TMSF Başkanı Ertürk, finans sektöründeki gelişmelerin günü gününe, hatta saatlik ve anlık izlendiğini ve her şeyin kontrol altında olduğunu bildirdi.

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Başkanı Ahmet Ertürk, finans sektöründeki gelişmelerin günü gününe, hatta saatlik ve anlık izlendiğini ve her şeyin kontrol altında olduğunu bildirdi.

Türkiye'deki bankaların da finansal yapılarının güçlü olduğunu ve herhangi bir risk taşımadıklarını belirten Ertürk, “Ama bunu bir rehavet anlamında söylemiyorum, bu dönem hepimizin tetikte olması gereken bir dönemdir” dedi.
CNN Türk'te Eğrisi-Doğrusu programına katılan TMSF Başkanı Ahmet Ertürk, küresel finansal krizin Türkiye'ye etkisini değerlendirdi.

Küreselleşme süreci ile finans sektöründe yaşanan krizin önce yok sayıldığını, sonra küçümsendiğini, şimdi ise ciddi tedbirler alma ve hiçbir kurumu kendi kaderine bırakmama dönemine girildiğini kaydeden Ertürk, söz konusu sürecin Türkiye'ye de etkileri olacak bir süreç olduğunu vurguladı.

Finansal krizi yönetme becerisi anlamında ABD ile Avrupa arasında farklılıkların ortaya çıktığını ifade eden Ertürk, şöyle konuştu:
“ABD başından beri daha proaktif davranarak hızlı kararlar aldı. Avrupa ise krizin Avrupa'ya etkilerini küçümseyerek ve 'bize bir şey olmaz' diyerek başladı. AB ilk defa böyle bir krizle karşı karşıya kaldı. Maalesef AB'nin ortak mekanizmaları burada işlememeye başladı. Ortak mekanizmalardan karar çıkmayınca da ulusal otoriteler kendi kararlarını üretmeye başladı, bu defa da ortaya bir karmaya çıktı. Bir de aynı para birimi ve neredeyse tek piyasaya haline gelen bir kıtada ülkelerin kendisine avantaj sağlayacak bir karar almasının piyasanın tümüne zarar veren bir etkisi oldu. Şimdi bunlar görülmeye başlanınca Avrupa'da da artık ortak kararlar üretilmeye başlandı.”

Bugün Avrupa'da da ABD'de de artık hiçbir bankanın kendi kaderine terk edilmediğini ve ulusal bir sahiplenme duygusuyla hareket edildiğini belirten Ertürk, bu sürecin Türkiye'ye de olumlu yansıyacağını söyledi.

GELİŞMELER GÜNÜ GÜNÜNE İZLENİYOR

Küresel ekonomi ve finans sektöründe yaşanan gelişmelerin tüm kurumlar tarafından günü gününe, hatta saatlik ve anlık izlendiğini ifade eden TMSF Başkanı, yurt dışında alınan bir kararın yansımalarının ne olduğunu çok yakından izlediklerini vurguladı.

Bütün ekonomi birimlerinin alternatif hareket planları bulunduğunu belirten Ertürk, “Şu anda rahatlıkla söyleyebilirim ki krizin başından beri Türkiye belki bir artı değerini keşfetti. Daha önceki yıllarda bu krizin söylentileri bile Türkiye'deki dengeleri altüst etmeye yeterken, bugün 1-1,5 seneye yakın bir süredir kriz konuşuyoruz ama Türkiye kendisini bu anlamda koruyabildi” diye konuştu.

Bankacılık ve diğer finans kurumlarının kendini koruduğunu ve söz konusu krizin yatırımların azalması, durgunluk gibi reel ekonomiye bazı yansımaları bulunduğunu kaydeden Ertürk, fakat Türkiye'nin bu sorunlara alışkın olduğunu kaydetti.

Ertürk, şöyle konuştu:
“Her türlü gelişmeyi izliyoruz. Şu anda bankacılık sisteminde, finans sektöründe olağan dışı bir gelişme yok. Her şey kontrol altında. Ama bunu ben bir rehavet anlamında söylemiyorum. Bu dönem hepimizin tetikte olması gereken, gelişmelerin an be an izlemesi gereken bir dönemdir. Biz bunu yapıyoruz, banka otoriteleri, BDDK ve tüm ekonomik birimler bunu yapıyor. Şu anda yerli, yabancı her banka tek tek sistem çalışıyor. Olağan dışı herhangi bir şey yok. Bankalarla bir şekilde ilişkisi olan mevzuat sahibi, kredi kullanan, bankacılık işlemi yapan, ticari işlemler yapan herkesin de bu anlamda rahat olması gerekiyor.”

YABANCI BANKALAR

Türkiye'de bankacılık sektörü içinde yer alan yabancı bankaların yerli bankalardan otorite yönünden hiçbir farkı olmadığını, bankacılık sektöründeki tüm kuralların yerli ve yabancı için aynı olduğunu vurgulayan Ertürk, yabancı bankaların bir tek sermaye anlamında yabancılığının söz konusu olduğunu kaydetti.

Türkiye'deki bankaların bilanço yönünden çok güçlü olduğuna işaret eden Ertürk, “Türkiye'de bankalar sağlam, finansal yapıları güçlü ve herhangi bir risk taşımıyor. Bu anlamda uluslararası krizin gösterdiği veya onu tetikleyen riskler Türkiye'deki bankalarda yok” dedi.

Bankalardaki mevduata verilen 50 bin YTL'lik sınırın artırılmasına da gerek olmadığını ifade eden Ertürk, aslında dünyada da buna çok şiddetli ihtiyaç olmadığını, zaten birçok ülkenin mevduata verilen garantiyi artırtıktan sonra yeni kurtarma planları ortaya çıkardığını söyledi.

IMF İLE TÜRKİYE İLİŞKİLERİ

IMF ile Türkiye arasında ihtiyacı bir stand by anlaşması yapılıp yapılmaması gerektiği yönündeki sorular üzerine Ertürk, şunları kaydetti

“IMF çıpasının belki bu krize kadar önemli bir anlamı vardı. Ama bu krizde gördük ki IMF bu krizin hiçbir tarafında değil. Sadece demeç veren tarafında var. Bana göre artık bu bir inanç meselesi. Türkiye'deki aktörler veya Türkiye'ye yatırım yapmış yatırımcıların ben artık IMF çıpasına geçmişte olduğu kadar değer atfettiklerini zannetmiyorum. Aslında IMF çıpası, Türkiye riski almış yatırımcı için bazı akıllı politikaları oluşturmanın garantisini oluşturmaydı. Şimdi bu garantilerini siz kendiniz de verebiliyorsanız, bu bir çıpadır.”