Dünyada en çok televizyon izleyen ülkelerin başında gelen Türkiye, 'dizi' tehditi altında. Toplum değerleriyle bağdaşmayan ve aldatma anlayışı üzerine kurulan televizyon dizileri, aile yapısını zedelerken insanların psikolojisini olumsuz etkiliyor.

Zaman Gazeteai'nin haberine göre, reyting uğruna her geçen gün biraz daha ahlaki değerlerle çelişen dizilere tepki gösteren uzmanlar, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nu (RTÜK) önlem almaya çağırıyor. Uzmanlar RTÜK'ün bilimsel bir heyet kurmasını ve toplumun ahlaki ve ruhi yapısını bozan filmlere vize vermemesini istiyor.

Devletin yanlış insan modellerine karşı sert tedbirler alması gerektiğini söyleyen Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Başhekim Yardımcısı Psikiyatrist İsmail Yavaş, doğru karakterlerin insanı kötülüklerden alıkoyacağını belirtiyor. Devletin resmî denetim organlarının bu konuda sessiz kaldığına dikkat çeken Yavaş, aksi takdirde toplum yapısının hızla değiştiğini ve kan kaybettiğini vurguluyor. Toplumun kötü örneklerden etkilendiğini savunan Başhekim Yardımcısı, bugüne kadar binlerce hastayı incelediğini ve bu örnekleri sıkça gördüğünü kaydediyor. İnsanın içinde var olan güzel duyguların doğru modellerle ortaya çıkabileceğini anlatan Yavaş, "Burada sürü psikolojisi etkili. Mesela yolda yürürken önde gidenler kaldırıma çıkarsa arkadan gelenler de çıkar. Birçok kişi de dizideki hayatlardan etkilenerek benzerlerini yaşamaya çalışıyor." diye konuşuyor. İsrail'in bile işine gelmediği için bazı dizilerin yayından kaldırılmasını istediğini hatırlatan Yavaş, bu konuda RTÜK'ün elini taşın altına koyarak bilimsel bir heyet kurmasını, toplumun ahlâki ve ruhi yapısını bozan filmlere vize vermemesi gerektiğini ifade etti. Birçok hastasının, dizilerdeki yakışıklı erkekler veya güzel kadınlardan etkilenerek eşini beğenmemeye başladığına dikkat çeken İsmail Yavaş, hiç kimsenin reyting uğruna toplumun ahlaki yapısıyla oynamaya hakkı olmadığını dile getiriyor.

Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Oğuzhan Kavaklı, yayınlarda Türk toplumunun örf ve âdetlerine aykırı yayınların yapılmaması gerektiğini anlatıyor. Kavaklı sözlerini şöyle sürdürüyor: "Bu tür olaylar yaşandığı yerler vardır. Ama hiçbir zaman kötünün iyi emsali olamaz. Kural dışı olan, ahlâki olmayan, aldatma üzerine kurulan ilişkilerin, hiçbir din tarafından da kabul edilmesi mümkün değil. Ahlâki erozyona sebep olabilecek bir durum ortaya çıkar. O nedenle bu tarz dizileri doğru bulmuyorum. Ayrıca RTÜK gelen şikayetler üzerine konuya müdahale etmeli." Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Eskicioğlu da medyanın insan merkezli bir yaşam biçimini desteklediğine dikkat çekiyor. "Allah merkezli bir kainat var. Varlık âleminde de tevhid var. İnsana günahlar tatlı geliyor. Bu kapsamda aldatma üzerine kurulan dizi ve diğer programlar, aile yapısına ciddi zarar veriyor." diyen Eskicioğlu, yetkililerin bir an önce inisiyatifi ele alması gerektiğini aktarıyor. Senaryo Yazarları Derneği Genel Sekreteri Haluk Ünal ise bütün suçun senaristlere yüklenmesine tepki gösteriyor. Melek ve şeytan karakterleri incelenerek metin yazıldığını, iyiliği insanların kendisinin ayırması gerektiğini savunan Ünal, sanatın, toplumu terbiye etmek üzerine kurulmadığını belirtiyor./yeni şafak