Hatırlayacaksınız…19 Eylül tarihli yazım “ADÜ Cavit Bircan’a mülk değildir” başlığını taşıyordu.

Ben hata etmişim… Durum öyle değilmiş…Mülkmüş(!)

Onu da tam olarak aydınpost’un Mustafa Sarıoğlu ile yaptığı canlı yayında öğrendik.

Daha önce AK Parti kurucu il başkanı ve 22.dönem milletvekili A.Rıza Acar’la yaptığımız canlı yayın programında Sayın Acar Rektör Bircan’ın ADÜ’ deki keyfi uygulamalarından söz etmiş ve eleştirmişti.

Ve örnek olarak da AK Parti’den milletvekili aday adayı olan Doçent Mustafa Oğurlu’nun sırası geldiği, şartları oluştuğu halde profesörlük kadro ve unvanının verilmemesini göstermişti.

Bunun üzerine ertesi gün Sayın Acarı telefonla arayan Rektör “siz o programda bana hakaret ettiğinizden dolayı adı geçen doçente profesörlük kadrosu vermiyorum” demiş.

Bu bir iddia ya da rivayet değil gerçek…

Sayın Rektör oturduğu koltuğu mülkü gibi görmese bunu söyleyebilir mi?

Bu gerçeği kendi programı sırasında hem Sayın Sarıoğlu dile getirdi hem de sonrasında görüşüne başvurduğumuz Sayın Acar da doğruladı.

Millet parasıyla kurulmuş… Demokrasi şehidi Menderes’in adını taşıyan… Elli bine yakın öğrencinin geleceğini aradığı…

Aydın’ın kalkınmasında lokomotif görevi görecek… Bu şehri Dünya ile entegre edecek…

Devletin bir kurumundaki yönetim mantığını görüyor musunuz?

Vah ki… Hem de ne vah?

Özgür düşüncenin merkezi olma özelliği taşıyan… Adaleti,hak ve hukuku temel prensip edinecek gençleri yetiştirmekle görevli bir eğitim kurumunun tepe yöneticisindeki anlayışa bakar mısınız?

Biz devlette ölçünün ehliyet… Liyakat… Sadakat olduğunu biliyorduk…

Meğerse bizim bildiğimiz değirmenin altından çok sular geçmiş de o ölçülerin yerini eşleri işe alma… Kayırmacılık… Göz boyama… Yağcılık… Omurgasızlık almış da haberimiz yokmuş.

Şimdi daha iyi anlaşılıyor Türkiye’deki üniversiteler içinde ADÜ’ nün esamesinin niye okunmadığı…

Dünya üniversiteleri içinde ilk binde adının niye olmadığı…

Bu gidişle Rektör Bey’in hayalim diyerek açılışını yaptığı AVM ve popülist yönetimdeki başarısı ile Dünya’ya açılacak ADÜ...

Ya keyfilikteki sınırsızlık?

Ona ne demeli?

Sayın Sarıoğlu’nun dile getirdiği bir iddiaya göre Üniversite Hastanesine girişte bazı hastalara girişim engeli konmuş.

Eminim bu uygulamanın ne Türkiye’de ne de Dünya’da başka bir örneği de yoktur…

Biz “aydınpost” başta bazı gazetelere ulaşım engeli konduğunu duymuştuk ama daha vahimi böyle bu kadarına da pes dedirtecek bir girişime ilk kez şahit olduk.

İddia doğruysa ki, aksini savunan bir açıklama yapılmadı, Rektör Bey ya da bazı yöneticiler hakkında gözünün üstünde kaşı var diyenlere bütün ihtiyaçları vatandaşın ödediği vergilerden karşılanan milletin hastanesi tedavi hizmeti vermeyecek mi?

Teröriste bile tedavi hakkı tanınan bir devirde böyle bir uygulamanın emsalini ne özel kurumlarda ne de birbiri ile savaş halindeki milletlerde görmek mümkündür.

Bu ne vicdandır?

İçinizden:

Hem milletin hastanesinde bir kısım insanların tedavisinin engellenmesi hem de iktidardaki AK Parti’nin kurucu genel başkanı eski milletvekiline bir atanmışın “devlet adabına” aykırı tavrı ne iştir, diyenler çıkabilir.

Aydın’ın geleceği bazı kifayetsiz muhterislerin elinde yok mu oluyor endişesini taşıyanlar olabilir.

Bu memleket bu kadar sahipsiz mi, diye soranlara rastlanabilir.

Ya da ADÜ Rektör Cavit Bircan’ın mülkü mü, diye mırıldananlar çıkabilir.

Velhasıl biz buna mı layığız, diye kederlenenler çıkabilir.

Mustafa Sarıoğlu da söyledi… Bütün bunları medeni ölçüler içinde soracağınız insanlar…

Oy verdiğiniz milletvekilleri…

Mehmet Erdem… Abdurrahman Öz… Mustafa Savaş…

AK Parti İl Başkanı Ömer Özmen… Yönetim kurulu üyeleri… İlçe Başkanları…

Partili Belediye Başkanları…

STK temsilcileri… Faruk Uludağlı… Mücahit Çalışkan… İsmail Yiğit… Yurdagül Altınbaş…

Bir hizmetli, bir memur kadrosu koparmak için kapı aşındıran AK Parti kodamanlarıdır.

Çünkü ”yetersiz muhterisler” cesareti bunlardan almaktadır.