Yargıtay 9. Ceza Dairesi, terör örgütü Hizbullah ana davasında 16 sanığa verilen müebbet hapis cezasını onadı, iki sanık hakkında verilen 10'ar yıl hapis cezasını ise oy birliği ile bozdu.

Dairenin kararıyla müebbet hapis cezası alan Edip Gümüş, Cemal Tutar, Fuat Balca, Abdulkerim Kaya, Mehmet Varol, Mustafa İpek, Mahmut Demir, Kemal Gülşen, Sinan Yakut, Şeyhmus Kinay, Yusuf Begiç, Mehmet Veysi Özel, Rifat Demir, Mehmet Beşir Acar, Mehmet Tahir Ak ve Mehmet Garip Özer'in cezaları onandı.

Kararda,”Bu kişilerin katıldıkları eylemleri gerçekleştirme nedeni, saik ve biçiminin, sanıkların toplum güvenliği yönünden tehlikeli ve zararlı kişilik taşıdıklarını ortaya koyduğu dikkate alınmadan, geçmişleri ve suçtan sonraki davranışlarındaki olumlu unsurlar da açıklanmadan, yalnızca geçmişleri ve suçtan sonraki davranışlarından soyut biçimde söz edilerek Türk Ceza Kanununun takdiri indirime ilişkin 59. maddesi ile cezalarından indirim yapılması aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni sayılmamıştır” denildi.

Kararda, bu sanıkların üyesi olduğu silahlı terör örgütünün, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nı cebir ve şiddet kullanarak değiştirme amacını taşıdığı ve buna yönelik vahamet arz eden çok sayıda olayı gerçekleştirdiğinin anlaşıldığı bildirildi.Örgütün yapısı ve ülke genelindeki organik bütünlüğü ile gerçekleştirdiği yaygın şiddet eylemleri de dikkate alındığında sanıkların sübutu kabul olunan eylemlerinin amaçlanan neticeyi gerçekleştirme tehlikesi yaratmaya uygun ve elverişli nitelikte olduğunun belirlendiği kaydedilen kararda, bu sanıklar hakkında kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde suç vasfının tayin edildiği vurgulandı.

Sanıklar Fahrettin Özdemir, Mehmet Nuri Karabulut, Mehmet Ezme ve Gazi Kavan'ın örgütün üyeleri olduklarının kabul edildiği, sanık Yunus Avcı'nın 4959 sayılı kanuna göre cezasından gerekli indirim yapıldığı belirtilen kararda, sanıklar Fahrettin Özdemir, Mehmet Nuri Karabulut, Mehmet Ezme ve Gazi Kavan'ın savunmalarının inandırıcı gerekçelerle reddedildiği ifade edildi.

İKİ SANIK HAKKINDA ALEYHTE BOZMA

Kararda Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesince haklarında 10'ar yıl hapis cezası verilen İsmail Kınay ve Abdulvahap Ekinci hakkındaki hükmün ise aleyhlerinde bozulduğu bildirildi.Kararda İsmail Kinay'ın, “Nihat” adı ile tanınan Şehmus İnsel adlı kişinin MİT ajanı olduğu gerekçesiyle kaçırılarak kendisine ait evde sorgulandıktan sonra diğer sanıklar Mehmet Varol ve Şehymus Kinay ile birlikte öldürülmesi ve evinin bitişiğindeki inşaat alanına gömülmesi eylemine katıldığının sanık Mehmet Varol'un anlatımı ve yer göstermesiyle ulaşılan diğer kanıtlar ve Kinay'ın eyleme dair “kaçamaklı ikrarı” ile açıklığa kavuştuğu belirtildi.

Abdulvahap Ekinci'nin ise istihbaratta olduğundan kuşkulanılan Hasan Bozan'ın Diyarbakır'dan kaçırılarak sorgulanıp 2 Ağustos 1997'de öldürülmesi ve yine örgüte ilişkin bilgi topladığından kuşkulanılarak 1997'de kaçırılan Nurettin Güneş adlı şahsın tutulduğu yerde sorgulanması eylemlerine katıldığının belli olduğu ifade edildi. Ekinci'nin mensubu olduğu terör örgütünün suç tarihlerinde Diyarbakır bölgesi genel sorumlusu olan Cemal Uçar'dan aldığı sözlü eylem talimatlarını örgütün askeri kanat biriminde görevli üyelere ilettiğinin de ortaya çıktığı kaydedildi.

Kararda bu bağlamda polise örgüt hakkında bilgi verdiğinden kuşkulanılan ve daha sonra örgüt mensuplarınca öldürülen Suat Erciyes isimli şahsın 1997 yılı sonlarında kaçırılıp sorgulanması, İsmail Sevinç adlı kişinin kaçırılıp öldürülmesi, MİT ajanı olduğundan kuşkulanılan Mehmet Ali Eroğlu adlı şahsın kaçırılarak sorgulanması ve 6 Aralık 1997'de öldürülmesi eylemlerinin talimatını ilettiğinin belirlendiği ifade edildi.

Kararda, “her iki sanığın mensubu bulundukları örgütün Türkiye Cumhuriyeti Anayasasını zorla değiştirip yerine dini esaslara yönelik bir sistem getirme şeklindeki amacına yönelik vahamet arz eden ve amaç suçun gerçekleştirilmesi bakımından elverişli nitelikte görülen bu eylemlerinin suç tarihinde yürürlükte olan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 146/1 maddesinde yazılı suçu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek her iki sanık hakkında yazılı şekilde hüküm kurulması kanuna aykırıdır” denildi.