Hrant Dink Davası’nın görüldüğü 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin gerekçeli kararı ve DDK Raporu’ndan sonra askerlerin görevi ihmalden yargılandığı Trabzon 2. Sulh Ceza Mahkemesi de gerekçeli kararını açıkladı. Her üçünün de ortak noktası Trabzon Jandarması’nın cinayetteki rolü. Her üç kurum da ‘bulunamayan örgüt’ün adresini detayıyla tarif ediyor.

Hrant Dink suikastı ile ilgili son günlerde çok önemli gelişmeler yaşanıyor. Cinayetin azmettiricisi Yasin Hayal tutuklu bulunduğu Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nden Taraf’a çarpıcı itiraflarda bulundu. Hayal, ‘cinayetin hazırlık sürecinde Trabzon Jandarması’nın aktif rolü olduğunu, talimatların Erhan Tuncel üzerinden geldiğini, jandarmanın kendisini sürekli ağırlayıp üst düzey ilgi gösterdiğini’ anlattı. Hayal aynı zamandaTrabzon Jandarması’nın cinayetten yargılanması gerektiğini, böyle bir durumda mahkemeye gelip ifade vereceğini söyledi. Hayal’in itirafları resmin flu bölümlerinin netleşmesine katkı sağlamış oldu.

SULH CEZA’NIN KARARI

Trabzon 2. SulhCezaMahkemesi, Albay Ali Öz’ün de aralarında bulunduğu 8 sanığın yargılandığı davanın gerekçeli kararını önceki gün açıkladı. Kararda ‘sanıklar AlbayAli Öz ve diğer jandarmaların cinayeti en az 6 ay önceden bildiği halde hiçbir çalışma yapmayarak görevlerini ihmal ettikleri’ net bir şekilde ortaya konuyor. Tabii bütün bu gelişmelerin bir diğer tarafı da şu: Geçen yıl yazdığımBi Ermeni Var’daki tespitlermahkemeler tarafından teyit edilmiş oldu. Üstelik her iki karar ve Hayal’in ifadeleri de kitabın sağlaması oldu. Kitapta ortaya koyduğumbulguları, Yasin Hayal neredeyse birebir cümlelerle Taraf’a anlattı. Yasin Hayal’in açıklamalarına göre Jandarma “ Ogünne yapıyor?,ErhanTuncel ile görüşüyor musun? Erhan ile ilişkini koparma” diyormuş. Yasin Hayal ayrıca “Eylem talimatı Erhan üzerinden verildi” demiş. Yani jandarma azmettirici olarak Yasin’i bulmuş, tetikçi Ogün ile ilişkiye sokmuş, Erhan ile de ilişkini kesme diyerek süreci yönetmiş. Aynı zamanda Erhan polismuhbiri olduğu için de cinayeti ustaca emniyetin üzerine yıkmış oldu. Bi Ermeni Var’ın 186 ile 193. sayfalarında anlattığım bu yöntemi Yasin Hayal şimdi tek tek itiraf etti.

ÖZEL KUVVETLER-JANDARMA-EMNİYET

Ayrıca Bi Ermeni Var’ın 114-125. sayfalarında anlattığım‘özel kuvvetler-jandarma ve Reşat Altay’ın başındaki emniyet’ üçlüsünün cinayet öncesi yaptıkları da son gelişmelerle teyit edilmiş de oldu. İstanbul 14. Ağır CezaMahkemesi’nin gerekçeli kararında ayrıca TuncayUzundal’ın jandarmaile irtibatına vurgu yapılıyor. Üstelik jandarmapersonelleri; Resul Kütükoğlu, Ahmet Faruk Aydoğdu, Satılmış Şahin’in Erhan Tuncel, Ogün Samast ve YasinHayal ile ilişkisi üzerinde durulmuş, ‘örgüt ilişkisi var’ tespiti yapılmış ancak mealen ‘bunlar benim davama getirilmediği için hüküm bina edemiyorum’ denilmiş.

GEREKÇELİ KARAR NASIL PERDELENDİ?

