İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen ''İrtica ile Mücadele Eylem Planı'' davasının dünkü oturumunda mahkeme heyeti, duruşma salonunda ifade vermek istemesi üzerine gizli tanık ''Efe''nin sözlü ve yazılı beyanları ve CMK'nın 58 ve 187. maddeleriyle Tanık Koruma Yasası'nın ilgili maddeleri dikkate alınarak, kapalı oturumda dinleyiciler ve basın mensupları çıkarılarak dinlenilmesine karar verdi.

Eski Erzincan Cumhuriyet Savcısı İlhan Cihaner ile ailece haftada birkaç defa görüştüğünü söyleyen gizli tanık ''Efe'', av merakı olduğunu, Erzincan İstihbarat Şube Müdürü ve altındaki çalışanları, 3. Ordu Komutanlığı’nda görevli albayları, komutanları, bu merakından dolayı girdikleri ilişki nedeniyle tanıdığını anlattı.

“Efe” şunları söyledi; ''Çünkü ben o grubun içerisindeydim, birçok şeye şahit oldum. Kayda aldım, almam gerekiyordu ve bunu da daha sonra gerekli makamlara vicdanımın sesini susturmak için vicdanımdan çıkan sesi susturmak için iletmek zorunda kaldım. Halbuki beni bekleyen iyi bir gelecek vardı. Bunları elimin tersiyle ittim. Çünkü bana göre o zamanlar Türkiye'de statüko hakimdi. Bunları elimin tersiyle iterken ben bazı şeyleri deşifre etmek zorunda kaldım.''

TELEFONDA HANEFİ AVCI

Erzincan eski Alay Komutanı Recep Gençoğlu'nun avukatının kendisini aradığını aktaran ''Efe'', ''Bana, 'Biz sizi tanıyoruz. Siz işte milliyetçi bir insansınız, biz de milliyetçi insanız. Bakın siz Recep Gençoğlu hakkında şöyle şöyle diyorsunuz, ama sizin ortak bir tanıdığınız var' dedi. Telefonun ucunda Eskişehir İl Emniyet Müdürü Hanefi Avcı vardı.

Biz Hanefi Avcı'yla 2003'ten beri tanışırız. Avcı bana telefonda, 'Saldıray Berk'e de Recep Gençoğlu'na da kefilim. Burada büyük bir tuzak var. Seni kullanmışlar, sen beyefendi bir insansın. Madem ülkene faydalı bir insan olmak istiyorsun. Gel beraber hareket edelim' dedi'' ifadesini kullandı.

Gizli tanık ''Efe'', o dönemde bu olaylarla ilgili kitap yazdığını anlatarak, Hanefi Avcı'nın kendisine, ortak kitap çıkarmayı teklif ettiğini kaydetti.

Avcı'nın daha sonra kendisine bir CD verdiğini de ifade eden gizli tanık ''Efe'', şunları kaydetti:

''O CD'de şu an kimin olduğunu söylemeyeceğim. Adalet Bakanlığında çok üst düzey bir bürokratın, CHP Erzincan İl Başkanı, özel kuvvetlerden 2 tane albay ve uluslararası uyuşturucu kaçakçısı olan kişi ile çekilmiş videolarını bana verdi. Mutlaka bir gün o CD'yi birileri ortaya çıkartır, ben çıkartmam da birileri, yargı mutlaka çıkaracaktır ortaya, ama öyle bir CD kesinlikle var, ben kendi gözlerimle gördüm o CD'yi. Böyle baskılar altında kaldım.''

''Cihaner, sadece çeşitli cemaatlerin liderleri dışında aynı zamanda Başbakanı ve bakanları da hukuksuz, gayri resmi olarak dinliyordu'' diyen gizli tanık ''Efe'', ''Nitekim 32. Gün programına çıktığında da bunu kendisi ifade etti. Her ne kadar daha sonra tekzip etse de'' şeklinde konuştu.

BALYOZ SEMİNERİ

''2009'un başında orada, aslında Balyoz'dan daha büyük yapılan seminerin içeriğini ben bu albaylardan öğrendim'' diyen gizli tanık ''Efe'', ''O seminere katılmadım, kendileri öyle bir seminer olduğunu kabul ediyorlar, ama içeriğini kabul etmiyorlar. Nitekim Balyoz sanıkları da semineri kabul ediyor, ama içeriğini kabul etmiyor. Ben onun içeriğini bizzat bu kurmay albaylardan özel ortamlarda duydum'' dedi.

Jandarma istihbarat şubedeki özel odada yapılan birkaç tane toplantıya Cihaner'in götürmesiyle katıldığını anlatan gizli tanık ''Efe'', işin vahametini o toplantılara katıldığında anladığını kaydetti.

Gizli tanık ''Efe'', toplantıların, İlhan Cihaner'in başkanlığında yapıldığını iddia ederek, bu toplantılarda, alperen ve ülkücü sivillerin temsilcilerinin yanı sıra, askeri istihbarat ve 3. Ordu'dan gelen istihbaratçıların da olduğunu ifade etti.

