çelik, şunları söyledi:

"Bu konu gündeme geldiği günden beri biz CHP'ye diyoruz ki: Formülü bir yazın getirin, görelim formülü. CHP'nin getirdiği bir formül yok. A,B,C şahsı üzerinde durmuyorum. Bir, iki gazeteci arkadaşımız, bir general, bir eski rektör bunları siz listenizden aday yapacaksınız ve milletvekilliğini siz hapishaneden adam çıkarma aracı haline getireceksiniz. Peki bu masum diğer vatandaşın günahı ne? Şu anda Silivri'de tutuklu olan diğer insanların kabahati ne? Onları da listesinden koysun, alsın getirsin o zaman. Netice itibarıyla tekrar söylüyorum: Anayasa ve yasalar çerçevesinde hukuku hiçe saymadan keyfiliğe düşmeden CHP formül geliştirsin. İlk günden söyledik: Buyurun getirin bu formülü görelim bakalım 'siz neye göre, neye istinaden böyle bir şey yapacaksınız', bunu
getirsinler görelim bakalım."

"Tutuklu milletvekilleri konusunda siz anamuhalefet partisine kendi önerilerini getirsin dediniz. Ama AK Parti olarak bu konuda sizin bir formülünüz var mı? Siz bir formül getirecek misiniz? Duruşunuz ve tavrınız ne olacak?" sorusu üzerine, "Ben duruşumuzun ve tavrımızın ne olduğunu söyledim. Bir daha orayı isterseniz tekrar etmeyeyim" dedi.

Çelik, Suriye'deki kayıp gazetecilere ilişkin soruya "Daha önce bildiğimizin dışında, bildiğimiz yeni bir şey yok. Ama Dışişleri Bakanlığı'ndan farklı bir bilgi alırsak, Dışişleri veya biz bunu sizinle paylaşırız. Bu iddia üzerine eğer farklı bir şey olursa bunu paylaşırız" yanıtını verdi.

"Savcılar neyin ne olduğunu çok iyi biliyorlar"

"12 Eylül soruşturması davaya dönüştü hükümet de buna müdahil oldu. 28 Şubat soruşturması kapsamında da çok sayıda kişi gözaltına alındı; bunların arasında Çevik Bir de var. Muhalefet partilerinin altını çizdiği bir konu var 27 Nisan e-muhtıra olarak bilinen bu bildiriye ilişkin bir yasal sürecin başlatılmasına yönelik bazı görüşler dile getiriliyor. Parti olarak buna nasıl bakarsınız, bir de kişisel görüşünüzü merak ederiz; zira o dönemde Milli Eğitim
Bakanı idiniz" sorusu üzerine Çelik, şunları söyledi:

"27 Nisan bildirisinden çok kısa bir süre sonra ben sayın Büyükanıt ile Genelkurmay'da baş başa 2 saat 10 dakikalık bir görüşme yaptım. O zaman da Sayın Büyükanıt bunun kesinlikle bir muhtıra olmadığını, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin hassasiyetinin kamuoyuyla paylaşıldığını ve burada kimlerin üzerine ne alması gerektiği ile ilgilenmediklerini bana söylemişti. 'Bu bir muhtıra asla değildir. Biz burada bazı duyarlılıklarımızı ifade ettik, ilk defa yapılan bir şey de değildir' gibi bir açıklama yapmıştı. Detayına girmeyeyim. Şimdi birisi bu 'muhtıra' diyor, biri 'değildir' diyor. Nitekim hükümet bunu bir muhtıra olarak algıladı ve buna gerekli cevabı verdi. O muhtıra bir paçavraya dönüştü. Hükümetin duruşuyla, hükümetin buna verdiği cevapla, o muhtıra ise bile o bir kağıt
parçasına, bir paçavraya dönüştü.

