Saniyelerin getirdiği değişimlere inanmak güçken; ayların, sezonların ve yılların yarattıkları etki; adapte olmayı oldukça zorlar nitelikte. Sokak modası, yani Casual giyimalanında da bu durum fark edilmiş olacak ki, birkaç sezondur öne çıkan tema; “Akışına Bırakıvermişlik” olarak göze batıyor.

Akışına bırakıverme temasında kastedilen; fazla kasmadan, abartmadan, üzerine çok düşünmeden, zıtlıkları bir araya getirme çabası içine girmeden, gündelik olarak giyilebilecek, eline yüzüne bakılabilir ve rahat edebilmenin temel noktalardan biri olduğu bir giyim stili.

Spor giyim denildiğinde insanların aklarında genellikle iki tane klişe kombin belirir. Ya evde temizlik yapılırken giyilebilecek olan pespaye eşofman takımları ya da yırtık bir kot üstüne de bir t-shirt. Konunun derinliklerine inmeden acelece belirtelim; spor giyimin bu ikisiyle de uzaktan yakından alakası yok.

Spor giyimde amaçlanan görünüm zarif birsalaşlıktır. Zıt kutupların birbirini itmesi ya da çekmesi hedeflenmiyor. Birbirine reaksiyon vermeden yumuşak bir selamlama seremonisi amaçlanan. Mesela; sigaret bir pantolon ile yalın, materyalsiz bir t-shirt ile elde edilen naif bir birliktelik. Ya da bir boyfriend jeans’in üzerine kırık beyaz hatta hafif griye çalan bir gömlek…

Spor giyimde baz alınan temel ilke; konfor ve rahatlıktan ödün vermeden şık ve sofistik bir görünüm elde edebilmek. Hareket özgürlüğüne kısıtlamada bulunmayan bir şıklık ile çaba sarf etmeden elde edilen bir zarafet… Bir kadın başka ne isteyebilir ki? (KAYNAK: Sihirli Ruj)