Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ABD'nin Columbia Üniversitesi'nde konuştu. Türkiye'de internet sansürü olmadığını belirten Gül, bazı internet sitelerine erişememe konusunun vergi kanunlarının yetersizliğinden kaynaklandığını söyledi.


Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin, İngilizce konuşulan ülkelerden sonra Facebook kullanıcısı en yüksek ülke olduğunu da hatırlattı.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 12 Eylül'deki referandumun ardından siyasi partiler arasında yeni bir anayasa yapılması yönünde büyüyen bir görüş birliği olduğunu görmekten memnun olduğunu da söyledi.

Columbia Üniversitesi Kütüphane salonunda düzenlenen “Dünya Liderler Forumu”nda konuşma yapan Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'de ifade özgürlüğü konusunda son dönemde inanılmaz bir açılım ve serbestleşme yaşandığını vurguladı. Gül, “5 yıl önce tabu olan konular bugün yüksek sesle konuşulabiliyor. Ama bu değişimin Türkiye'nin dışında tam olarak algılanıp algılanmadığından emin değilim” dedi.

Medyada artık tekelleşmenin kalktığını ve kendi gündemleri ve güçleri olan pek çok medya grubu bulunduğunu belirten Gül, Türkiye'de 40'tan fazla ulusal, yüzlerce yerel tv kanalı, yüzlerce yerel ve ulusal radyo kanalı olduğunu, internet kullanımının rekor kırdığını dile getirdi.
“Türkiye, İngilizce konuşulan ülkelerden sonra Facebook kullanıcısı en yüksek ülke” diyen Gül, kendi Twitter sayfasının sürekli takip edildiğini, Twitter'ın kendisi için okuduğu basın raporlarından çok daha direk bir bilgi kaynağı olduğunu söyledi.

Türkiye'de internet açısından bazı sorunlar da olduğunu belirten Gül, Türkiye'de sayıları az da olsa bazı küresel sitelere ulaşımın sağlanamadığını, kendisine bu konuda bir sorunun geçen gün CNN'e verdiği bir mülakatta da sorulduğunu aktardı.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Size de onlara da söylediğimi söyleyeyim. Bunun sansürle ilgisi yok. Bu, bizim vergi kanunlarımızın yetersizliğinden kaynaklanıyor. Hem hükümeti hem de Meclisi, bu kanunları en kısa zamanda güncellemeleri konusunda teşvik ediyorum. Türkiye bunu yapmakta gecikmeyecektir” diye konuştu.

Türkiye'de bugün pek çok Kürtçe yayın yapan özel tv kanalları dışında TRT'nin de Kürtçe yayın yapan kanalı olduğunu söyleyen Gül, Türkiye'de bugün her konunun sınırlara tabii tutulmadan konuşulabildiğini,sorunların açıkça tartışılabildiğini, sivil toplumun giderek geliştiğini ve ülkede insan hakları, hukukun üstünlüğü ve özgürlüklerin hakim olduğunu söyledi. Bu noktaya gelmenin kolay olmadığını, Türkiye'nin bunun bedelini ödediğini ifade eden Gül, Türk toplumunun her kesiminin zor zamanlardan geçtiğine dikkati çekti.

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ

12 Eylül'deki referandumdan söz eden Gül, 1980 askeri darbesinin ardından 30 yıl sonra Türkiye'nin önemli anayasal değişiklikler kabul ettiğini, yüzde 58'lik bir çoğunluğun kabul ettiği anayasal değişikliklerin entelektüellerden AB Komisyonuna, hukukçulardan dünya liderlerine kadar pek çok kişi tarafından takdir edildiğini söyledi.

“Bu referandumdan sonra siyasi partiler arasında yeni bir anayasa yapılması yönünde büyüyen bir görüş birliği olduğunu görmekten memnunum” diyen Gül, Türkiye'nin yine de bu kapsamda yapması gerekenler olduğunu ve demokrasinin standartlarını yükseltmesi, kapsamını genişlettirmesi gerektiğini belirterek, “İşimiz bitmedi. Türkiye, dünya çapında bir demokrasi olmak istemektedir” diye konuştu.

