Erol Köse tarafından eski eşi Haluk Bilginer’den dayak yediği iddia edilen Olcay, “Haluk çocukken bile kimseye el kaldırmamış. İkimiz de dava açtık. 
 
Sonucu merakla bekliyorum” dedi 30 yılda iki Altın Portakal , sayısız tiyatro ödülü, yurtdışı ödülleri kazanan Zuhal Olcay oyunculuğun yanı sıra başarılı bir şarkıcılık kariyerine de sahip. 1989’da herkesi büyüleyen ‘Evita’ müzikalinde Evita’yı oynadıktan sonra, sesine hayran kalan yapımcıların yoğun teklifleri üzerine sahnelere adım attı. 
 
22 yılda 7’si solo, toplam 15 albüm yaptı. Yeni yayın döneminde, Yeşilçam’dan uyarlanan İffet isimli dizide oynamaya hazırlanan Zuhal Olcay ile hayatı ve sanat dünyasını konuştuk.
 
Hayat hikâyeniz nerede ve nasıl başladı?
 
Ben Üsküdar’da doğdum, büyüdüm. Ailemin tek çocuğuyum. İlkokul ve ortaokulu Üsküdar Fıstık Ağacı’nda bitirdikten sonra konservatuvara gittim.
 
Oyunculuğa ilginiz nasıl doğdu?
 
Hiçbir şey tesadüfen olmadı. Teyzelerimden biri operacı, diğeri konservatuvarda piyano hocası. Eniştelerimden biri senfonideydi, diğer eniştem opera sanatçısı. Küçük yaşta konservatuvarla tanışmak, bu kararı vermeme sebep oldu. Genetik denen şeye inanıyorum. Sanata eğilimim var. Bütün ailen sütlü tatlılarla uğraşıyorsa, ister istemez hiç olmazsa gıda mühendisi oluyorsun.
 
IŞIĞIN ALTINDA OLACAĞIM BELLİYDİ
 
Aileniz size destek verdi mi?
 
Çok. Konservatuar bir tek Ankara’da vardı. Başka bir şehre gidecektim, yaşım küçüktü ve daha bir sürü olumsuz etken vardı. Ama ailemin desteği bu kararı vermemde yadsınamaz. Önce operacı olmaktı kararım. İlkokulu bitirip ortaokula geçtiğimde asıl isteğimin oyunculuk olduğunu fark ettim ve oyuncu olmaya karar verdim.
 
Sesinizin güzelliği nasıl keşfedildi?
 
Küçücükken. Kulağım çok iyiydi. Teyzelerimden biri öğretmen. Bütün bu piyanist virtüözleri falan yetiştirdi. Çok değerli bir hocadır. Adı Nimet Karatekin. Kulağıma bakmışlardı. Hepsine doğru sesleri vermiştim. “Bu çocuğun istidadı var” demişti. Benim ışığın altında sahnede olacağım çok küçükken belliydi.
 
Oyunculuğa ilk adım nasıl oldu?
 
O şöyle oldu; konservatuvarı bitirdim, Devlet Tiyatroları’nda çalışmaya başladım. Sonra evlendim İzmir Devlet Tiyatrosu’na geçtim. İlk eşim Zafer Olcay idi. O evlilikten bir kızım oldu. Orada güzel güzel otururken rahmetli, Okan Yükseler karşıma çıktı. Çok sevdiğim bir yönetmendi. Bana bir filmde oynamam için teklif getirdi. TRT o zaman tek kanal; ‘Sönmüş Ocak’ adlı filmdi. Reşat Nuri Güntekin’in kısacık bir hikayesiydi. 45 dakikalık bir televizyon filmi. Aytaç Arman’la birlikte oynadık.
 
Tiyatro mu yoksa televizyon mu size ün kazandırdı?
 
Ben tiyatroyu hiçbir zaman boşlamadım. En rahat nefes aldığım yer orası. Fakat şöhret denen şey dalga dalga gelen bir şey. İlk film ‘Sönmüş Ocak’ sonra ‘Parmak Damgası’ derken, ‘Gecenin Öteki Yüzü’ ardından sinema filmleri ve ‘Altın Portakal’lar geldi. Hep bir tuğla üzerine tuğla, sonra en üste binanın şerbeti mi derler? En üste ‘Evita’ geldi. Evita’yla şarkıcılık başladı. Bakıyorum da kariyerimde hep güzel ve doğru işler yapmışım. Kraliçe arı değilim işçi arıyım.
 
Şarkıcılık mı oyunculuk mu, hangisini daha çok seviyorsunuz?
 
İkisini de çok seviyorum. Ama “Ya oyunculuk ya şarkıcılık, birini seç” deseler, oyunculuktan vazgeçemem. n Tiyatro sahnesi sizin için ne ifade ediyor? Bir binaya önünü ilikleyip girmek gibi. Tiyatro sahnesi evim gibi, çok özel.
 
25 YIL SiGARA iÇTi 1 GÜNDE BIRAKTI
 
Sigarayı nasıl bıraktınız?
 
