Müdahil olmak istedik, mahkeme "Sincar"ı bulamıyoruz" dedi. Beni her ay4-5 sefer başkadavalara çağırırken buluyorlardı” dedi

Kızıltepe"de iki dönem belediye başkanlığı yapan Cihan Sincar, eşini öldüren Hizbullahçıların tahliye edilmesi karşısında duygularını Milliyet"e anlattı.

Hizbullah davasında tutuklu bulunan 10 sanığın tahliye edilmesi kamuoyu vicdanını derinden sarstı. Herkes şaşkındı. Örgütün kurbanları arasında kamuoyunda adı en çok geçen iki isim vardı: Yazar Konca Kuriş ile eski DEP milletvekili Mehmet Sincar.

Kuriş"in ailesi konuşmayı kesin bir dille reddetti. Sincar"ın iki dönem boyunca Mardin Kızıltepe Belediye Başkanlığı yapan eşi Cihan Sincar ise kabul etti.

Almanya"da yaşayan oğullarının yanından önceki gece gelmişti Cihan Sincar. Sarsılmıştı, kırılmıştı. Temel duygusu ise güvensizlikti. Can güvenliği olmadığını biliyordu, adalete ve devlete güveni de yerle bir olmuştu. Onunla Kızıltepe"deki evinde, eşi Mehmet Sincar"ın üzerinde “Kalbimizdesin” yazan fotoğrafının asılı olduğu salonunda konuştuk.

Eşinizi öldürenler tahliye edildi. Ruh haliniz nasıl?

Dünyam altüst oldu. Acılarım tazelendi. Başımıza neler geldi ve sonuca bak. Dünden beri kabuslarla uyanıyorum.

Acaba, tekrar o günlere gidecek miyiz, yine bir yakınımızı kaybedebilir miyiz? Benim eşim milletvekiliydi ve sokak ortasında öldürüldü. Bugüne kadar aydınlanmadı, hep üstü örtüldü. Hangi kapıyı çaldıysak yüzümüze kapandı.

Yüzünüze kapanan bu kapılarla nasıl baş ettiniz?

Kendimizi teselli ederek. İnşallah bir gün o vahşeti yapanlar, artık, birey midir, kurum mudur, bu ülkede cezasını bulacak diye. Diyorlar ki, “kardeşliği, demokrasiyi getireceğiz”; sonra bir bakıyorsun böyle icraatlar yapmışlar.

İnandırıcı gelmiyor artık.

Televizyonda halaylı karşılama görüntülerini gördüğünüzde ne hissettiniz?

Zar zor seyrettim. Yaralarımızı deşti yeniden. Birçok insana cesaret veriyor bu görüntüler, ne yaparsam yapayım yarın nasıl olsa çıkarım diye düşünecekler. Adaleti uzattıkça uzattılar. Demek ki niyetleri bunları dışarı çıkarmaktı.

Benim eşim Kürt olduğu için öldürüldü. Kimseye zararı olmayan, dürüst bir adamdı. O kanın durması için Batman"a gitti, orada kendi kanı döküldü. 18. yıla girdi; her yıl önümüze birini çıkarıyorlar. Yok Ahmet öldürmüş, yok

Mehmet öldürmüş.

Hiç huzur bulmadınız.

İnsan böyle bir durumda huzur bulur mu?

Katiller cezalarını çekse huzur bulur musunuz?

Hayır, yine huzur yok. Geride kalan aileler yarı sağ yarı ölü yaşıyor bu kayıpların ardından.

Bu tahliyeler öncesinde sizi arayan devlet görevlisi oldu mu?

Hayır. Keşke bunları bırakmadan önce bizim gibi birkaç ailenin fikrini sorsalardı. Bırakın aramayı, mahkeme devam ederken avukatımız kaç kere müdahil olmak için başvurdu, kabul etmediler. Sonra da demişler ki, “Cihan Sincar"ı bir yıldır bulamıyoruz”.

Bunu söylediklerinde ben Kızıldere Belediye Başkanı"ydım. Ama, beni her ay 4-5 sefer mahkemeye çağırırken buluyorlar. Eşimin mezarına gidiyorum, “Niye gittin” diye ifade veriyorum. Polisler tutanak tutuyor çünkü. Eşimin mezarına gitmek suçsa, ben bu suçu yaşadığım sürece işleyeceğim.

Çocuklarınız neden Almanya"da yaşıyor?

Eşim vurulduğunda ben de çok tehdit alıyordum, çocuklar da şahit oluyordu. “Seni öldüreceğiz, çocuklarını öldüreceğiz. Neden konuşuyorsun, eşin gibi olmak mı istiyorsun?” diye telefonlar geliyordu. O sırada TBMM lojmanlarındaydık.

Milletvekili lojmanlarına mı geliyordu tehdit telefonları?

Evet. Devlet demiyordu ki, sizi tehdit eden kim? İnancımız çok zayıfladı bu olaylarla. Derin devlet diyorlar ya, bizim ki en derinidir. Ben eşim ölmeden önce de DEP üyesiydim ama onun ölümünden sonra aktif oldum.

Batman"da gözaltına alındım, işkence gördüm. Oğullarıma dedim ki, “Durum ortada, can güvenliğimiz yok.”

Amcalarının yanına Almanya"ya gönderdim onları.

Önceki günkü tahliyeler, can güvenliği endişenizi arttırdı mı?

Tabii ki. Demek ki bu sistem hala ayakta. Ben o bireylerden çok onları serbest bırakan sistemden korkuyorum.

Biri çıksa, “Mehmet Sincar"ı ben öldürdüm” dese, o beni huzura kavuşturmaz. Biz bu hapisten çıkan adamların yüzlerini televizyonda gördük. Hiçbirini tanımıyorum. Benim eşimle ne alıp veremedikleri olabilir? Mehmet gitti, artık geri gelmez. İstiyorum ki çocuklarım, torunlarım güvende yaşasınlar.

Konca Kuriş"in eşi bu konuda konuşmak istemedi. Siz ise hemen kabul ettiniz. Cesaretinizin kaynağı ne?

Ben her gün ölüyorum zaten, neden korkacağım? Ölmek kurtulmak olur. Artık, kimse böyle acılar yaşamasın, bana güç veren bu.

Bu tahliyelere hukuki bir cevabınız olacak mı?

Hep dilekçe verdik, hep elimiz boş döndük. Avukatımla konuşacağım.

Yaşadıklarınızdan sonra içinizde bir intikam duygusu var mı?

Hayır, hiç kimseye kin, nefret duymuyorum. Gözaltına alındığımda işkence gördüğümü, tacize uğradığımı falan çocuklarıma anlatmadım. Çocuklarım nefretle büyümesinler istedim. Ya lal ya sağır olacaksın ya da faturan böyle ağır olacak. İnsanlık görevim bu. (milliyet )