Kaldırıldığını sandığı bir arama kararı nedeniyle, konakladığı otelde sabaha karşı pijamalarıyla gözaltına alınan Avukat Murat Çelik, devleti 2. kez mahkûm ettirdi. Haksız gözaltıdan ötürü daha önce 2 bin TL tazminat kazanan Çelik, ‘devlet kurumlarının koordinasyonsuzluğu nedeniyle temel hak ve özgürlükleri ihlal edildiği’ için de 10 bin TL daha kazandı. 
 
Avukat çift Murat ve Several Çelik, 4 Nisan 2009’da dinlenmek için Büyükada’da otele yerleşti. O gece kapıları çalındı. Gelen, polisti. Pijamalarıyla gözaltına alınan Murat Çelik, Adalar Emniyeti’ne götürüldü. Gerekçe, bir davada, Çelik hakkında verilen arama kararıydı. Çelik, davanın zamanaşımından düştüğünü belirtse de polisler ikna olmuyordu. 
 
Adalar Emniyeti, Çelik’in PKK üyesi olduğunu öne sürüyordu. Çelik, şaşkındı. Çünkü 8 yıl önce açılan davanın PKK ile ilgisi yoktu, 2001’de ölüm oruçlarıyla ilgili bir protesto için açılmıştı. Hakkında arama kararı çıkarılan Çelik, 18 Ağustos 2008’de ifade vermiş, 7 Kasım 2008’de arama kararını kaldırtmış, dava da 21 Ocak 2009’da düşmüştü. 
 
Fakat 5 Nisan 2009 sabahı otelden alınıp savcılığa çıkarıldığında öğrendi ki, arama kararını kaldırma yazısı ‘işleme konmamıştı’. Yani hâlâ aranıyor görünüyordu. Çelik, Genişletilmiş Bilgi Taraması (GBT) diye bilinen sistemin KİHBİ diye ad değiştirdiğini; KİHBİ’de, 4 suç kategorisine göre tasnif yapıldığını, kendisinin de düşürülmeyen “Aranıyor” kararına istinaden ‘terör suçu’ kapsamında kaydedildiğini öğrendi. 
 
Koordinasyon eksikliği 
Çelik, savcılıktaki dosyasına baktığında, İçişleri Bakanlığı’na ait KİHBİ adlı ‘gizli’ yönergeye göre işlemin yapıldığını fark etti. Bakanlığın Haziran 2008 tarihli yazısına göre, KİHBİ Bilgi Sistemi’nde 53 bin 206 kişiyle ilgili ‘Örgüt Adı ve Fraksiyon Adı’ hanesi boş bırakılmıştı. Bakanlık, “Boş alanların ilgili yönerge gereği doldurularak 26 Eylül 2008’e kadar bilgi verilmesini rica” ediyordu. 
 
Fatih GBT Bürosu’nda görevli polis Ayhan Baştürk, ‘arama’ kaydını düşmediği gibi, eylemde PKK ve Abdullah Öcalan’la ilgili slogan atıldığından hareketle, Çelik’i PKK’lı diye fişlenmiş, Çelik’in ‘fraksiyon hanesi’ni dolduruvermişti. 
 
Çelik haksız gözaltı nedeniyle açtığı davada devleti 2 bin TL tazminat ödemeye mahkûm etti. İstanbul 1. İdare Mahkemesi’nde açtığı dava da 28 Şubat’ta bitti. Mahkeme ‘hizmet kusuru’ nedeniyle İçişleri Bakanlığı’nı Çelik’e 10 bin TL tazminat ödemeye mahkûm etti. Çelik’in kaydı düşmeyen polis Ayhan Baştürk hakkında ‘görevini kötüye kullanma’ iddiasıyla açtığı dava ve KİHBİ’nin iptali için de Danıştay 10. Hukuk Dairesi’nde açtığı dava ise sürüyor. 
 
Yakalandı, yattı, tekrar tekrar yakalandı 
Yaklaşık 10 saat gözaltında kalan Avukat Murat Çelik’e ödenen tazminat miktarına bu dava türünde ender şekilde rastlanıyor. Ruhsatsız silah ve mermi bulundurduğu iddiasıyla hakkında yakalama emri çıkarılan C.B. de 10 ay yatıp çıktıktan sonra hakkındaki yakalama kararı kaldırılmadığı gerekçesiyle çok kez gözaltına alındı. 
 
Bunun üzerine C.B., 3 bin YTL maddi ve 15 bin YTL de manevi tazminat talebiyle dava açtı. Ankara 1. İdare Mahkemesi, davayı haklı bulup idareyi mağdura 1000 TL ödemeye mahkûm etti.
 
radikal