'TERÖR EYLEMLERİ ARTTIRILMALI'

Katıldığı ilk toplantıda, ortamın gerdirilmesi gerektiğini duyduğunu söyleyen gizli tanık ''Efe'', şöyle devam etti:

''İlhan Cihaner'den, 'Terör eylemleri artırılmalı' şeklinde sözler duyuyordum. Terör eylemi derken burada teröristlerin yapmış olduğu eylemlerden ziyade, Erzincan Üniversitesinin yüzde 60 öğrencisi Kürt kökenli öğrencidir. Orada ülkücü grup da var, alperen grubu da vardır. Başka grup yoktur. 2 grup karşı karşıyadır. Eylemler derken mesela oradan ülkücü grubun temsilcisine diyordu ki 'Siz gidin Baraka Kafe'yi basın. Orada kavga çıkartın' nitekim Baraka Kafe basıldı.

Orası 2 defa yandı. Alperen gençliğinin temsilcisine 'Arkadaşlarınızı sokaklara dökün Kürt kökenli öğrencileri taşlasınlar'. Bunlar teklif ediliyordu, onlar da bunları kabul ediyordu. Terör eylemlerinin artırılması derken şehir içerisinde bir korku salınması ortamın gerilmesi düşünülüyordu.''

‘FETHULLAH GÜLEN BÜYÜK TEHLİKE’

Erzincan'da 'Ergenekon' yapılamasının olup olmadığını bilmediğini anlatan gizli tanık ''Efe'', İlhan Cihaner'in kendisine sık sık Türkiye'nin en büyük tehlikesinin Fethullah Gülen olduğunu söylediğini ileri sürdü.

‘GÜLEN İLE LADİN AYNI KEFEDE’

İlhan Cihaner'in 3 tane hedefi olduğunu iddia eden gizli tanık Efe, ''Fethullah Gülen cemaatini Usame Bin Ladin örgütüyle aynı kefeye sokmak istiyordu. Bu şekilde bütün dünyada ve Türkiye'de bu cemaati çökertmek istiyordu. Tek derdi buydu. Fethullah Gülen'in cemaatinin, iktidara destek verdiğini de biliyordu, iktidarı da yozlaştırmak ve yıpratmak istiyordu.

Bunların oluşabilmesi için Türkiye artık değişiyor yani bir şekilde demokrasi bekleniyor, demokrasi özlemi var. Askeri statüko veya Türkiye'de hakim olan statüko kaybolmak üzere. Bunu engellemek için de 12 Eylül öncesi bir ortama sürekli ihtiyaç duyulduğu Cihaner tarafından bu dile getirildi''

'İKTİDARA YÖNELİK EN BÜYÜK EYLEMİ'

Gizli tanık ''Efe'', Erzincan'da ABD şirketine ait dünyanın en büyük 2. veya 3. altın madeni olduğunu ifade ederek, bu madenin rezervinin, şirketin resmi olarak vermiş olduğu bilgilere göre 70 ton olduğunu, ancak kendisinin oraya getirdiği bilirkişilere göre 600 ton olduğunun belirlendiğini kaydetti.

Gizli tanık ''Efe'', İlhan Cihaner'in, Çalık Grubu’nun almak istediği bu altın madeniyle çevreyi kirletip kirletmediğiyle ilgili soruşturma açılmasını istediğini belirterek, ''İlhan Cihaner'in bu şekilde, altın madeni dosyasını iktidarın üzerine yıkarak birkaç bakanı ve yine milyonlarca dolar yatırım yapan Çalık Grubu’nu yıpratmak istedi.

Bu, resmi olarak, orada dosyalarda mevcuttur. Hepsi vardır. Bense doğru olarak bildiğim ne varsa onu kendimi de risk altına alarak size açıklıyorum. İktidara yönelik İlhan Cihaner'in bahsetmiş olduğum en büyük eylemi buydu'' şeklinde konuştu.

Gizli tanık ''Efe'', aynı zaman zarfında, 3. Ordu Askeri Savcılığının da talimatı ile 3 muvazzaf askerin, jandarma bölgesinde tutmuş oldukları evlere operasyonlar yapılması yönünde plan da hazırlandığını dile getirerek, şunları söyledi:

''İlhan Cihaner'in bizzat benim önümde hazırlamış olduğu planı anlatıyorum. Askeri şahısların evine, birkaç tane ruhsatsız silah ve aynı zamanda Sait Nursi'nin, Fethullah Gülen'in kitapları konulacaktı. Askeri savcılık, yapılan bir ihbar üzerine buraya operasyon yapacaktı. Bu şahısların evinde bu dokümanlarla beraber suçüstü yapılacaktı.

Sonra etkin pişmanlıktan faydalandırılacaktı, yani onları kurtarma planları da vardı. Belki askeri cezaevinden girip arkadan çıkacaktı bilemiyorum, ama etkin pişmanlıktan faydalanacaktı, daha sonra da etkin pişmanlıktan sabit ikametgah sahibi de serbest kalacaktı".

