İnsanın ruh ile bedeninin sürekli etkileşim içinde olduğunu belirten Güllü, ruhtaki ferahlığın, iyi hal durumunun bedene yansıdığını, bedendeki rahatlama ve gevşeme halinin de ruhu etkilediğini anlattı.

Sürekli gergin olan ruh halinin strese yatkınlığı artırdığının altını çizen Güllü, "Yüzde başlayıp kısa sürede tüm bedeni ve ruhu geren stres faktörlerinin başında kibir, gösteriş, kişisel zaaflar, egoistlik, güvensizlik gibi hastalıklı duygular gelir. Her şeyin tamamen kişilere bağlı olduğunu öğreterek hayal kırıklıklarına zemin hazırlayan bazı kişisel gelişim akımı ve felsefeleri, hatalı meslek ve görev algıları, tevekkül, kader inancı, sabır, hikmet tasavvuru gibi 'stres savar' değerlerdeki zayıflama, en çok da medyada empoze edilen agresif, hırçın, asabi, saldırgan, huysuz tipoloji örnekleri ve rol-model kalıplarının de bu stresin nedenleri arasındadır." dedi.

Stresin ülser, gastrit, spastik kolon, depresyon, hatta kanser gibi hastalıklara davetiye çıkardığını anlatan Güllü, tüm bunları başlatan en önemli nedenin; sıcaklık, samimiyet, doğallık, tebessüm, ilgi, alaka bulunması gereken yüzlerdeki gereksiz, suni, yapmacık, soğuk ve katı ifadeler olduğunu vurguladı. Ortaya konulan soğuk, katı jest ve mimiklerin kişilerin ruhunu gereğinden fazla yorduğuna dikkat çeken Güllü, bunun kişileri strese yol açtığını kaydetti.

Stresin çocukların daha kolay hastalanmalarına neden olduğunu ifade eden Güllü, özellikle bir yakınını kaybetmenin çocukların stresini artırdığını vurguladı. Güllü, ''Çocuklar üzerine yapılan bir çalışmada, stres düzeyi yüksek olan çocuklarda bir yıllık toplam hastalık oranında yüzde 40, ateşli hastalık oranında yüzde 77 artış olduğu saptanmıştır.'' diye konuştu.

Kronik streste vücutta enerjinin depolanmadığını belirten Güllü, bu şekilde kişilerin çabuk yorulduğunu ve diyabet olasılığının arttığını söyledi. Stres sırasında hormonların enerji oluşturabilmek için daha fazla glukoz ve yağ asidi salınmasına neden olduğunu anlatan Güllü, bu durumun insüline bağımlı ve insülin dirençli diyabette glukoz birikmesine, kan şekerinin yükselmesine ve damarlarda plak oluşumuna neden olup hasara yol açtığını kaydetti.

Stresin, doğal öldürücü hücre sayısını azalttığını, tümör kanlanmasını artırdığını ve tümör dokusuna glukoz sağladığını belirten Güllü, ''Kanserli kişi optimist, kendine güvenen ve sosyal olarak desteklenmiş ise yaşam süresi daha uzun ve yaşam kalitesi daha yüksek oluyor.'' dedi. Psikolog Güllü, yapılan bir araştırmanın, psikolojik destek alan meme kanseri hastalarının destek almayanlara göre yaşam sürelerinin daha uzun, kanser tekrarlama oranlarının da daha düşük olduğunun saptandığını ifade etti.

Sağlıklı yaşam için stresten uzak durulması gerektiğini vurgulayan Güllü, bunun için de insani münasebetlerde yüzde gülümsemenin eksik edilmemesi gerektiğini, gerginlikten uzak durulması gerektiğini sözlerine ekledi.