Bundan 10 sene önce fırsat bulup bir yönetim ve organizasyon üstadıyla sohbet etme fırsatı bulmuştum. O zaman kendisi ülkelere danışmanlık yapan bir kişi olarak söylediği cümle aklıma bir mıh gibi çakıldı ve o gün bugündür bu sözün gerçekliğini maalesef ülke olarak bizimde yaşadığımız acıyla seyrediyorum.

“Hocaların elini öpen ülkeler hep zirveye tırmanır, tersine hocalara el öptürenler ise günden güne rezilliği ve düşkünlüğü alışkanlık edinirler.”

Burada HOCA’dan kasıt tabi ki ilim, irfan sahibi bilgisi ve tecrübesi ile farklı sentezler yapabilmiş ve toplumu aydınlatabilmiş kişileri kastediyor ki çokta haklı. Her milletin tarihinde olan çöküntü dönemlerinin savaşların, yıkılmışlıkların nasıl aşıldığına ve bugün medeniyet seviyelerine göre dünyaya bir bakın bu ayrımı çok net görürsünüz. İlimde, fende, teknolojide ileri giden ülkelerin en doğru ve düzgün çalışan ve hassasiyetle üzerinde durdukları şey, her şeyden önce EĞİTİM’dir.

Zihinleri ve ufukları geliştiren, siyah ile beyazı ayırt etmenizi sağlayan, doğruyu bulmanızı, güzelliği anlamınızı, estetiğe kavuşmanızı sağlayan unsur eğitimdir ve bu sonuçlarından dolayı eğitimciler eli öpülesidir demek istedi.

Tersi olursa ne olur peki;

Toplumda bilim değersizleştikçe, gürültüyü müzik diye dinlemeye başlarsın,

Güçlüye boyun eğmeye, hakikati güçte aramaya başlarsın,

Zalimi haklı görür, zulme uğrayanları uğradıkları zulmü hak ettiklerini düşünmeye başlarsın,

Çocuk yetiştirmeyi unutur geceni gündüzünü onun geleceğini ekonomik olarak hazırlayacak unsurlara yoğunlaşırsın.

Aile kavramını sadece evliliğin ekonomik boyutu ile algılamaya başlar, aşkı sadece geçici  bir heves algısı sanırsın.

Kandırmak doğru, çalmak meşru, dolandırmak haklı olmaya başlar ve bunları yapanları el üstünde tutmaya başlarsın.

Vatanı sen mi kurtaracaksın…

En doğru sen misin…

Sana mı düştü…

Sen işine bak, fırsatını bulursan sen de ucundan tut…

Sözlerini değer zannetmeye ve sıklıkla söylemeye başlarsın

Her gün etrafında görmeye alıştığı üçkağıtçıları yadırgamadan izlemeyi öğrenirsin.

Ve en önemlisi toplumda ki çöküşe ahlaki, ekonomik, sosyal alanda ki erozyon alışırsın.

Bu davranışsal olarak bir koşullanma davranışıdır ve günden güne etrafınızda artmaya başladığını görürsünüz.

Toplumları ileriye götürmek ancak ve ancak bilimin önderliğinde kendi toplumsal değerlerimizler ve evrensel kriterlerle örülmüş bir eğitim sistemi ve hocalarla mümkündür. Elbette ki hocalar farklı görüşlerde ve farklı akımları benimsemiş olabilirler. Fakat bu farklılık zaten çeşitliliği ve sentezi ortaya çıkarır.

Eğitimciyi cezalandıran bütün anlayışlar sadece bilginin üretilmediği bir topluma götürür ki asıl tehlike bilginin üretilmediği toplum olmaktır.