Eline..beline..diline sahip olmayı ar ve haya edinen ve o anlayışla hizmet eden az sayıdaki siyasetçiyi tenzih ederim…

Son zamanlarda ailesinden… Oy verenlerden… Çevresinden… Milletten utanmaz… Siyasetin yüz karası… Haysiyet cellâdı bazı insanlar siyaset alanını resmen işgal etti.

Siyaseti bir erdem ve hizmet hareketi görenler Yaşar Kemal’in deyişiyle “ güzel atlara bindiler, gittiler”geriye eli uzun… Kemeri gevşek… Ağzı küfürlü… Çalmayı, çarpmayı kendine hak gören bir yığın ırz namus istismarcısı serseri kaldı.

Toplumsal tepkisizlik nedeniyle bunlar artık gemi iyice azıya aldılar… Neden oldukları pislikleri görmekten ve her ortamda dinlemekten vatandaşa gına geldi.

Aydınpost editörü Erman Çetin’e (28.11.2016) okur Mehmet Küçükyumuk bakın ne yazmış?

Her girip çıktığım ortamda Büyükşehir Belediyesinde kendilerine hak etmedikleri yetkiler verilmiş iki erkek meclis üyesinin işe müracaat eden veya çalışmakta bulunan kadınlara evli bekâr ayrımı yapmadan yemek ve daha ötesinde arsız ve de terbiyesiz teklifler yaptıklarını dinlemekten gına geldi.

Bu zatların isimlerini de isterseniz yazarım. Sayın Başkan ne zaman müdahale edecek diye bekliyorum.”

İddia vahim… Öyle “olur böyle şeyler” denecek cinsten işlerden değil… Şüyu(yayılması) vukuundan(olmasından) beter cinsten bir şey…

Çünkü rezilliğe konu olanlar halkın oylarıyla seçilmiş iki belediye meclis üyesi…

Yaptıkları görevi kötüye kullanmanın da ötesinde… Ahlaksızlığın… Çürümüşlüğün… Kokuşmuşluğun… İnsani değerleri yitirmişliğin bir göstergesi…

Ekmek parası üzerinden istismar… Sefillik… Aşağılık… Hayâsızlık belirtisi… Kısaca insanlığın yüz karası sayılacak işlerden…

Dinimiz böyleleri için “hayvandır, hatta hayvandan daha aşağıdır” (Furkan/44) tanımını yapar.

Sayın okurun her girdiği ortamda bunları duyduğuna bakılırsa bu edepsizlikleri sağır sultan duymuş ancak duyması gerekenler ise anlaşılan hem kör hem de sağır…

İsimlerini de isterseniz yazabilirim” dediğine bakılırsa demek ki, Sayın Küçükyumuk kanıtlarının sağlamlığından gayet emin…

Kamuoyunda kimi meclis üyeleri ile ilgili akçeli dedi kodular her dönemde olmuştur ancak hazımsızlık, kıskançlıktan kaynaklanan karalamaya yönelik olaylardan ibarettir denir, geçilirdi.

Ama bu konu ondan hem farklı hem de ciddi… Ayrıca arsız ve terbiyesiz tekliflerden ne kastedildiği de belli…

Cinsel istismar… Taciz… Halk diliyle ırz düşkünlüğü…

Bu bir suç duyurusudur…

Bundan sonrası Hanımefendi’ye aittir.

Eğer o “efelik” iddiasında ise:

Efelik yasasının hükümlerini yerine getirir.

Bilindiği üzere efelikte temel iki hüküm vardır… Bunları yapanlar tereddüt edilmeden “geçirilir” yani kellesi alınır.

BİR: Muhbirlik

İKİ: Irz, namus düşkünlüğü…

Bu suçları işleyenlere ya da göz yumanlara malum efe denmez devlet dilinde “eşkıya” halk dilinde“çalıkakıcı” denir.

Çakıcı Mehmet Efe’nin 12 kızanının kellesini sırf ırz düşkünlüğü yüzünden tetikçisi Hacı Mustafa’ya aldırdığı rivayet edilir.

Yörük Ali’nin de bu konuda hiç tavizi olmadığı böylelerini, öldürmekten daha beter, “kazığa oturtmak”suretiyle cezalandırdığı anlatılır.

Hanımefendi hem de hemcinslerine karşı kendinden güç alan belediye meclis üyeleri tarafından yapılan bu istismarı görmezden gelemez.

Siyaseten zarar verir düşüncesiyle o meclis üyelerini koruma yolunu da seçemez. Buna hakkı yoktur.

Tam aksine incindiği yerden kopsun anlayışı ile bizzat olayın üzerine gitmesi ve rezilleri cezalandırması gerekir.

O ahlaksızlar..ırz düşkünleri..fırsat kollayıcıları..insanlık yoksunları her kimse ellerindeki yetkileri alır.

Yetmez..meclis üyeliklerini düşürür..yani azlini sağlar..ardından da tacizden ve görevi kötüye kullanmaktan..Cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunur.

Aydın’ın malını..hakkını koruma.. iddiasındaki Hanımefendi kurumunda ekmeğinin derdindeki çalışanların.. ya da geçim arayışındaki kadınların istismarını.. cezasız bırakırsa.. sadece efeliği değil hak hukuk adına ne söylemi varsa hepsi sil baştan sorgulanır.

Bu olay onun en büyük sınavıdır…