Meclis'te demokratik açılımın görüşüldüğü iki Genel Kurul toplantısındaki eylemin arkasından da aynı isim çıkınca, onunla konuşmak farz oldu! İşte sivri dilli eylemci Canan Arıtman...

CHP İzmir milletvekili Canan Arıtman bir tıp doktoru. 59 yaşındaki Arıtman 22. dönem milletvekili olarak Meclis'e girdi ve o günden bu yana açıklamalarıyla, yaptıklarıyla tartışma yaratmaya devam ediyor. Kimileri ona provokatör diyor, kimileri Cumhuriyeti savunan bir Türk kadını. Kimine göre faşist, kimine göre Atatürkçü. Bütün bu soruları kendisine sorduk ve bakın nasıl yanıtlar aldık...

- 10 Kasım'da yapılan ön görüşme oturumundaki pankartlı eylemin mimarı da mı sizdiniz?
Canan Arıtman: (Gülerek) Evet bendim. Pankartları ben hazırladım. 10 Kasım ısrarıyla, sanki Atatürk'ten, Cumhuriyet'ten intikam alınıyor. Halkımız da çok tepkiliydi. Seçmenlerden çok arayan oldu. Eylem de çok spontane gelişti.

- Dövizleri, Meclis'teki odanızda mı hazırladınız?
Evet. Odamda bir Atatürk takvimi vardı. Onun yapraklarını kestik, bilgisayarda yazıp, harfler çıkarttık, Meclis kantininden karton aldık, üzerine yapıştırdık.

- Genel başkanınız Deniz Baykal, bu eylemden sonra aradı mı sizi? Mimarı olduğunuz eylemi, dolayısıyla da sizi savundu biliyorsunuz...
Genel başkanın haberi yoktu. Zaten salonda da değildi ben eylemi yaptığımda. O varken olmazdı, saygısızlık olurdu. Aslında kimsenin haberi yoktu. Ama sonradan çok olumlu tepkiler aldım.

- Kadın bir korumanız var. Neden korumaya ihtiyaç duyuyorsunuz? Siz mi istediniz, Emniyet mi verdi?
Devlet birkaç yıl önce koruma verdi bana. Eğer bir şeyler yapıyorsanız, sizi destekleyenler olduğu gibi, şiddetle kızdırdığınız kesimler de olacaktır. Ve ne yazık ki bu kesimler, bağnaz, mürteci gruplar oluyor ve tabii bu tür ilkel kişilerden de çok olumsuz davranışlar beklenebilir. Yani sonuçta, devlet korunmamı uygun buldu.

- Gelelim genel görüşme sırasındaki (Cuma günü) yaşanan eylemlere... Türkiye Gençlik Birliği üyesi iki gencin ve şehit annesi Pakize Akbaba'nın yaptığı eylemlerin mimarı da siz misiniz?
Hayır mimarı ben değilim ama bana gelen konuklar bu eylemi gerekleştirme kararlılığıyla gelmişler.

- Sizin haberiniz var mıydı?
Onlar o gün Meclis'e geldiklerinde kapıda polisler şehit annelerinin bayraklarını aldılar. Pakize Hanım orada ağladı. Polisler elindeki ve çantasındaki bayrağı bulmuşlar ama bir bayrağı bulamamışlar (gülüyor). Onu çıkarıp gösterdi genel kurul salonunda. Bir şehit anasını hırpaladılar. Başbakan 'Anaların gözyaşlarını dindireceğiz' diyor. Ne gözyaşı dindirmesi, bu vatan uğruna evladını vermiş bir şehit anasını, Ata'nın parlamentosunda hüngür hüngür ağlattılar. Kadıncağız ve gençler karakola götürüldü.

- Siz de karakola gittiniz onlarla. Niçin?
Evet çünkü en azından hırpalanmasınlar, darp edilmesinler diye gittim. Meclis'te gördüğümüz manzara çok ürkütücüydü. 10 polis üzerlerine atladı. Önce gençleri darp ettiler. O anda locanın perdelerini kapattırdı Meclis yönetimi. Onu görünce irkildim çünkü bu durum herkesin görmesini engellemek ve onları darp etmek anlamına gelir. Sözde demokratik açılım yapıyoruz dedikleri günde demokrasiye nasıl kapandığımızı da, o kapanan perdelerle görmüş olduk, bu da tarihe geçti.

'EYLEMMAN'
İzleyici localarında eylem yapan Türkiye Gençlik Birliği üyesi iki genç ile şehit annesi Pakize Akbaba'yı gözaltına alındıkları Kavaklıdere Polis Karakolu'nda da yalnız bırakmayan Arıtman'ı karakol dönüşü Meclis'teki odasında ziyaret ettik. Demokratik açılım görüşmelerine kırmızı-beyaz yakalı tayyörüyle gelen bu eylemci milletvekili daha önce silahlara karşı kampanya sırasında atış poligonunda kameralara poz vermiş bir isim. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün annesinin Ermeni kökenli olduğunu öne sürdüğünde kendi genel başkanından bile tepki görmüştü.

Şehit anasını Meclis'te ağlattılar
- Eylemci gençleri nereden tanıyorsunuz?
Gençleri tanımıyorum. Ben bir milletvekiliyim. Her zaman sivil toplum örgütleri bizi ziyaret eder. Sanırım kapıdaki görevli polisler de bazılarını belirlemişler. AKP'liler çok rahat giriyor ama AKP'li olmayanlar Meclis'e bin bir soru ve çok sıkı aramayla giriyor. Bir milletvekilinin misafiri olmaları gerekiyor girebilmeleri için. Genel Kurul'u izlemek istediklerini söylediklerinde de yardımcı olduk.

- Yani Genel Kurul salonuna, localara siz mi soktunuz onları?
Girebilir miyiz dediler. Tabii ki dedim. Halka açık bir gün. Herkes dinleye bilecek. Ancak o gün anormal şeyler oldu Meclis'te. Şehit anaları kapıdan girdikleri andan itibaren polis refakati ile gezdiler. Tuvalete bile peşlerinde polisle gittiler. Localara girerken iç çamaşırlarına kadar aranmışlar. Pakize Hanım ağlamış.

- Başbakan, eylemlerin ardından çıktığı kürsüde, sizi kastederek 'Eylemcilerin koluna giren milletvekili' dedi. Ne düşündünüz?
Ben onlar tartaklanmasın diye koluna girdim. 'Anaların gözyaşını dindireceğim' diyen bir başbakan, o gün Gazi Meclis'te şehit analarını ağlattı. Ben koluma şehit analarını taktım, Başbakan koluna eli kanlı katilleri taktı. Aramızdaki fark budur. - akşam