Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, ''gündemimizde bir af söz konusu değildir'' dedi.

Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısına ilişkin yaptığı açıklamaların ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Çiçek, ''Sayın Başbakanın 'öncelikli tavrımız silahların bırakılması' şeklindeki açıklamaları, muhalefet tarafından 'bir genel af mı söz konusu' sorusunun sorulmasına yol açtı. Buna açıklık getirir misiniz?'' diye sorulması üzerine, ''Gündemimizde bir af söz konusu değildir'' dedi.

Hükümet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Çiçek, bir başka soru üzerine, TRT Genel Müdürlüğüne Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarı İbrahim Şahin'in atanmasına ilişkin kararnamenin Bakanlar Kurulu'nda imzaya açıldığını bildirdi.

Bu tasarının, 1 Ocak 2008'de yasalaşması gerektiğini bildiren Bakan Çiçek, daha önce konunun Anayasa Mahkemesi'ne gidiş sürecini anımsatarak, yüksek mahkemenin verdiği kararlar da göz önünde bulundurularak bir çalışma yapıldığını kaydetti.

Bakan Çiçek, hem sosyal taraflar, hem konuyla ilgili kuruluşlarla ilgili görüşmeler yapıldığını, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çelik'in de siyasi partilere gerekli bilgileri verdiğini dile getirdi.

Bugün, çalışmalar hakkında Bakanlar Kurulu'na bilgi sunduğunu kaydeden Bakan Çiçek, ''Bu yasayı, bu hafta sonuna kadar TBMM'ye göndermiş olacağız. Aralık ayında bütçe müzakereleri ve bayram tatili de dikkate alınarak, mümkünse bütçe müzakerelerinden önce veya hemen sonra bu yasanın çıkarılmasını arzu ediyoruz'' dedi.

Çiçek, şöyle konuştu:

''Bu yasa, gerçekten önemli bir yasa. Eskiden beri siyasetçilerin ve Türkiye'nin kara deliklerinden birisi olarak ifade ettiği bir konuyu ele almaktadır. Şu anda ülkemizde, Sosyal Sigortalar Kurumu, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı kapsamında 15 milyon 800 bin aktif sigortalı bulunmaktadır.

Bunların, bakmakla yükümlü olduklarını da dikkate aldığımızda 55 milyon kişiyi kapsamaktadır. Özellikle genel sağlık sigortası açısından baktığımızda -çünkü bunun bir ayağı genel sağlık sigortasını düzenlemektedir-, yeşil kartlılarla birlikte nüfusun yüzde 90'ı bu yasa ile ilgili olmaktadır.

Bu yasa, bu kadar geniş vatandaş kitlesini ilgilendiriyor. Bu yasayla getirmek istediğimiz husus, SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı'nın emeklilik, iş görememezlik ve sağlık konularında, norm ve standartlar açısından birliğinin sağlanmasıdır. Genel sağlık sigortası sistemiyle de sigortalı olsun, olmasın tüm vatandaşların sağlık hizmetlerinden yararlanmasını sağlamaktır. Ödeme gücü olmayanların primlerinin de sağlanmasına imkan vermektedir.

Ayrıca, bu yasa ile üzerinde durulan bir başka husus, bütçe açısından çok önemli bir yük getiren hususun önümüzdeki dönemde Türkiye'nin önünü tıkanmasına imkan vermeyecek tarzda bir düzenlenmesini gerçekleştirmektir. 1991 yılından evvel sosyal güvenlik sistemimiz açısından esas itibariyle ortada bir açık yok. Fakat sonra 1991'de kurulan koalisyon ve arkasından gelen bir kısım iktidarlar ve bunların yaptığı popülist düzenlemelerle, 1991'de 10 binde 5 olan açık, Gayri Safi Milli Hasılanın, bugün 4.2'sine 2006 sonu itibarıyla gelmiştir. 10 binde 5'ten, 4.2'ye gelmiştir. Bunu, rakamla şöyle ifade etmek mümkün; 2006 sonu itibariyle sosyal güvenlik sistemlerinin geliri 55.916 katrilyon, gideri 82.599 katrilyon, Aradaki fark 26 katrilyon. Transfer olarak baktığımızda ise 33.5 katrilyondur, bu 2006'da... 2007'de bu rakam daha büyük. 2008, 2009'da korkarım ki bu düzenlemeler kısa sürede gerçekleşmediği takdirde bütçe rakamlarının neredeyse yarısı bu açıklara gidebilecek hale gelmektedir.

Bu nedenle, bu yasa toplumun geniş kesimlerini ilgilendiriyor, hem de gelecek açısından, Türkiye'nin ekonomik kalkınmasının önünde en önemli kalemlerden biri olacaktır. Bununla ilgili bilgi verildi. Bu hafta sonunda TBMM'ye göndermiş olacağız. Ümit ediyorum ki, parti gruplarımız da konunun önemi içinde bir destek içinde bu yasayı çıkaracaklardır.''

