Tedavisi zor olan hastalığının bütün meşakkatli evrelerinde dahi yazılarını aksatmadan devam ettiren Arman Kırım Hoca yarın defnedilecek
 
İktisat profesörü, iş kitapları yazarı, ‘business’ ve ‘gastronomi’ konularında uzman olan Prof. Dr. Arman Kırım, hayatını kaybetti. Türkiye Gazetesinde ekim 2009’da Türkiye’de ilk defa ‘Business’ sayfası hazırlamaya başlayan Kırım, uzun zamandır kanserle mücadele ediyordu.
 
Tedavisi zor olan bu hastalığın bütün meşakkatli evrelerinde dahi yazılarını aksatmadan devam ettiren, Türkiye Gazetesi’ndeki yazılarını bir araya getirdiği “Bulut Gelir Söke’ye Çek Eşşeği Köşeye” adını taşıyan kitabının yayınlanmasının ertesi gün aramızdan ayrılan Prof. Kırım, ‘business’ ve ‘gastronomi’ yazarlığının yanı sıra, ülkemizin önemli şirketlerinde yönetim danışmanlığı da yapıyordu. İki gün önce son kitabını yayınlayan Prof. Kırım’ın ekonomi, business ve gastronomi alanında 19 kitabı bulunuyordu. Kırım evli ve 3 çocuk babasıydı.
 
YAZILARINA HİÇ ARA VERMEDİ
 
Son anına kadar yazılarına ara vermeyen Prof. Arman Kırım, ilköğrenimini doğum yeri olan Söke’de gördü. Orta ve liseyi Bornova’da, dönemin adıyla İzmir Koleji’nde yatılı olarak okudu (1965-1972). 1976 yılında ODTÜ İşletme bölümünü, 1978 yılında İngiltere’de Leeds University Ekonomi bölümünde yüksek lisans çalışmasını bitirdi. 1981-1984 yılları arasında İngiltere’de University of East Anglia’da gelişme ekonomisi alanında doktora (PhD) yaptı.
 
Doktorasını bitirdiği yıl İngiltere’nin Coventry kentindeki Warwick University’de öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1986 yılında ODTÜ İşletme bölümünde Yardımcı Doçent olarak göreve başladı.
 
Bir yıl sonra, Kasım 1987’de Doçent oldu. 1992 yılında üniversiteden istifa etti.
 
EN FAZLA SATAN İŞ KİTABININ YAZARI
 
Yurt dışı ve yurt içi bilimsel dergilerde çok sayıda makalesi yayınlandı. 2003 yılında yayınladığı ‘Mor İneğin Akıllısı’ isimli iş kitabı, Türkiye’de tüm zamanların en çok satan iş kitabı oldu. 2006 başında aylık ekonomi dergisi Turkishtime’da ‘Prof. Arman Kırım’la Strateji ve İnnovasyon’ isimli bir bölüm yazmaya başladı. Ekim 2009’da Türkiye gazetesinde “Prof. Arman Kırım’la BUSINESS” isimli, Türkiye iş dünyasını bilgilendirip geliştirme amaçlı haftalık bir sayfa hazırlamaya başladı. Kırım, 2004-2010 yıllları arasında Hürriyet’te hobisi olan yemek üzerine bir sayfa hazırlama görevini üstlendi. Hürriyet Pazar’da yayınlanan yazılarında Türk mutfağının geliştirilmesi için çalışmalar yaptı, yazılar yazdı.
 
TEZLERİ HER ZAMAN YANKI BULDU
 
İş ve ekonomiyle ilgili kitaplarında ortaya koyduğu tezler Türkiye iş dünyasında her zaman yankı gördü. Türk iş dünyasına ‘farklılaşma’ ve ‘innovasyon’ gibi çok önemli kavramları benimseten kişi olarak tanındı. Kırım aynı zamanda Türkiye ekonomisinin kalkınması ve işsizliğin önlenmesine yönelik alternatif ve sıradışı tezler içeren kitaplar yazdı. ‘Türkiye Nasıl Zenginleşir’ ve ‘Yeni Girişimcilik’ isimli kitapları, Türkiye ekonomisinin hızlı büyümesi ve yeni istihdam alanları oluşturulabilmesi amaçlarıyla çok sıradışı ve daha önce konuşulmayan farklı büyüme modelleri ortaya koydu, ayrıntılarıyla bu büyüme stratejilerinin adımlarını açıkladı.
 
Akademisyen, öğretmen, girişimci/iş adamı, iş kitabı yazarı, konuşmacı, şirket danışmanı, aşçı ve yemek yazarı olarak çok yönlü bir hayat sürmeye çalıştı.
 
Arman Kırım’a Allah’tan rahmet yakınlarına sabır ve başsağlığı diliyoruz.?
 