ERMENİSTAN AÇILIMI

Gül konuşmasında Türkiye'nin iç ve dış politika gündeminde insan haklarının korunmasına ve geliştirilmesine büyük önem verdiğini vurguladı.

Ermenistan açılımından da söz eden Gül, kendisinin Erivan'a iki ülke milli takımları arasında oynanan futbol maçını izlemeye gittiğini, bunun geçmişe değil geleceğe bakan bir “kilometre taşı” olduğunu söyledi. Gül, bu kapsamda Ermeni Cumhurbaşkanı Sarkisyan ile geldikleri bu noktanın daha da ileriye gitmesi yönündeki umudunu korumak istediğini söyledi.

Bugün hem komşu ülkelerde hem de küresel ölçekte Türkiye'nin nüfuzunun olumlu yönde hissedildiğini söyleyen Gül, Türkiye'nin hareketlerinin dikkatle izlendiğini, bunun açık kanıtının New York'ta geçirdiği bu son hafta olduğunu söyledi.

BÜYÜYEN TÜRKİYE

Türkiye'nin 2009'daki ekonomik kriz dönemi hariç tutulduğunda, son 7 yılda, yıllık ortalama yüzde 7,5 büyüdüğünü, Türkiye'nin, dünyanın 16'ncı büyük ekonomisi olduğunu söyleyen Gül, Türkiye'nin başarılı ekonomik göstergeleriyle ilgili detaylı bilgi verdi.

Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin edebiyat, sanat, spor, eğitim ve bilimde de Rönesans gibi bir dönemden geçtiğini, New York'ta kitapçılarda en iyi satanlar listesinde Türk yazarlarının kitaplarını, Soho'nın sanat galerisinde Türk sanatçılarının eserlerini görmenin çok mümkün olduğunu ifade ederek, “Nobel ödüllü yazarımız Orhan Pamuk son yıllarda Columbia Üniversitesinde ders vermektedir” dedi.

YENİ DİPLOMASİ DİLİ

Türk dış politikasının artık sadece bölgesel konulara odaklanmadığını belirten Gül, Türkiye'nin pek çok birliğe aktif üye olduğundan, gelişmekte olan ülkelere yardım ettiğinden söz etti ve BM Güvenlik Konseyi'nin sorumlu bir geçici üyesi olarak Türkiye'nin başarılı performansının zaten her şeyi anlattığını söyledi.

Küresel politikanın mimarisinin, eski dengelerin, felsefelerin değiştiğini, dünyada “ülkelerin eksen kaymasından” söz edildiğini belirten Gül, “eksen”in kendisi sürekli değiştiğinden, “eksen kayması” teriminin artık polemik olduğunu söyledi. Doğu-Batı, Güney-Kuzey ya da 1. Dünya, 2. Dünya ve 3. Dünya gibi kategorilerin uygulanabilirliğini kaybettiğini belirten Gül, “Türkiye olarak artık küresel bağlamda yeni bir dilin geliştirilmesi gerektiğine inanıyoruz” dedi. “Buna 'Yeni Diplomasi Dili' demek istiyorum” diye konuşan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bu yeni dilin güç paylaşımı ve işbirliğine dayanması, evrensel, çok kültürlü, çok boyutlu olması, ilkelere dayanması ve eski sınıflandırmaları kaldırması gerektiğini vurguladı.

BM toplantılarının sonunda Türkiye'nin bu aktif dış politikasının geniş şekilde takdir edildiğini gördüğünü belirten Gül, Türkiye'nin adalet, eşitlik ve özgürlüğe dayanan daha iyi bir dünya için çalışmaya kararlı olduğunu sözlerine ekledi.