12 Eylül 1980 askeri darbesini gerçekleştirenlerin yargılandığı 12. Ağır Ceza Mahkemesi, müdahillik taleplerini 'suçlarla ilgili belge, bilgi, tanık ve benzeri deliller' olmadığı gerekçesiyle reddetti. Ancak döneme ilişkin belgeler, önce işkence yapıp sonra insanlara cezaevine konulmuş gibi işlem yapıldığını ortaya çıkarıyor.

Bunlardan biri de Başbuğ Alpaslan Türkeş ile birlikte MHP ana davasında yargılanan Osman Başer. İsmi bir belgede geçtiği gerekçesiyle gözaltına alınan Başer'e, cezaevine konulmadan günlerce işkence yapıldı. 13 Kasım 1980 tarihinde gözaltına alınan Başer, 'kafes'e konuldu. Özel Askeri Cezaevi ve Tutukevi Müdürlüğü'nün bilgi fişinde, "Tarafsız Osman Başer; Görüşü: Sağ; Suçu: 149 ihlal MHP üyesi." yazıyor.

Başer'in tutuklu vizite kartına ise 13 Kasım 1980; cezaevine girişte doktor raporu 'haricen sağlam' kaydı düşüldü. Ancak Başer'in 25 Aralık 1980 tarihinde Mevki Hastanesi Üroloji Kliniği'ne sevki yapılmış. Gerekçesi ise kasık ağrısı. 4. Kolordo Komutanlığı Askeri Mahkemesi ise 10 gün hücre cezası veriyor. Fakat Başer, Yozgatlı olmasına karşın doğum yeri Adana diye kayda geçiriliyor. Baba adı da yanlış yazılıyor.

Üç kez hücre cezası çeken Başer'in tutuklu vizite kartında, "18.2.1987: Darp-cebir izine rastlanmadı. 19.2.1987: Katıksız hücre cezası verilmesinde tıbbi sakınca yoktur. 20.2.1987: Yedi günlük tedavi sonunda kontrol edilerek hücre cezasını çekip çekmeyeceğine karar verilecek. 20.2.1987: Şu anda hücrede kalması tıbbi açıdan sakıncalıdır. 21.2.1987: Tutuklu halen hücrededir. Battaniye üçe çıkarıldı. Orkopaz 3x1 edildi. Sabah akşam hücreden çıkarılarak kontrol edilecektir. 21.2.1987: Tutuklu hücreden getirilerek kontrol edildi." ifadeleri yer alıyor.

İŞKENCENİN RESMİ BELGESİDİR

12 Eylül davasında, mağdurların avukatlığını yapan Osman Başer, bu belgelerin işkencenin her yerde ve har safhada nasıl ve ne şekilde uygulandığının bir göstergesi olduğunu vurguladı. Başer, gözaltına alınana kadar aspirin bile içmediğini söyledi. Askeri hastaneye sevk ile 45 gün askeri mevkii hastanesinde kaldığını dile getiren Başer, burada ameliyat olduğunu ifade etti. C-5 denen yerin askeri cezaevinin bir bölümü ve işkencehane olduğunu anlatan Başer, Bekir Bağ gibi ölümü beklenen bir durumda kaldığını kaydetti.

Cezaevine konulmadan hastaneye kaldırıldığını vurgulayan Başer, "İç kanamadan ölmem beklenirken askeri mevki hastanesinde bir dizi ameliyat geçirdim. Oysa askeri cezaevine konulmadan gizlice askeri hastaneye götürüldüm. Dolayısıyla emir komuta altında sorguda ve cezaevinde sanıklar Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya'nın talimatları ile bir dizi hukuk dışı, keyfi ve savaş suçlusuna bile uygulanmayan işkenceler sonucu zarar gördüm." dedi.

7 yıl yargılandığını, 11 yıl tutuklu kaldığını anlatan Başer, "Vicdanını yitirmiş Evren ve Şahinkaya'nın insanlık dışı uygulamalarının sonucu, suçlu ya da suçsuz olmaları bir önem arz etmeksizin hiçbir insanın hak etmeyeceği fiziki ve psikolojik işkencelere maruz kalan insanlar, yalnız o dönem için değil geri kalan ömürlerinin tamamını etkileyecek travmalar yaşamışlardır." diye konuştu.

Başer, bu belgeleri 12 Eylül davasının önümüzdeki duruşmasında mahkemeye sunacaklarını ve müdahilliklerinin kabul edilmesini isteyeceklerini söyledi.