Şu anda TBMM'de bir araştırma komisyonu kuruldu bu araştırma komisyonu bütün darbelerle 12 Mart da dahil olmak üzere bütün darbelerle, muhtıralarla ilgilenecektir ve burada çok ciddi araştırma yapılacaktır. Bir rapor hazırlanacaktır. Eminim ki bu rapor bizi de kamuoyunu da aydınlatacaktır ve icra organının da yol haritası olacaktır. Yargıya çok büyük bir hazırlık yapılmış olacaktır belki bununla. Onun için orada da bu mesele ele alınacaktır. 28 Şubat'la ilgili 'AK Parti niye müdahale etmedi? Niye 12 Eylül davasına AK Parti gidip müdahil olmadı?' Biz bunu yazılı açıklamayla açıkladık. AK Parti o tarihte yoktu. Biz iktidar kanadı olarak bir şeye doğrudan şey olduğumuz zaman... Biz müşteki olduğumuz zaman, dava açtığımız, davalık konumda olduğumuz zaman birileri 'İktidar yargıyı etkiliyor, yargı iktidarın gölgesinde kalıyor' ithamında ve iddialarında bulunabilir. Şu anda Türkiye'de sivil toplum gayet iyi çalışıyor. Savcılar neyin ne olduğunu çok iyi biliyorlar. Hangi konuda kimlerle ilgili inceleme ve soruşturma başlatacakları yargının, savcının işidir. Dolayısıyla 28 Şubat'ta da diğerlerinde de böyle olmuştur. Türkiye'de demokratikleşme oldukça, açık toplum oldukça hiçbir şey hasırın altında kalmayacaktır. TBMM'deki araştırma eminim ki çok güzel sonuçlar ortaya koyacaktır. Bununla da ilgili bekleyelim görelim."

"Türkiye kendisine biçilen rolü oynamaz derken..."

"Geçtiğimiz hafta sonu İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in bir ziyareti sırasında vatandaşla diyaloğu yansıdı. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz bunu?" sorusuna Hüseyin Çelik, "Bu kamuoyunda çok konuşuldu, tartışıldı. Her insanın farklı bir tarzı vardır. Şahsen ben olsam orada vatandaşın böyle bir şey söylemesi üzerine, benim tepkim o şeklide olmazdı, demekle yetinmek isterim" karşılığını verdi. Suriye'ye ilişkin bir soru üzerine Çelik, şunları kaydetti:

"Böyle bir talep yok, böyle bir itham var, iddia, iftira var. Dikkat ederseniz bütün muhalefet partisi sözcüleri ve liderleri 'Türkiye'nin kendi iradesiyle değil, başkalarının yönlendirmesiyle Amerikanın yönlendirmesiyle Suriye meselesiyle ilgilendiğini. Sayın Başbakanın böyle bir telkinle, yönlendirmeyle arabuluculuğa soyunduğunu' ifade ediyorlar. Söylemeye çalıştığım budur. Sayın Başbakan kendi ülkesini yakından ilgilendiren bir meseleyle ilgilenmek durumundadır. Bizim Suriye ile 910 kilometre sınırımız var. Suriye bütün dünyayı, bütün medeni toplumları ilgilendiriyor. Ama bizi daha fazla ilgilendiriyor, çünkü Türkiye'de öyle köyler var ki camisi bizim taraftadır minaresi Suriye tarafında kalmıştır. Bunu biliyorsunuz bir aşiretin yarısı bizim taraftadır, yarısı diğer taraftadır. Suriye ile aramıza çekilen hatlar cetvelle çekilmiş aslında hayali hatlardır. Suriye ile bizim ciddi bir tarihi geçmişimiz var, bizim Suriye halkıyla gönül birlikteliğimiz var. Suriye halkıyla ve toplumuyla bizim derdimiz yok. Kendi halkına eziyet eden Suriye'nin yönetimi ile bizim derdimiz. Türkiye kendisine biçilen rolü oynamaz derken, böyle bir talebe cevap vermiyorum, böyle bir iddiaya ve ithama cevap veriyorum. Bu da muhalefetten ve bazı köşe yazarlarından geliyor maalesef."