Prof. Arman Kırım, yarın cuma namazını müteakip Teşvikiye Camii’nde kılınacak cenaze namazının ardından Göktürk Mezarlığı’na defnedilecek.
 
Meğer ölümle randevusu varmış
 
Dün Arman Kırım Hocamızla randevumuz vardı. Ölüm bizden önce yetişti.
 
Medyada yeni şeyler yapma arzumla yola çıktığımız günlerde, yazarımız Mustafa Selçuk’un sayesinde tanıştığım Prof. Dr. Arman Kırım’a hiç vakit kaybetmeden birlikte çalışmayı teklif etmiştim. “Memnuniyetle...” dedi ancak bir de nezaket örneği verdi.
 
“Farklı bir formatta da olsa yaklaşık beş yıldır Hürriyet’e yazıyorum. Bir sakıncası olup olmadığını sormam gerekir” dedi. Birkaç saat sonra da bir engel kalmadığını müjdeledi.
 
Hemen işe koyulduk, ilk sayfamızı ve yayın planımızı hazırladık.
 
Reklam filmi hazırlanırken, kendi sayfasının tanıtımında rol almasını istedik. Ona da peki dedi ve eline tutuşturulan senaryoyu, yönetmen, “Bu oldu hocam” diyene kadar defalarca okudu, rolünü tekrarladı. Yayın öncesi son ziyaretinde bütün ayrıntıları gözden geçirdik, yayın tarihini kararlaştırdık. Gün sonunda tam Arman Hoca’yı evine uğurlarken, iki aydır her şeyi konuşmamıza rağmen bir şeyi unuttuğumu hatırladım.
 
O bir profesyoneldi ve bu önemli hizmetin de bir faturası olmalıydı ama bu konuyu hiç konuşmamıştık!
 
Tam arabasına binerken kendisinin, pazarlık konusunda hiç toleransı olmadığını da hatırlayarak, “Hocam işin ‘duygusal’ tarafını hiç konuşmadık. Sonra sürpriz olmasın, biz bu işleri -sizin lisanla- bütçesiz yapıyoruz. Uyguladığımız telif ücreti size komik gelebilir” dedim.
 
Cevap, kafamdaki ‘olumsuz ihtimal endişesi’nden daha çok etkiledi beni:
 
“Hiç önemli değil Nuh bey. Ben üniversitedeki maaşım dışındaki ek gelirlerle muhtaç öğrencileri okutuyorum. Verebileceğiniz cüz’i bir miktar varsa bir-iki çocuk fazla okutmuş olurum.”
 
BİR DERS DE “ZENGİN MEDYA”YA
 
Derken 21 Ekim 2009 Çarşamba günü ilk sayfamızı yayınladık...
 
İlerleyen haftalarda aldığımız geri dönüşler bizi çok şaşırtmıştı. Bizim prestij amaçlı sayfamız orta ölçekli kesimde de çok iyi anlaşılıyor ve pratik sonuçlar alınıyordu. Ve bu durum hocamızı çok mutlu ediyordu.
 
Derken bir gün korktuğum başıma gelmiş ve bizim ‘hazırcı’ medya yöneticilerimizden biri kendisini arayıp, “Onlar size fazla para veremez. Aynı sayfayı bizde yap, ne istiyorsan verelim” demiş.
 
Cevap konusunda Arman Hoca’nın her ortamda ve herkese, içinden geçeni aynen söyleyen birisi olduğunu hatırlatıp, “Siz her şeyi paradan ibaret mi sanıyorsunuz? Türkiye Gazetesi’nde beni çok mutlu eden ve sizde olmayan bir şey var” diyerek buradaki aile ortamından, vefa duygusundan bahsetmiş ve bizim hiçbir zaman layık olamayacağımız kadar teveccühte bulunmuş. Bütün bu ayrıntıları Arman beyden değil, çok daha sonra kendisinin çok sevdiği bir kadim dostundan dinledim. BUSINESS yaklaşık 1.5 yıldan beri her hafta sizlerle buluştu.
 
Merhum Arman beyi anlatmak için başka söze hacet yok aslında!..
 
VE SON KİTAP...
 
Gelelim hikayenin hazin bölümüne...
 
Hocamın bu gayret ve okuyucularımıza gösterdiği bu özen bizi daha da mahçup ediyordu.
 
Hastalığın yoğunlaştığı son dönemlerde defalarca, "Hocam, bizim için önemli olan sizin okuyucularımızla irtibatınızın kesilmemesi... Bu kadar kendinizi yormasanız da daha kısa yazılar hazırlasanız" teklifime şiddetle karşı çıkmış ve son nefesine kadar ilk günkü kalite ve çizgiyi muhafaza etmiştir.
 