Ergenekon süreci başladığından bu yana sıklıkla yaşanan bir durumDink Kararı’nda da yaşandı. Herkes gerekçeli kararı kendi istediği gibi yorumladı. Hatta bazı grupların perdeleme yaptığı açıkça görüldü.Medya da bu ‘perdeleme’ üzerinden yorumda bulundu. Maalesef ‘cinayeti aydınlatıyorum’ diye ‘kahraman yapılan’ bazı yazarlarımız da perdelemeyi çok güzel yaptı. Asıl failleri gözden kaçırdılar. Peki gerçekte gerekçeli karar da ne diyordu? Mahkeme; Erhan Tuncel’in ‘mahkemece tespit edilemeyen bir azmettirici rolü’nün varlığını düşünüyor. Erhan Tuncel, önce Yasin’i cinayet fikrine alıştırıyor. Cinayet için hazır hale gelince de gruptan uzaklaşarak hem emniyet hemde jandarmayı bilgilendiriyor. Fakat jandarmanın başka haber kaynakları da var.

Çünkü bölgede 6 haber elemanı mevcut. Böylece iş emniyetin üzerine kalıyor. Gerekçeli kararda da açıkça görüleceği üzere; Coşkun İğci de jandarmanın haber elemanı. Coşkun İğci aldığı bilgileri jandarmaya aktarıyor. Hatta, Yasin’e silah bulmak için ondan 300 lira almış, jandarmanın bilgisi dahilin de aylarca Yasin’i oyalamıştı. Coşkun silahı bulamayıp parayı iade edince de jandarma ‘merak etme o bizim kontrolümüzde’ cevabını vermişti. Ayrıca, jandarmalar; Satılmış (Volkan) Şahin, Resul Kütükoğlu, Ünsal Gürel ve Ahmet FarukGündoğdu ile yoğun temasları olduğu HTS raporlarından teyit edildi. Yine cep telefonu baz kayıtları incelendiğinde jandarma Resul Kütükoğlu’nun cinayetten önceki gün Pelitli’de olduğu, astsubay Satılmış Şahin’in de cinayetten bir gün önce İstanbul’da olduğu gözüküyor.

Ogün Samast’ın üzerinden çıkan telefonun rehber bölümünde ‘komutanım’ şeklinde kayıtlı isimde ise jandarma Ahmet Faruk Gündoğdu’nun numarası çıktı. Yani jandarmanın cinayetin hazırlığından gerçekleşmesine kadar her aşamasından haberdar olduğunun teyidi bu kayıtlar. Gerekçeli kararda ayrıca Tuncay Uzundal’ın cinayetin işleneceğini bildiği, hatta telefon inceleme ve HTS raporlarından Trabzon Jandarması’nın istihbarat elemanları ile çok sayıda görüşmesinin olması cinayeti bildiğinin delili sayılıyor.

SADECE İHMALDEN YARGILANAMAZLAR

Özetle, 14. Ağır CezaMahkemesi de, Trabzon 2. Sulh Ceza Mahkemesi de yargılaması bitmiş olan ve görevini ihmalden 6 ay ceza alan Albay Ali Öz ve ekibinin sadece görevi ihmalden yargılanmasının hukuka uygun olmadığını söylüyor. Mahkeme dolaylı da olsa ‘terör örgüt var’ diyor. Fakat bu örgütün lideri veya yöneticilerinin 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan sanıklar olmadığını ifade ediyor.Bir başka ifadeyle, iddia makamının adı geçen kolluk görevlilerini iddianamede sanık olarak göstermemesinin ve iddianamedeki ‘sanık/olayla bağlılık ilkesi gereğince’ bu kişilerin yargılanmasının yapılamaması durumununmahkemenin kararında etkili olduğunu söylüyor. Gelinen noktada gerek DDK Raporu, gerekse de her iki mahkemenin gerekçeli kararları İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nda açık olan 2007/972 sayılı dosya kapsamında ‘Dink cinayetinin arkasındaki örgütün deşifresi’ne fırsat olabilir.