GÜLEN HAKKINDA YAKALAMA EMRİ

Söz konusu muvazzaf askerlerin, ifadelerinde, ''Bizi daha ilkokul çağlarından beri bu cemaat eline aldı. İşte F tipi yapılanma diyorlar yıllarca bizi yetiştirdi büyüttü zihnimizi yıkadı biz şu an çok pişmanız bizi askeri yapı içerisinde görevlendirdi biz örgütlendik'' demelerinin planlandığını belirten gizli tanık ''Efe'', böylece bu askerlerin görevlerinin bitmiş olacağını kaydetti.

Gizli tanık ''Efe'', bu şekilde Fethullah Gülen ve etrafındaki 5 kişi hakkında yakalama emrinin çıkarılmasının planlandığını anlatarak, ''İlhan Cihaner'in araştırmasına göre, Fethullah Gülen Cemaatinin, Türkiye'de 12 milyon mensubu var. Cemaat bu insanları sokağa dökmeyi hedefliyordu. Bu şekilde de 12 Eylül benzeri bir ihtilalin ortaya çıkmasını sağlayacaktı. Bunu yaparken İlhan Cihaner tabii tek başına hareket etmiyordu'' şeklinde konuştu.

Cihaner'in en büyük desteği dönemin 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk'ten aldığını, Nitekim 2009'un başlarında 3. Ordu Komutanlığı’nda yapılan seminerin de içeriğinin direkt bununla ilgili olduğunu söyledi.

Cihaner ile bir ilin daha başsavcının katıldığı bu seminerin, 3-4 gün sürdüğünü ifade eden Gizli tanık ''Efe'', İstanbul ve Ankara'dan gelen general seviyesinde birçok kişinin katıldığı bu seminerde, 17 veya 16 ilin alay komutanının da hazır bulunduğunu kaydetti.

Gizli tanık ''Efe'', ''tabiri caizse İlhan Cihaner'in hazırlamış olduğu yemek, bu seminerde onların önlerine sunulacaktı'' dedi.

’21 SORUŞTURM GEÇİRDİM’

Bu planları deşifre ettiğini dile getiren gizli tanık ''Efe'', olayı deşifre ettiğinin anlaşılması üzerine soruşturma yağmuruna tutulduğunu ve 21 ayrı soruşturma geçirdiğini kaydetti.

Gizli tanık ''Efe'', Cihaner'in kendisini usulsüz olarak soruşturduğunu anlatarak, ''Daha sonra Kadir Özbek tarafından Ankara'ya 2-3 kez çağrıldım. ''Ali Ertosun da çağırıldı. Bana 'Sen bizim gözümüzün nurusun. Bak sana güvendik, seni oraya yolladık. Sen İlhan Abin ile beraber olmak zorundasın. Seni kandırmışlar. Sen oradaki, onlara göre, tezgahı ancak sen bozabilirsin.' diye bana fikir verdi. Ancak ben vicdanımın sesini dinlediğimi söyledim'' dedi.

Bu görüşmelerin ardından terör örgütü PKK'nın 7 bin 200 kişilik dağ kadrosunun bulunduğu bir ilçeye tayininin çıkarıldığını belirten ''Efe'', ''Beni oraya, 'Bu adamı yok etsinler' diye gönderdiler. Nitekim o da oldu, bir hakim arkadaşla beni zehirlediler. Temizlikçimin de kocasını öldürdüler'' iddiasında bulundu.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, ''İrtica ile Mücadele Eylem Planı'' davasının gizli tanığı ''Efe''ye bir yıl boyunca yakın koruma verilmesini kararlaştırdı.

Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesindeki salonda yapılan duruşmada, mahkeme heyeti, ifade alma işlemi tamamlanan gizli tanık ''Efe''ye, iddia makamı ve kendisinin talebi üzerine, Tanık Koruma Kanunu gereğince ''yakın koruma'' sağlanmasına karar verdi.

Kararın İstanbul Emniyet Müdürlüğü Tanık Koruma Şube Müdürlüğüne gönderilmesini kararlaştıran mahkeme, Tanık Koruma Kanunu'nun 8/1. maddesi uyarınca, gerektiğinde yeniden karar verilmesi kaydıyla kararın uygulandığı tarihten başlamak üzere bir yıl süreyle koruma verilmesine, bu sürede gerektiğinde süre dolmadan yeniden uygulama ve takip raporu düzenlenmesinin istenmesine hükmetti.

Duruşma, 26 Mayıs'a erteledi.

MİT'TEN GÖNDERİLEN YAZI

Bu arada, mahkemenin talebi üzerine dosyaya MİT Müsteşarlığından gönderilen yazıda, ''İrtica ile Mücadele Eylem Planı ile bunların Erzincan'da faaliyete geçirilmesi iddiası ve ilgili yazıda belirtilen tarihlerde Dursun Çiçek'in Erzincan'a gidişi hakkında teşkilatımıza intikal etmiş bilgiye rastlanılmamıştır'' denildi.

A.A.