Türkiye’de olduğu kadar Aydın’da da alacağı oy merak konusu olan parti HDP… Bu partinin seçim programındaki vaatlerin makul ve mantıklı olup olmadığını CHP de olduğu gibi ne tartışan var ne de merak eden…

Onun yerine herkes bu partinin barajı geçip geçemeyeceği ile ilgili papatya falına bakıyor. Barajı geçecek… Geçmeyecek… Geçecek… Geçmeyecek.

Geçmesini isteyenler sadece HDP’liler değil… Temennide başı çekenler bu partinin barajı aşması halinde AK Parti iktidarına son verecek beklentisi ile iktidar yolu gözleyen veya başka bir nedenle iktidarın gitmesini isteyen bilumum “müzmin AK Parti karşıtları…”

“Bu partinin parlamentoda olması demokrasinin bir gereğidir”  tezi ile kendine oy verenleri temsil açısından barajı aşması gerektiğini demokrasi adına savunan bir kesim de var.

Ama bir gerçek var ki, Batı’daki vatandaşın ikinci tercih olarak bu partiye oy verebilmesi için bölünmeye giden süreçte önemli bir adım olan “federasyon” iddia ve söylemlerinin neden olduğu kaygının giderilmesi, karşılıklı güvene dayalı duygudaşlık bağının tesisi gerekiyor.

HDP için diğer bir sorun da Selahattin Demirtaş “PKK ile aramızda organik bir bağ yok” demesine rağmen bazı kesimlerin bunun bir aldatmaca olduğundan hareketle bu hassas konuda bu partinin henüz daha güven vermediğini, zamana ihtiyacı olduğunu dile getirmesidir.  

Toplumda olan bu kaygı ve güvensizliğin değişmekte olduğu yönünde parti mensuplarını ümitlendiren ise Selahattin Demirtaş’ın Cumhurbaşkanlığı seçiminde ulaştığı oy oranıdır.(% 9,76)

Bu sonuç bağımsız adaylarla girdikleri daha önceki seçimlere bu kez parti kimliği ile girme hususunda kendilerini cesaretlendiren yegâne nedendir.

Görünen o ki, bıçak sırtı konumu nedeniyle kendileri ümitle, rakipleri ise sonucun kendilerini de yakından ilgilendirmesi açısından sandıklar açılıncaya dek merakla papatya falı bakmaya devam edecek HDP de gündemden düşmeyecektir.

Bunları belirttikten sonra asıl konuya HDP'nin Aydın adaylarına ve onlarla neler yapabilir, milletvekili çıkarabilir mi, oylarının yükselmesi hangi partileri etkiler konusuna gelelim.

Adaylar 1-Filiz Koçali 2-Muzaffer Yöndem 3-Sevay Akkan Açıcı,4-Nazlı Boza Kibar 5-Mahmut Nacar 6-Derviş Peker 7-Ayfer Demirer.

Ovaeğmir Beldesinin geçen dönem Belediye Başkanı 2.sıra adayı Muzaffer Yöndem dışındaki adayları Aydın kamuoyu pek tanımıyor.

Gerçi Gaziantep adayı Celal Doğan, Mersin adayı Dengir Mir Mehmet Fırat’ta olduğu gibi Aydın kamuoyunun yadsımayacağı sol oyları da toparlama olasılığı olan bazı şöhret isimlere HDP'den adaylık teklifi yapıldığı biliniyor.

Gerek sembol isimlerin çekinceleri gerekse vatandaşların oylarını adaydan çok partiye verecekleri varsayımı ile “aday yabancı da olsa fazla değişen bir şey olmaz” noktasına gelinmiş olmalı.

İşte İstanbul doğumlu 1.sıra adayı Filiz Koçali bu düşüncenin ürünü olsa gerek… O bilinen kadarıyla  etnik kimliği ile değil sol kimliği ile öne çıkan bir aday.

Anlaşılan bu aşamada HDP yi partili dışındaki sol kesime anlatmak ve oy vermeye ikna etmek de en az oy istemek kadar önemli görülmüş ki, sol literatüre ve ideolojiye hâkim o  1.sıradan aday yapılmış.

Ona göre tanınırlığı daha çok ama sol ideolojiden çok kimliği ile öne çıkan ayrıca Koçali’ye göre propaganda yeteneği daha zayıf Muzaffer Yöndem ise 2.sıraya konmuş.

 Peki, HDP bu adaylarla Aydın’da ne yapabilir, milletvekili çıkarabilir mi?

7 Haziran seçimlerinde oy kullanacak olan yaklaşık 772 bin seçmenin yaklaşık 100-110 bin adedini Kürt kökenli olsun veya olmasın Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgesi’nden göç edenler meydana getiriyor.

HDP Aydın’da 30 Mart 2014 BŞB seçiminde 20.226 oy aldığı halde bundan beş ay sonra yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde ise 41.682 oy almış ve oyunu %100 artırmış.

Bu partinin seçimdeki birinci amacı bu oyu 60-65 bin seviyesine çıkararak genelde  %6.96 olan oranı % 10 seviyesine taşımak. Olayın ikinci aşaması ise milletvekili çıkarmak… O da baraj gibi bıçak sırtı.

Bunun için HDP yetkilileri Doğu kökenli hemşerilerinden ve solculardan 1991 seçimlerinde Süleyman Demirel’in yaptığı gibi “ödünç oy” istemeye hazırlanıyor.

Tutarsa en büyük zararı AK Parti görecek. Zira sandık sonuçlarına bakıldığında Doğu kökenlilerin ekseriyetinin bu partiye oy verdiği görülecektir.

İkinci zararlı çıkacak olan da CHP... Çünkü solculara göre CHP hem Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Ekmelettin İhsanoğlu’nu desteklemekle hem de Mehmet Bekaroğlu, İlhan Kesici gibi sağcılara kapısını açmakla sol kimliğini yitirdi ve geçmişteki DYP, ANAP gibi merkez sağ eksenine kaydı.

Bu düşüncede olanlar o nedenle Cumhurbaşkanlığı seçiminde Selahattin Demirtaş’a oy verdiler.

HDP liler bu seçimde de aynı beklenti içindeler… Onların oy beklediği diğer bir kitle de kararsızlar… Bu durumdan da en fazla etkilenecek olan da azdan az, çoktan çok gider hesabına göre yine AK Parti ve CHP…

En az zararla çıkacak olan parti de HDP ile aralarında geçişkenliğin az olduğu MHP… Hatta karşı olanların ve kararsızların oylarını alma ihtimali bulunduğu için gücünü daha da artırma olasılığı bile var.

Bakalım bu ihtimallere seçmenin cevabı ne olacak…7 Haziranı bekleyip göreceğiz.