Derken birkaç ay önceki bir görüşmemizde, "Hocam, bu yazıları ne zaman kitap haline getireceksiniz" demiştim. Kendisi de "Neden olmasın..." cevabını vermişti. Nitekim, hastane odalarına bu işi de sığdırmış ve birkaç gün önce kitabı basılmış halde bize ulaştırdı. İlişikte bir not ile: Nuh Bey, kitap çıktı. Özellikle teşekkür bölümünü mutlaka oku... Meğer, gazetemizde yayınlanan yazılardan oluşan ve çok sevdiği kızı Zeynep'in adını koyduğu yeni kitabı, gazetemize, sayfanın formatından tashihine emeği geçen arkadaşlarımız Aydoğan Kaçıra, Canan Eraslan ve Necmettin Öksüz'e teveccüh ve teşekkürlerle başlıyordu.
 
Arman Hoca ile tanışmamızdan, BUSINESS'in doğup büyüyüşüne kadar her şeyiyle bizim hikayemiz olan kitap bizi çok etkilemişti. Önceki gün yaptığımız görüşmede kendisini ziyaret etmek istediğimizi söylediğimizde "Bekliyorum..." demişti.
 
Dün gündem toplantısında yeni çıkan kitabının haberini yayına hazırlarken arkadaşlarla, "Yarın gazeteyi alıp ziyarete gidelim" diye sözleştik. Ve bu sözleşme gereği bugün (dün)?saat 11.00 civarında ziyaretimizi bildirmek üzere kendisini aradım.
 
Arman hocanın bir özelliği daha... Hastalığının en ağır safhalarında, sesinin zor çıktığı günlerde dahi bütün aramalarımda telefona kendisi çıkmıştır. Dün ilk defa başkası cevap verince benim yüreğim ağzıma geldi...
 
Ama korkunun ecele faydası yokmuş: "Arman Hocayı maalesef az önce kaybettik..."
 
MİZAMPAJI KENDİSİ SEÇMİŞTİ
 
Türk basınında ilk defa yayınlanan ‘Business’ sayfasının mizampajına karar verdiğimiz toplantıda Arman Hocamız, ben ve editörümüz Canan Eraslan, Yayın Koordinatörümüz?Aydoğan Kaçıra’nın hazırladığı birbirinden güzel sayfa örneklerinden birini seçtik. Arman Hoca, Aydoğan Kaçıra için de son kitabında emeği geçenlere teşekkür ederken, “Hiçbir yerde karşılaşmadığım harika bir Business sayfası tasarımı anlayışı getirdi” diye yazmıştı.
 
GAZETEMİZE YAZDIĞI SON MAİLİ
 
Arman beyin aşırı yoğun gündemine, her fırsatta genellikle ‘keşfedilmemiş’ ülkelere yaptığı uzun gezilere rağmen.
 
Daha da önemlisi, uzun zamandır direndiği ama son dönemde iyice acımasızlaşan amansız derdine rağmen...
 
Hastane köşelerine, serum şişelerine aldırmadan...
 
İşte, bütün titizliğine rağmen beğendiği sayfalar yapmayı başaran editörümüz Canan Eraslan'a gönderdiği son e-mail:
 
Canan,
 
İyi akşamlar.
 
Bu haftanın yazısı ilişikte.
 
Ama dünyada delinin tek bir türü olmadığını görmen için yazıyı hangi şartlarda yazdığımı anlatayım:
 
* Üç gündür hastanede yatıyorum,
 
* Şu an tepemde üç tane sıvı torbası (serum, besin, ilaç vs) damarıma akıyor.
 
* Midemde, burnumdan çıkan ve yatağın yanındaki bir torbaya bağlı sonda var.
 
* Ateş 38.7.
 
* Tansiyon 14/9 (Taşikardi).
 
* Üç haftadır yemek yiyemediğimden dolayı parmaklarımı bile oynatmaya mecalim yok.
 
Ama yine de yata kalka yazıyı bitirdim.
 
Odama giren tüm hemşirelerden de "Siz deli misiniz?" iltifatı aldım.
 
Artık güzel bir sayfa yaparsınız.
 
Sevgiler,
 
Arman Kırım
 
Ahh be hocam..
 
Arman Hoca vefat etti.
 
17 yıl önce onun dersine girdiğimde karşımda sıradışı bir hoca olduğunu hissetmiştim. Basit ama sarsıcı misallerle anlatması, üslubu ve şaşırtıcı esprileri ile o gün gönlümü fethetti. Ve o gönülden hiç çıkmadı sevgili hocam... Gazetemizde yazmaya başladığında söylediği "Yazıyorum, çünkü burada iyi insanlar var" sözü hâlâ kulağımda... O iyi insanlar sizi çok sevdiler Hocam...
 
Gazeteniz sizi son kitabınızın haberiyle uğurladı.
 
Allah'ın rahmeti üzerinize olsun.
 
 
Türkiye gazetesi