Beş yıldır aynı nakarat

Gelinen noktada gerek DDK Raporu, gerekse de her iki mahkemenin gerekçeli kararları İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nda açık olan 2007/972 sayılı dosya kapsamında ‘Dink cinayetinin arkasındaki örgütün deşifresi’ne fırsat olabilir. Çünkü ‘örgüt şudur’ denmese de yapılan tarifler ‘adresi’ gösteriyor. İSTİHBARAT YALANLARI Fakat Ergenekon’a da ‘fasa fiso’ diyen çevreler ısrarla cinayetin arkasında Emniyet istihbaratını göstermeye çalıştılar/çalışıyorlar. Oysa Başbakanlık müfettişlerinin 10 Ekim 2008 tarih ve 13/08-05, 30/08-077, 48/08-15 sayılı raporları ilgili birimin kusuru olmadığını ortaya koyuyor. Ancak, bugün tutuklu bulunan bazı emniyet müdürlerinin desteğiyle yazılan ‘istihbarat yalanları’ ile ‘emniyet istihbaratının cinayete göz yumduğu ve bilerek, isteyerek cinayete sebebiyet verdikleri algısı’ yerleştirildi.

ALGI AMACINA ULAŞTI

Böylelikle asıl görülmesi gereken yerlerin (jandarma, MİT ve MGK) üstü kapatıldı. Sürdürülen kampanya sonucunda Ramazan Akyürek ‘Dink cinayetinin sorumlusu’ etiketi ve ‘cemaatin adamı’ yaftalamasıyla görevinden alındı. Akabinde de ekibi tasfiye edilerek Ali Fuat Yılmazer ve kadrosu dağıtıldı. Yani Nedim Şener, Odatv, Hanefi Avcı ve Reşat Altay kanalıyla oluşturulan algı amacına ulaştı.

Gerekçeli karar örgütü tarif edip adını koymuyor

Mahkeme 216 sayfalık gerekçeli kararında örgütün varlığını kabul ediyor. Hatta delillerini şöyle sıralıyor; “Cinayet için ortada tahmin edilenden daha büyük bir terör örgütü olmasaydı delillere daha kolay ulaşılacağı mantıksal olarak çıkarılabilecek bir sonuçtur. Cinayeti planlayanlar, tetikçileri seçtikten sonra hiçbir zaman tetikçiler ile hukuki ve fiili irtibatlarını sağlayacak delil ortada bırakmamışlardır. Cinayeti, çocuk denilebilecek yaşta olan sanıkların bir örgüt olmadan düşünüp, planlayıp yapmaları akla uzak görünmektedir. Bu düşüncemiz olayın arkasında bir terör örgütü olduğu şüphesini güçlendirmektedir. Kuvvetle muhtemel cinayeti işleyen Samast ve azmettirci Hayal dahil bu kişilerin (örgüt) kim olduğunu bilmemektedir.”

SOMUT DELİL YOK

Mahkeme bu gerekçeleri sıraladıktan sonra; örgütü neden bulamadığını şöyle gerekçelendiriyor: “Delil olmadan sadece bir kısım mantıksal yorumla terör örgütü suçundan mahkûmiyet kurulması ceza hukukunda mümkün değildir. Eğer bir terör örgütü var ise doğası gereği günümüzde de bu örgüt faaliyetlerini sürdürmekte, en azından hücre yapılanması ile uyuma sürecine girmesi gerekli ve bu durumun somut olgu ve delillerle ortaya konulması gerekir. Akıl yürütme ve yorum yöntemleri yalnızca “şüphe” için yeterlidir. “Şüphe” sanıklar lehine yorumlanır. “Şüphe” ile “mahkûmiyet” hükmü kurulamaz. Örgütün (varlığıyla ilgili) delillerine ulaşılamadığından, şüphe nedeniyle beraat kararı verilmiştir.”

HABER ANALİZ: ADEM YAVUZ ARSLAN-BUGÜN GAZETESİ