-FUTBOL FEDERASYONU KANUNU-

Toplantıda, Türkiye Futbol Federasyonu Kanunu'nda değişiklik yapılmasına ilişkin düzenlemenin de ele alındığını belirten Bakan Çiçek, Avrupa Şampiyonası grup maçlarında hafta sonu Norveç'i yenen A Milli Futbol Takımı'nı da kutladı ve Çarşamba günü yapılacak Bosna-Hersek maçı için başarı diledi.

Söz konusu tasarının neler getirdiğini de anlatan Bakan Çiçek, tasarı ile FIFA standartlarına uygun bir federasyon oluşturulmasının arzulandığını söyledi.

Çiçek, şöyle konuştu:

''Esasen Türkiye Futbol Federasyonu genel kurulunda kabul edilen değişiklikler bu yasa tasarısına zerk ediliyor. Burada eskiden beri mevcut yasada, spordan sorumlu bakana, denetim ve gözetim yetkisinde bulunması, spora müdahale olarak görülüyor. Halbuki, bunlar Avrupa standartlarında özerk kuruluşlardır. Aslında böyle bir siyasi müdahale söz konusu olmamakla birlikte, bu ifadenin yanlış yorumlanması ile dışarıda tenkit konusu olmaktaydı. Dolayısıyla bu işle uğraşanların ve bu alandaki aktörlerin tümüyle sorumluluğuna havale edilmektedir. Bu işin başarısı da başarısızlığı da tümüyle futbol federasyonuna, ilgili organ ve kişilere düşmektedir.

Bakanın yetkisi ortadan kalkıyor. Bu tasabakanın, olağanüstü genel kurula çağırma yetkisi kaldırılıyor. Bu hak, genel kurul üyelerine ve yönetim kurulu üyelerine bırakılıyor.

Ayrıca futbol ile uyuşmazlıklarda, yine adli sistemdeki istinaf mahkemesine benzer Uyuşmazlık Çözüm Kurulu adı ile yeni bir kurul oluşturulmaktadır. Buna benzer modern bir futbol federasyonunda olması gereken hususlar bu yasa ile gerçekleşmiş olacaktır.''

Çiçek, Bakanlar Kurulu'nda ayrıca, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yurtdışındaki bazı temasları ile ilgili bilgi verdiğini, ayrıca dış politika ve terör konularının da ele alındığını bildirdi.

Baykal ne söylemişti?

CHP lideri Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın terörle mücadele ve sınır ötesi operasyon konusunda net olmadığını öne sürerek, "Hatta belki dilinin altında bir bakla var demek de mümkün" dedi.

Baykal şöyle devam etmişti: "Hepimiz Başbakan'ın sözlerindeki gel-gitleri görüyoruz. Başbakan kısa süre önce 'kış gelmeden askeri operasyon yapılacak' dedi ve Prag"a giderken de 'amaç silahları bıraktırmaktır' diye konuştu. Başbakan'ın çok net olmadığı görünüyor. Hatta belki 'dilinin altında bir bakla var' demek de mümkün. Çeşitli çevrelerde bir plan söylemi giderek konuşuluyor. PKK'yı meşrulaştırıp onunla siyasi pazarlık yapar, onun siyasi taleplerine cevap vermeye hazır noktaya getirilirsek çok tehlikeli bir durum ortaya çıkar. Türkiye müzakere masasına oturtulursa çok yanlış olur. Bu ciddi bir risktir."

AF İMASI YATIYOR: Başbakan'ın zihni bana net gözükmüyor. Silahları bırakmak demek, 'benim silah tutma hakkım var, ama şimdi kendi takdirimle silahı sana karşı kullanmamayı kararlaştırdım' demektir. Herkes yaptığı işin sorumluluğunu taşıyacak mı taşımayacak mı? Bu silahları bırakın söyleminin altında bir af iması yatıyor.

DTP: Bütün dünya PKK"yı terör örgütü olarak kabul ederken Türkiye"deki parlamentoda yer tutmuş bir siyasi partinin 'PKK terör örgütü değildir' demesini doğal karşılamak terörle mücadeledeki bir aymazlıktır. Eğer bazılarımız teröre terör değil diyorsa biz terörle mücadele edemeyiz. Buraya gelmişsiniz yemin etmişsiniz. Terör karşısında dünyanın hangi yerinde milletvekili suç işlese takip edilmez? Suç işleyen kim olursa olsun bunun hesabını verir.

TERÖRİSTLER HÂLÂ KANDİL'DE: Askeri müdahale olmadan diplomatik yollarla çözülürse buna saygı duyarız. Ama bu sağlanamazsa, bu konuda kararlılığın dışına çekmeye çalışırlarsa olayı, Türkiye"nin geleceği ciddi şekilde tehlikeye düşer. Böyle bir durumun olup olmadığını bilmiyorum, tamamen teorik olarak söylüyorum. Yapılan açıklamalardan memnuniyet duyuyoruz, ama bu yetmez. Gerçeği bilmek istiyoruz. Hâlâ Kandil Dağı"nda karargâh duruyor. Orada teröristler duruyor, onları etkisizleştirsene.

AJANSLAR