HDP eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ 1 Kasım seçimleri için hazırlanan parti bildirgesini açıkladı.

HDP'DEN 'İNADINA' YEREL YÖNETİM...

HDP, "İnadına yerinden yönetim" başlığı altında yerel yönetimin güçlenmesini savunuyor.
Dolmabahçe mutabakatının "zemin"olarak belirlendiği HDP'nin Kürt sorunu politikasında, "Dolmabahçe mutabakatı zemininde muhattaparın özgür ve eşit koşullarda görüşmeleri sürdürebilmesi, ellerin tetiklerden çekilmesi ve karşılıklı güçlendirilmiş çatışmasızlığın sağlanması" hedef olarak konulmuş durumda.

YENİ SLOGAN

7 Haziran seçimlerinde "Bizler Meclis'e" sloganını kullanan HDP, 1 Kasım seçimlerinde "İnadına HDP, İnadına Barış" sloganını kullanacak.

ASGARİ ÜCRETE ZAM

HDP'nin 1 Kasım seçimlerinde asgari ücret vaadi bin 800 TL'den 2 bin TL'ye çıkarıldı.

İşte Yüksekdağ'ın konuşmasından satır başları:

"İşte böyle başlamıştı her şey. Güzel başlamıştı, güzel devam etmişti. Siyasi iktidarın ve sarayın hırsı Türkiye'nin aydınlanan geleceğini karartmadan önce, savaş başlamadan önce, hırsızlıkların üstü kanla örtülmeden önce umut vardı, coşku vardı, neşe vardı. İnsana inanç, geleceğe inanç vardı. HDP büyük insanlığın o büyük yürüyüşünü başlattığında saflarımızda buluşan o büyük enerji, Türkiye'ye yeni bir ufuk açmıştı.

Karanlığın en yoğun olduğu bir aşamada ufukta beliren bir ışıktı ve umuttu HDP. HDP sadece bir kişi, bir lider, bir örgüt değildi. HDP, yani bizler bütün Türkiye Kürdistan halklarının çoğunluğunu temsil ediyordu. Yıllar boyunca birbirinden koparılan Türkiye halklarının nasıl bir araya gelebileceğini gösteriyordu. Türkiye toplumunun, halklarımızın yeni bir ışıkla aydınlanmasını istemediler. Çünkü karanlıkla beslenenler çünkü iktidarlarını zorbalık ve zulüm ve kan üzerinden kuranlar aydınlıktan ışıktan korkarlar.

Ama bizler geride bıraktığımız dönemde 7 Haziran'daki büyük seçim başarısını elde etmeden önce bu ışığı görmüş ve etrafında buluşmuştuk. İşte tam da bu süre içerisinde biz 7 Haziran'a varmadan önce bütün Türkiye halkları değişimin öz gücü olduğunu gördüler.

Sorun çözmek değil, sorun üretmekten başka hiçbir şey yapmayan siyasi iktidar vardı. Sonra bütün Türkiye halkları HDP ile birlikte bizler olarak değiştirme gücünü kuşandı. İşte HDP, 7 Haziran başarısıyla beraber Türkiye'de demokrasi geleceğinin adresi oldu. Her türlü saldırıya, kuşatmaya, ablukaya rağmen, HDP ve onun milyonlardan oluşan gönüllüler ordusu yani bizler, kadınlar gençler işçiler emekçiler köylüler LGBTİ bireyler ve tüm ezilen halklar ve inançlar…

Hiçbir zulüm saltanatının yıkılmaz olmadığını gösterdiler. Hiçbir saldırı aygıtının ve sonu gelmeyeceği, gitmeyeceği düşünülen hiçbir iktidarın yara almaz ve baki olmadığını gösterdiler. İşte 7 Haziran seçim sonuçlarının en büyük başarısı buydu. HDP'nin ve bizlerin en büyük başarısı buydu. Mümkündür ve başarabiliriz. Başka bir dünya, başka bir Türkiye mümkün.

İşte esas korktukları da buydu. Onları çığırından çıkaran da Türkiye toplumunun bu kadar güçlü biçimde demokrasi kültürüyle buluşmuş olmasıydı. 7 Haziran'da ne gördüler biliyor musunuz? Karşılarında güdemeyecekleri, baskıyla yalanla yönetemeyecekleri bir halk olduklarını gördüler. Bu iktidar sahiplerini, saltanat sevdalılarını en fazla ürküten şey olmuştur. Bütün diktatörlerin en büyük korkusu budur, yönetemedi halk."

Demirtaş'ın konuşmasından satır başları

Bukadar büyük bir hazinenin ortasında oturan yoksullar ordusu olarak bekleyemeyiz.

Siyasetin dilini değiştirmeliyiz. Bizi HDP olarak siyaset toplumun huzuru için vardır diye yola çıktık.

Biz bir geçiş dönemi yaşıyoruz. Geçiş sürecinin demokratik bir kazanıma dönüşmesi için sabırla ve metanetle dayanmalıyız. 7 Haziran akşamı yeşeren umutlarımız 1 Kasım günü çoğalacaktır. Biz bunun için buradayız. Bizi siyasetin gücünü öç almak intikam için kullanmıyoruz. Siyaset bizler açısından hırsla kibirle öfkeyle yapılacak bir iş değildir.

Kendimizden sonrakilere sorun bırakmazsak ancak başaralı sayılırız  

HDP'yi büyütürken ahlaki değerlerimizi korumalıyız. Türkiye'nin HDP'ye ihtiyacı var.

Bir an HDP'nin olmadığı bir Türkiye hayal edin. Öyle bir Türkiye tehlikeli sulara sürüklenen bir gemi gibi olur. HDP'yi bu gemiden atamaya çalışanlar şunu düşünmeli. O gemide HDP olmazsa bu gemi batar. Hepimiz batarız. O yüzden HDP'ye ihtiyacı var. HDP'ye sahip çıkmak demek Türkiye'nin aydınlık geleceğine sahip çıkmak demektir. Bizim Türkiye'ye Türkiye'nin de bize ihtiyacı var.

Bu geçiş döneminde rejim değişecek ama Gandi'nin dediği gibi alkışlar önüne kansız çıkınız.

İnadına HDP inadına barış deme zamanı...