3 sene önce bir sabah “Ben bunu içmeyeceğim artık” dedim ve bıraktım. 25 yıl içtim, karar verdim ve bir anda bıraktım. Sabahları uyandığımda ağzımdaki tat ve kuruluk çok fena gelmeye başlamıştı. Bir de faranjiti olan biri olarak çok geç bile bıraktım. Bırakınca 6 kilo aldım. Diyet yaparak eski kiloma döndüm. Sonuçta sigaradan kurtulmuş oldum.
 
SADECE KAZ AYAKLARINA BOTOKS
 
Güzelliğinizi neye borçlusunuz?
 
Estetik dermişim ha ha ha... Yok yok, az yemek yerim, yediğime içtiğime çok dikkat ederim. Spor yaparım.
 
Şu anda çok zayıfsınız ama öğrenmek istiyorum, kilo almaya meyilli misiniz?
 
Maalesef tatlı yemeyi çok severim, ama dikkat ediyorum. Yaşlanıyoruz. Ancak güzel yaşlanmak çok önemli. Bir de bundan 20 yıl evvel gerçekten botoks diye bir şey yoktu. 30 yaşındayken benim göz kenarlarım kırış kırıştı. Botoks yaptırıyorum ama yüzümün her tarafına değil. Gözlerimin kenarındaki ‘kaz ayaklarına yaptırıyorum, oradaki kırışıklığı götürüyor.
 
Estetiğe karşı değilsiniz herhalde?
 
Hiç karşı değilim. Sadece korkuyorum. Çok hafif bir gerginlik olsun isterim ama bunu kim yapacak? ‘Termaj’ (Radyo frekanslarıyla cilt bakımı sağlayan yöntem) gibi şeyler var, yüzdeki kasların çalışmasını sağlıyor. 2 yılda bir yaptırıyorum. Onun dışında yaşlanmayı kafaya takmamak lazım. Ne yapacağım ki? 60 yaşında 30 yaşında kadını mı oynayacağım? Olmaz! Bunu kabul etmek zorundayız. Zaman akıp gidiyor.
 
Yeni sezon için bir projeniz var mı?
 
‘İffet’ isimli dizide oynayacağım. İffet’i Deniz Çakır oynayacak. Bu diziyi kabul ettim, çünkü çok ağırlıklı bir rol üstlenmeyeceğim. Benim birinci şartım buydu. Artık bir dizide başrol oynamak istemiyorum. Çünkü başka işlerim var. Tiyatro var, seyahatlerim var, müzik var. İkincisi Gold Film çok düzgün. Üçüncüsü İffet beğenilecek bir dizi.
 
EVLİLİK KARARI 10 SANİYE BİLE SÜRMEMİŞ
 
Erol Köse tarafından, evliliğinizde Haluk Bilginer’den dayak yediğiniz iddia edildi doğru muydu bu?
 
Haluk Bilginer de ben de dava açtık. Açıkçası dava sürecini merakla bekliyorum. Çünkü olmayan bir şeyi anlatmak tuhaf bir şey. “Gözüne pansuman yaptım” diyor, ben adamı hayatım boyunca görmedim. Nasıl bir zihnin ürünüdür bu, nasıl böyle bir şey yapar? “Dövdü” dediği adamın hakkını yememek lazım, Haluk hayatında çocukken bile kimseye el kaldırmamış bir insan. Şiddet nedir bilmez o.
 
Başınızdan 3 evlilik geçti, evlilik tekliflerine 10 saniyede karar vermişsiniz...
 
Düşüneyim... Evlilik tekliflerine verdiğim cevap 10 saniye bile sürmedi. Bu tabii yüreğimle hareket ettiğimi gösteren bir şey. Tabii ki akıl ve mantık çok önemli. Hiçbir zaman bodoslama atladığımı, çok cesur olduğumu hatırlamıyorum ama ben sağduyuma çok güvenen bir insanım. Eğer bir kişiyle ilgili olumsuz bir izlenimim varsa yine de kendimi suçlayarak, “Sen ne kadar fesat, ne kadar önyargılı bir insansın” derim. Ama sonuçta o kişi gerçekten yanlış yapar. Dediğim çıkar.
 
Ünlü olma safhasında başınız döndü mü?
 
Benim hiçbir zaman başım dönmedi. Sadece, şöhretten dolayı üzüldüğüm, çok sıkıldığım oldu. Yani laflar, sözler, eleştiriler... Doğru olsa da sıkılıyorum çünkü çok deşifre olmayı seven biri değilim.
 
Özgü Namal’ı beğeniyorum ama...
 
Dizileri seyrediyor musunuz?
 
Muhteşem Yüzyıl’ın sıkı takipçisiyim. Onun sadık bir izleyicisiyim. Öyle bir Geçer Zaman Ki’yi de izledim.
 
Genç oyunculardan kimleri beğeniyorsunuz?
 
Özgü Namal’ı çok beğeniyorum. Ama şöyle söyleyeyim, bir oyuncunun er meydanı tiyatro sahnesidir. O kadar hayal kırıklığına uğradığım oldu ki. Dizide çok beğeniyorum bir oyunda seyredince, “Nasıl olur?” dediğim oldu. Tiyatroda ağzım açıkta kaldı.
 
bugün